44

3.4K 284 59
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

İNGİLTERE, LONDRA.

İngiltere'de hava çoğu zaman yağmurlu olmakla beraber bir karamsarlığın izini sürerdi. Sokaklarda dolaşan insanlar yağmurdan kaçınmak için hızla ilerlerken bazıları hâlâ işlerini geciktirmemek için yüksek sesle telefonlarına konuşuyor, bazıları çocuklarını yağmurdan koruyarak bir kafeye sığınıyor ve yağmur dinene kadar bir mola vermek için bu boş zamanlarından yararlanıyordu. Bulutlar tamamen güneşi örtmüşken, yine de herkes moralini bozmadan aynı tempolarıyla devam ediyordu.

Yağmurun pencereye vurma sesleri dışında sessiz sayılabilecek odada sadece kalemin kağıda sürtünme sesi geliyordu. Yaklaşık on kişi bir tuvalin önünde oturmuş, ellerindeki kalemlerle kağıda bir şeyler çizerlerken tamamen odaklanmışlardı.

Aralarında arka sırada oturan bir genç, diğerlerinin aksine kulağına taktığı kulaklıklardan bile dışarı dinlediği müzik patavatsızca çıkarken bir eliyle telefonunu tutuyordu ve yapılan şeylere kayıtsız gibi görünüyordu. Önündeki tuval çoktan boyanmış, karamsar bir manzaranın aksine denizin tüm güzelliğini yansıtan soyut bir çizimle karıştırılmış resim barındırmıştı içinde.

Mavi saçları gevşekçe arkasında toplanmıştı ve birkaç saç teli firar edip şakaklarını kaplarken hafifçe başını eğmişti. Parmağı telefon ekranının üzerinde hareket ederken tek elle yazmakta hiçbir sıkıntı çekmiyordu.

soren: kerim amca

soren: beni aramışsın, ne oldu?

Soren, cevapsız aramasına baktı ve içini çekerken bir baş ağrısı hissetti.

Özgen ile babasının arasında ne olduğunu bilmiyordu ancak Kerim Göksel kendisini Özgen ile konuşmak için bir aracı olarak kullanmayı seviyor gibi görünüyordu.

Resmini çizdiği zaman diliminde de Kerim Göksel onu birkaç kez aramıştı ancak bunu görmemişti ve şimdi gördüğüne göre dönüt yapmamanın imkansız olduğunu biliyordu.

Aslında, Kerim Göksel ile pek fazla konuşmuyordu. Bazı sanat sergilerinde karşılaştıkları oluyordu ve Soren nezaketen selam veriyordu. Sonuçta, küçükken onun sayesinde resim öğrenmeye başlamıştı ve ister istemez ona karşı bir minnettarlık hissediyordu.

Yine de bu, bir baba olarak onu desteklediği anlamına gelmezdi.

Özgen'in çoğu zaman yalnız olduğunu biliyordu ve her zaman onunla konuşan kendisi olmasaydı belki de Özgen her zaman yalnız kalacaktı. Soren bunu her düşündüğünde bile dayanılmaz hissederken en yakın arkadaşının bunca senedir nasıl dayandığını düşünmek bile istemiyordu.

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin