"Ne çizeceğim?"
"Belli bir şeye gerek yok." Özgen, Çağın'ın geri çekilip kendisine şaşkın gözlerle baktığını gördüğünde içindeki karamsarlık az da olsa dindi, gülmeye mecali olmasa bile başını indirdi ve neredeyse kucağına oturacak olan Çağın'ın bedenine baktı. "Ancak bu pozisyonda çizebileceğini sanmıyorum."
Çağın da bu pozisyonun pek de elverişli olmadığını biliyordu ve bir düşünceyle beraber Özgen'e baktı.
"O zaman kucağıma otur." Dedi. "Ben arkandan elini tutacağım ve sabit kalmasına yardım edeceğim. Bu şekilde seninle çizmiş olurum, değil mi?"
Özgen, eğer normalde olsaydı, bu duruma karşı farklı şeyler düşünebilir ve uygulamaya da koyabilirdi, ancak şu anda cinsel arzusu neredeyse sıfırdı ve bunu pek fazla düşünmedi. Ayağa kalktı, Çağın'ın sandalyeye oturduğunu görünce anında kucağına oturdu ve bir bacağını kendi bacağının altına atarken başını Çağın'ın omzuna yasladı.
"O zaman iki çocuk çizelim." Diye mırıldandı, bakışları fırça ve kalemlerin konulduğu küçük sehpanın üstünde gezindi. "2B kalemi verebilir misin?"
Çağın dediğin ikiletmedi, anında 2B kalemi Özgen'in eline verdi ve titreyen elini eliyle kaplayarak onu tuvale doğru yönlendirdi, bununla beraber ikisi de eğilmişti.
Özgen daha fazla konuşmadı. Elleri hareket etmeye başladı ve Çağın, bu eğilmiş pozisyonda biraz rahatsız hissetse de sesini çıkarmayarak elinin elini kaplamasından emin olmak isteyerek baktı tuvale.
İlk başta birkaç çizik dışında tuvalde hiçbir şey yoktu. Çizgiler birbirinden bağımsız görünüyordu, gören normal bir insan asla bunun resimde usta olan birisinin elinden çıkma olduğunu düşünmezdi.
Ancak zaman geçtikçe, o çizgiler şekillendi ve iki küçük çocuk şekline büründü. Çağın bu resmin nasıl ilerleyeceğini anlamadı, bu yüzden sadece tahmin yürüterek izleyebildi.
İki çocuğun yüzleri veya ayrıntıları çizilmedi. Ana hatları ile bırakıldı ve onlardan çok çevre ayrıntılandırılmaya başlandı. İlk başta bir gökyüzü çizildi, üzerine sadece masallarda görülen bulutlardan yapıldı; dağdan akan bir nehir çıktı, çocukların yanında gürleyerek hareket etti. Nehirin yanına çocukken çizilen üçgen çatılı, çatının içinde yuvarlak bir kuş yuvası bulunan, kare pencereli ev çizildi. Evin alt kısmından otlar çıktı ve vahşiliğini göstermek istiyormuş gibi dağıldı her tarafa.
En sonunda nehirlerin kenarına aşınma izleri atıldı kalemin bir darbesiyle. Çağın, tüm ayrıntılara bakarken nutkunun tutulduğunu hissetti ve nefes almaya bile cesaret edemedi.
Ancak Özgen, resmini bitirmiş gibi kalemi bıraktı, yandan bir fırça aldı. Çağın, ona yardımcı olarak yağlı boyayı döktü paletin üstüne ve Özgen resmi boyamaya başladı.
Hayâl edilenin aksine gökyüzü maviye boyanmadı, karamsarlığın izini gösteren bir mor-siyah karışımıyla renklendi. Bulutlar tüm dertleri içinde toplamış gibi koyu gri oldu, evin içinden güzel güvercinler değil kargalar çıktı.
Kare pencereler kırık pencerelere dönüştü. Ev harap bir hâle döndü ve nehir tüm atıkları taşıyan kirli, çamurlu bir su oldu. Zemin ise tamamen kırmızı ve griden oluşuyordu.
Özgen, çocukları resmederken bir an duraksadı. Ancak sonunda, çocukların tamamını boyamadı. Birisinin yarısının içini kare desenlerle doldurdu. Her darbe sertti, sanki tuvali yırtmak istiyormuş gibi boyayı bastırdı ve sonunda boyamayı bitirdiğinde diğer çocuğa geçti. Bunda ise tamamını yuvarlak desenlerle boyadı, hareketleri sert değil yumuşaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başyapıt ≡ bxb
Cerita PendekOkul zorbası olarak bilinen Özgen, öğretmenler tarafından kötü örnek olarak kullanılan çocuktu: Notları hiçbir zaman yüksek değildi, dersten kaçardı, kaçmadığı zaman derslerde uyurdu ve öğretmenlerin dediklerini pek takmazdı. Diğer okullardan öğrenc...