77

2.1K 235 207
                                    

Özgen o gün yaşananları Çağın'a anlatacak vakit bulamadan sınav günleri hızlı hızlı geçti ve Çağın kafasını tamamen derslere verirken Özgen'e sadece gece yatmadan önce biraz vakit ayırabildi. Özgen, onun çok çalışmasını takdir etse de hastalığının hâlâ geçmediği göz önüne alındığında sadece üzgün hissediyordu.

Bu şekilde bir hafta geçtiğinde, Özgen'in depresif ruh hâli de yavaş yavaş düzeliyordu ve ara sıra espri yapma aşamasına bile gelmişti. Çağın, onun her gün daha da iyi görünen yüzüne baktığında ne kadar mutlu hissettiğinin farkında olan tek kişiydi.

Hiç değilse, sınavlar bitip hafta sonu ikisinin evde kaldığı Cumartesi sabahına kadar.

Özgen sabah gözlerini açtığında, bir an için güneş ışığına alışamadı ve hafifçe kısarak baktı etrafa. Vücudunun üstünde bir ağırlık hissettiğinde, Çağın'ın her günkü gibi kendisine bacaklarını ve kollarını bir ahtapot misali sardığını görerek güldü.

"Tch, şu hâline bak." Özgen, Çağın'ın uyuyan yüzüne biraz daha yaklaştı, yüzüne ufak ufak öpücükler kondururken mırıldandı. "Bensiz yatamıyorsun bile. Bu kadar çok mu seviyorsun beni?"

İçini çekti. "Ne yapabilirim, böyle bir sevgi karşılığında sadece bedenimi kullanabilirim."

Çağın, bir anda öpücük bombardımanına tutulduğu için kaşları hafifçe çatılırken, bal rengi gözlerini uykulu uykulu açtı ve gülen bir Özgen ile karşılaştığında gözlerini inanamayarak kırpıştırdı.

Bu... Bir rüya gibi görünmüyordu.

"Özgen?" Diye mırıldandı, hafifçe. Belindeki elini sıkılaştırıp onu kendisine daha çok çekerken emin olmak ister gibi iyice inceledi yüzünü.

"Mm." Özgen, Çağın'ın aktifliğine karşı gülümsemesi daha da yükselirken elini Çağın'ın yanağına koydu, hafifçe uzanarak Çağın'ın dudaklarını öptü kısaca. "Ne o? Rüyanda da beni gördüğün için bir an gerçek mi sahte mi olduğumu anlayamadın mı? Sevgilim, çok arsızsın cidden."

Çağın: "..."

Bir haftadan fazla bir süre sonra böyle bir Özgen görmek imkansız gibi geldi bir an için gözüne.

"Özgen..." Derin bir nefes aldı. "Artık mutlu musun?"

Özgen, onun sabah uyandığı anda böyle bir soru sormasını beklemiyordu ve aklına geçen haftaki olaylar geldiğinde yüzü biraz düşecek gibi olsa da, sonunda sadece gülümsedi ve hızla hareket etti, Çağın'ın üstüne çıkarken ellerini Çağın'ın iki yanına koydu.

"Yanımda böyle bir güzellik varken kim mutlu olmaz?" Diye mırıldandı, başını indirip burnunu Çağın'ın burnuna sürterken. "Ben iyiyim, cidden."

Duraksadı. "Ama gerçekten de psikiyatriste gitmem gerekiyor gibi görünüyor." Özgen bir elini şakağına koydu ve bir piyuv sesi çıkardı. "Çünkü biraz deliyim sanırım."

Çağın, onun alaya alan ifadesini gördüğünde kaşlarını çattı ve "Öyle deme." Dedi. "Sen deli değilsin."

"Mm, değilim. Sen ne dersen o bey." Özgen güldü, elleriyle değil de dirsekleriyle Çağın'ın üstünde kalarak ona daha çok yaklaştı. "Hatırlıyor musun?" Diye fısıldadı, dudaklarına doğru. "Hafta sonu bir sözümüz vardı... Geçen hafta pek aklım yerinde değildi. Bugün yapsak nasıl olur?"

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin