150

899 113 234
                                    

Nisa ve Helin'in ayrılması sırasında, Özgen de kendisini Çağın'dan geri çekti ve nefes nefese kalmış bir hâlde başını duvara yasladı. Çağın'ın da bu hareketiyle beraber başını arkaya çevirmesini izledi sessizce.

"Kim geldi?" Diye sordu, Çağın.

"Nisa ve Helin. Sanırım gerçekten de tuvalete gittiğimizi sandılar." Özgen görülmeyi pek umursamadı ancak Çağın'ın kaşlarını çattığını gördüğünde ister istemez endişeli hissetti. Çağın'ın boynuna doladığı ellerini yavaşça geriye çekti, aralarındaki tek dokunuş Çağın'ın hâlâ belinde olan elleriydi. "Nisa'yı tehdit etmemi ister misin?" Diye sordu, gözlerini kıstı tembelce. "Yoksa hafızasını kaybettirmek için bir şeyler mi yapayım?"

Çağın, onun sözlerine karşı gözlerini devirirken, bir an düşünceli bir şekilde durdu. Sonunda derin bir nefes aldı, başını iki yana salladı.

"Her neyse," Diye mırıldandı, sessizce. "Helin zaten yanındaysa bir şey demeyecektir." Eğer dört yılda Helin'i tanımışsa, kendileri için Nisa ile bu konu hakkında konuşacağına emindi.

Sonra ona teşekkür amaçlı bir hediye almalıyım, diye ekledi Çağın içinden. Helin'in gururla çenesini kaldırıp ne kadar harika bir arkadaş olduğu hakkında yapacağı konuşma çoktan gözünün önüne gelmişti.

"Cidden bir sorun yok mu?" Özgen, onun çabucak kabul ettiğini hissetti. Çağın'ın biraz önce söyledikleriyle artık bu ilişkiyi tam olarak gizli yaşamak istemediği belli olmuştu ancak Özgen, iki yıldır bu şekilde devam ettiklerini düşünürsek, hâlâ onun bu umursamaz tavırlarına şüpheyle yaklaşmaktan kendisini alamıyordu. Sırf bunu düşünerek bile biraz önce arşa yükselen ruh hâli bir anda tekrar yeri buldu, dudaklarını birbirine bastırırken kaşlarını çattı.

Çağın da onun ne düşündüğünü anlamış gibiydi. İç çekerken başını Özgen'in omzuna yasladı, dudakları açıkta kalmış boyna hafifçe sürtündü. "Aslında bunu annemin taburcu olacağını öğrendiğimden beri düşünüyordum." Dedi. "Bir anda alınmış bir karar değil yani, o yüzden benim için endişelenme."

Bir an için ikisi de bu sözlerden sonra konuşmadı. Sonunda, Özgen sesli bir nefes verdi dışarıya, elleri Çağın'ın sırtına sarıldı. "Sen öyle diyorsan..." Diye mırıldandı. "Eğer rahatsız olacağın bir davranış yaparsam bana söyle ama, tamam mı? Sınırları belirleyebiliriz bu şekilde."

"Mm." Çağın, onun sözlerine karşı ister istemez güldü. Nefesi Özgen'in boynunu kaşındırdı. "Teşekkürler."

"Birbirimize teşekkür etmeyi bıraktık sanıyordum." Özgen alayla mırıldandı, kaşlarını kaldırdı. "Sevgilim, biliyorum, benim gibi birisine bakarken şükran sözleri söylememek çok zor ama belli bir yakınlığa geldiğimizi sanıyordum."

"...her neyse."

"Tabii, dizlerinin üstünde çöküp bana yalvarırsan hoşuma gider. Bunu şu anda denemek ister misin mesela-"

"Hayır."

"O zaman sen rahat ol diye duvara yaslanmana izin verebilirim. Şey, eğer tuvalette olmasaydık seni bir yerlere oturtmayı veya yatırmayı da düşünebilirdim..."

"..."

"Eğer onu da istemiyorsan seni taşıyabilirim. Sonuçta senden daha güçlüyü- Ah! Neden ısırıyorsun?" Özgen, boynunda hissettiği acıyla beraber konuşmasını yarıda kesti, dişlerin tamamen boynuna girdiğini hissettiren bir acıydı bu. "Sen- bugün çok garip davrandığının farkında mısın? Garip sözler, garip davranışlar, garip kararlar ve şimdi vampirimsi ısırık... Doğruyu söyle, sevdiğim kişinin ruhu yerine geçen bir vampir ruhu falan mısın?" Duraksadı. "Ne olursan ol, benim gibi birisine böyle davranmak hoş bir davranış değil. Ben burada medeni medeni konuşurken hayvan gibi davranıyorsun."

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin