Günler hızla geçti ve takvim cuma gününe vurduğunda öğrenciler gergin, endişeli ve ilk on içerisinde yer alma kararlılığı ile deneme sınavına girmeden önce sınıflarda volta atmaya başladılar. 11-A sınıfı öğrencileri aralarında sakin sayılabilirdi zira sınıflarında onlardan her zaman üstte olan birisinin varlığına alıştıkları için denemede kötü yapsalar bile pek bir şey hissedeceklerini düşünmüyorlardı. Bunun en büyük kanıtı, Çağın'ın yanında otururken boş arka sıraya bakıp yüzünü asan Helin'di.
"Seninki bugün gelmiyor mu?"
"Sınıf ortalamasını düşürürüm, dedi ve gelmeyeceğini söyledi." Diye mırıldandı Çağın, notlarına göz atmaya ve bazı konuları sesli bir şekilde mırıldanırken. Yine de geçen günlere kıyasla bugün yüzü daha üzgün görünüyordu.
"Hm? Bu sadece bahane!" Helin homurdandı. "Okul zorbası olarak okula gelmeme konusunda bahaneleri bile üst düzey ama ben burada yanımdaki okul birincisinin ceremesini her gün çekmek ve eve gittiğimde sıra arkadaşımla kıyaslanmam gerek. Bilseydim okuldaki adımı 'okul çiçeği' olarak değil 'yılın kaybedeni' olarak değiştirirdim o zaman."
Daha sonra, Çağın'ın daha da düşen yüz ifadesini gördü ve bir şeylerin yanlış olduğunu fark ederek ona döndü. "Hey, senin neyin var? Neden etrafındaki 'ben ulaşılmazım' havası artık statosfer'e kadar ulaşıyor?"
"Çanakkale gezisi." Dedi Çağın, sessizce. "Üç gün sürecek. O üç gün boyunca Özgen ile beraber olamayacağım. Ya o sırada başka bir arkadaş edinir veya arkadaşlarıyla konuşursa?"
Helin, ağzı açık, onun dediklerine bir an için tepki gösteremedi zira Çağın'ın bu düşüncelerine karşılık naısl bir yanıt vereceğini bilemiyordu. "Çağın, sen derslerde bir dâhi ancak konu insan ilişkilerine geldiğinde salak olanlardan mısın? Sadece üç gün birlikte olmayacaksınız! Hem üç gün içinde mesajlaşabilir veya onu görüntülü arayabilirsin, değil mi? Seni unutacak gibi değil."
"...evinde kadın eşyaları her yerdeydi." Diyerek ağzında bir haftadır yük olan konuyu Helin'e söyledi sonunda, Çağın. "O üç gün içinde o eşyalara ait olan kişi evine gelirse bana dikkat eder mi sence? Ve onu oyalamak için orada bile olamayacağım."
"Ne?" Bu ani bilgi akışına karşılık olarak Helin ağzı açık, şaşkın bir şekilde Çağın'a baktı. "Evinin her yerinde kadın eşyaları mı vardı?"
"Bornoz, diş fırçası, oturma odasında çalar saat bile... Belki ona ayrılmış bir oda bile vardı, bilemiyorum."
"Çağın, sen Özgen'e sevgilisi olup olmadığını sordun mu?" Dedi Helin, ciddi bir tonda. "Hatta onun eşcinsel olup olmadığını biliyor musun? Senin hareketlerini belki de o sadece arkadaşça yorumluyordur ve düzdür, bu yüzden seni sevmesi imkansız olabilir. Bunu en kısa zamanda netleştirmen gerek."
"Direkt ona mı soracağım yani?" Diye homurdandı Çağın, büyük bir şaka duymuş gibi güldü. "Aptal birisi bile böyle bir sorunun arkasında başka anlamlar yattığını anlar. Özgen'in aptal olmadığından bahsetmiyorum bile."
"Telefonunu versene." Helin, Çağın'ın çok fazla düşünüp sormamaya karar vermesine karşılık ağlasa mı gülse mi bilemedi. Belli ki herkesin dilinden düşmeyen yakışıklı, karizmatik ve zeki birisiydi ancak konu bu tür şeylere geldiğinde sadece yerinde sayıyordu.
"Ne yapacaksın?" Diye sordu Çağın. Şüpheli bakışları Helin'in üstünde, ona direkt 'sana güvenmiyorum' diyen bir ifadeyle bakıyordu.
"Özgen'in yönelimini öğreneceğim." Dedi Helin, gözlerini devirerek. "Bu yüzden numarasını telefonuma kaydetmem gerekiyor."
"Sen neden mesaj atacaksın ki?" Çağın homurdandı ve ekledi. "Benim telefonumdan mesaj atılmayacak kadar garip şeyler mi göndereceksin yoksa?"

ŞİMDİ OKUDUĞUN
başyapıt ≡ bxb
Historia CortaOkul zorbası olarak bilinen Özgen, öğretmenler tarafından kötü örnek olarak kullanılan çocuktu: Notları hiçbir zaman yüksek değildi, dersten kaçardı, kaçmadığı zaman derslerde uyurdu ve öğretmenlerin dediklerini pek takmazdı. Diğer okullardan öğrenc...