Güneş çekilmiş perdelerin arasından kesik kesik odayı doldurdu. Özgen, hafifçe gözlerini açarken ağrıyan başını tuttu, etrafına bakındı ancak mavi gözleri şaşkınlıkla hiçbir şey düşünemedi bir an.
Çağın neredeydi?
"Uyandın mı?"
O anda arkasından bir ses geldi ve Özgen başını çevirdi, Çağın'ın çoktan üstünü değiştirmiş, kollarını birleştirmiş bir şekilde duvara yaslandığını gördü.
Özgen üstündeki kıyafetlerin kendisinin olduğunu birkaç dakika sonra idrak etti.
Çağın da onun bakışlarını fark etmiş gibiydi, başını aşağı indirdi ve "Oh." Dedi. "Üstüm ıslaktı ve sen de uyanmamıştın. Bu yüzden senden izinsiz banyoyu kullanıp giysilerini giymek zorunda kaldım." Duraksadı. "İç çamaşırı için... Yeni bir paket açtım."
Özgen, Çağın'ın kendi bol sweatlerinden giydiğinde kendisi gibi bol gelmediğini ama üstüne tam oturduğunu fark etti. Altında siyah eşofman ile sanki koşuya gidecekmiş gibi görünüyordu. Saçlarının uçları banyodan çıktığı için hâlâ ıslaktı ve her zamanki disiplinli havasına karşın şu anda tembellik yayıyordu etrafa.
Cinsel arzusu şu an için çok az olan Özgen bile bu görüntüyü gördüğünde yutkunmaktan kendisini alamadı.
"İstediğini kullan." Dedi, sonunda. Başını indirdi ve elindeki çıkmamış yüzükleri yerinden oynatarak parmağında bir iz bırakmasına engel oldu. "Gece nerede uyudun?"
Çağın, hiç uyuyamadığını söyleyemedi, bu yüzden çenesiyle tek kişilik koltuğu gösterdi. "Şuraya kıvrılıverdim." Dedi. "Zaten pek uykum yoktu, kestirdim denebilir."
"Ah." Özgen başını salladı. "Okula gitmeyecek misin?"
"Gideceğiz." Diye düzeltti onu Çağın. Sol kolundaki saate baktı ve "Birinci derse yetişemeyebiliriz ama." Dedi.
"Ben gitmeyeceğim." Özgen anında reddetti. Üstündeki örtüyü üstüne tekrar örttü ve başına kadar girdi örtünün içine. "Görüşürüz."
Çağın: "..."
Onun çocuk gibi tavırlarına karşılık içini çekti.
Dün gece boyunca doktorunun söylediği hastalık hakkında araştırma yapmıştı ve bu hastalığın Özgen ile gerçekten de uyuştuğunu fark etmişti. Mani dönemindekiler para harcamayı çok severdi, özgüvenleri yüksekti, bir şeyleri anlatırken el kol hareketleri yapmayı severlerdi ve cinsel istekleri çok fazlaydı, ara sıra halüsinasyonlar görme olasılığı da vardı.
İlk baştan beri tanıdığı Özgen buydu ve Çağın bu tür bir Özgen'den hoşlanıyordu.
Ancak onun bu karamsar hâlini gördüğünde, Çağın, Özgen nasıl bir hâlde olursa olsun ondan hoşlanabileceğini tam olarak anladı.
Başka bir nedenden değil, Özgen'in bu bipolar bozukluk durumu çok ileri seviyede görünmüyordu ve yazılanlara göre bu tür bir seviye en fazla basitten orta aşamaya geçiş sayılabilirdi. Bu nedenle Özgen'in davranışları çok riske etmeyen şeylerdi ve bu onu sadece küçük bir çocuk gibi gösteriyordu.
Çağın'ın o zaman bunu gördüğünde nasıl rahatladığını sadece kendisi biliyordu.
Annesi gibi ileri seviyede olsaydı neler yapabileceği hakkında hiçbir fikri yoktu. Zaten her gün annesi ile uğraşması gerekirken, üstüne Özgen'in de çıkması onu hem fiziksel hem de zihinsel olarak çok fazla yıpratırdı.
Hoş, şimdi yıpranmamış gibi değildi.
"Ama gitmelisin." Çağın ilerledi, Özgen'in üstündeki yorganı bir hışımla çekti ve Özgen'in çıplak kalmış gibi ellerini kendisine doladığını gördüğünde çaresizce güldü. "Bugün tiyatro kulübünü ve Şeref Hoca'nın kim olduğunu soracaktın Ahu Hoca'ya, unuttun mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
başyapıt ≡ bxb
Krótkie OpowiadaniaOkul zorbası olarak bilinen Özgen, öğretmenler tarafından kötü örnek olarak kullanılan çocuktu: Notları hiçbir zaman yüksek değildi, dersten kaçardı, kaçmadığı zaman derslerde uyurdu ve öğretmenlerin dediklerini pek takmazdı. Diğer okullardan öğrenc...