50

4.3K 311 236
                                    

normalde bölümleri kısa tuttuğumu ve hep bölüm atmaya çalıştığımı biliyorsunuz ama ellinci bölüm şerefine - yüz bölümün yarısı, bizim de yolculuğumuzun yarısı diyebiliriz bence dmwkfjke - uzuun bir bölüm yazdım.

iyi okumalar!


Çağın, Berk öğretmene soru sormayı bitirdiğinde teneffüs zili çalmıştı ve öğrencilerin çoğu sınıftan hızla çıkarken, Çağın yavaşça sırasına gitti, test kitabını masanın üstüne koydu ve başını çevirip arka sıraya baktığında Özgen'in sırasını tamamen arkaya çekerek portmanto kısmında saklandığını, ceket ve montlar arasından sadece gövdesinin bir kısmının görülebildiğini gördü.

Birisi oraya dikkatle bakmasa fark edilmezdi bile.

Çağın: "..."

Nedense, Özgen'in neden bu şekilde saklandığını bilmek istemedi.

Yine de, Fırat ve grubuyla buluşalı üç gün olmuştu ve o zamandan beri çok fazla yakınlaşamamışlardı. Aynı şekilde, sınavlar yaklaşırken Çağın her ne kadar konuları bilse de üstünde tekrar yapıp daha fazla soru çözüyordu ve bu esnada Özgen ile olan konuşmaları da azalmaya devam ediyordu.

Tabii ki bu, Özgen'in onu yakalayıp bir anda tenha bir yere çekerek öpmesine engel değildi.

Çağın, Özgen'in ilk başta neden hep kendisini öptüğünü anlayamasa da, daha sonra aslında Özgen'in bundan oldukça hoşlandığını fark etti ve başka şeylerle değil, daha çok dudaklarla oynamayı eğlenceli bulduğunu gördü.

Bu Çağın için hem sevindirici hem de garip bir durumdu.

Sevindiriciydi çünkü flörtü onu her an öpmek istiyordu; garipti çünkü Çağın biraz daha ileri gitmek istese ve bunu yapsa, durum bittikten sonra Özgen onun ne kadar beceriksiz olduğu ile homurdanıyor ve ceza olarak onu sertçe öpüyordu.

Örnek verilecek olursa; iki gün önce Çağın, Özgen onu tekrar yalnız kalabilecekleri bir ortama çekip öptüğünde, ellerini Özgen'in beline sardı ve onu kendisine çekti. Yavaş yavaş, bu öpücük biraz daha arzuyla ateşlendiğinde, Çağın'ın elleri t-shirt'ünün içine girdi ve Özgen'in soğuk sayılan bedenine sıcak elleriyle dokunurken onun sıcaklık arayan küçük bir kedi gibi kendisine sürtünmesine neden oldu.

Tanrı biliyor ya, Çağın o an işi orada yapabileceklerini bile hissetti ve hatta bu içgüdüyü tutmak için kendisini zorladı.

Ancak öpüşmeleri nefessiz kalıp bittiklerinde, Özgen dişlerini omzuna geçirdi ve bir süre ısırdıktan sonra hıncını almış gibi serbest bıraktı, nefes nefese bir sesle, "Sen bir sıcak su torbası mısın?" Diye homurdandı. "Yangının içinde kalmışım gibi hissettim, o nasıl bir sıcak el öyle?"

"Tamam, yavaş yavaş buna alışmanı sağlarım." Çağın, onun homurdanmasına karşı güldü ve güzel bir sesle yanıt verdi.

Yine de, o zaman bunu çok fazla düşünmemişti ve şimdi düşündüğünde, bir şeylerin yanlış gidip gitmediği konusunda endişe duymadan edemiyordu.

Ya bu konularda pek iyi değilse?

Çok mu hızlı gidiyor ve Özgen'i kendisinden bıktırıyordu?

Cidden o kadar kötü bir flört müydü? Flört iken bile kötüyse nasıl iyi bir sevgili olabilirdi?

Çağın bu konu hakkında ikilemdeydi ve Özgen'e bu tür bir şeyi direkt olarak sorup soramayacağını bilmiyordu.

Böyle bir şey direkt söylenebilir miydi ki?

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin