46

3K 303 55
                                    

Okulun bitiş zili çaldı ve Özgen özgürlüğüne kavuşmuş gibi rahatlarken, tahtaya bakarken ağrıyan gözlerini kırpıştırdı ve bir süre kapayarak ağrısının geçmesini bekledi.

Hangi insan art arda iki ders matematik koyardı ki?

Özgen, geçen ders öğretmenin dediklerini düşündüğü ve teneffüste de Çağın tarafından teselli edildiği için biraz afallamış hâldeydi, ancak bu adı Berk olan öğretmenin gelip kavgaya girişir gibi derse girişmesiyle beraber yerini sadece dikkate bırakmış, matematik dersini ilk kez anlamaya çalışmıştı.

Tabii ki, hiçbir şey anlamamıştı.

O kadar hızlı geçiliyordu ki konular, Öğretmen, "Anladınız mı?" Diye sorduğunda herkes anladığını söylüyordu ve Özgen, her zaman sırasında otururken hissettiği bir dışlanmışlık hissiyle dolmuştu o esnada.

Bak, diğer insanlar bu tür dersleri yapabiliyordu. Ancak sen gram bir şey anlamıyordun.

Özgen kendisi konusunda netti ve yapamayacağı konusunda daha net olamazdı. Hele ki bu tür bir matematik dersinden sonra, sayıları bile görmek istemeyeceğini düşündü.

Öğrenciler yavaş yavaş sınıftan çıkarken, bir ders önce Matematik öğretmeni ile konuşan Taha, yanında duran çocuğa baktı ve "Dün gruba attığım şeyi gördün mü?" Diye sordu. "Dehşet bir şeydi, gördüğümde gözlerimi alamadım!"

Yanındaki çocuk, Taha'nın sözlerine karşı gözlerini devirdi ve "Ne saçmalıyorsun?" Diye homurdandı. "Voleybolcu ile Basketbolcu arasında bir fark göremedim ben."

"Voleybolcularınki daha yuvarlak." Taha haklı bir şekilde konuştu ve bakışları, son sıradaki Özgen'e giden Çağın'a kaydığında sesini alçaltmadan edemedi. "Hey, sence yanlış mı yapıyoruz?"

"Ah?" Yanındaki çocuk, onun bu tür sorularına alışmış gibi fazladan tepki vermedi.

"Yani, Çağın okul zorbası ile takılıyor, değil mi?" Diye mırıldandı Taha. "Eğer Çağın takılıyorsa bir bildiği yok mudur? Bizimle bile çok fazla takılmaz sonuçta. Onu arka sırada görünce... Dışlıyormuş gibi hissediyorum. Hem bu okula yeni geldi ve tanıdığı birisi bile yok, değil mi? Ne dersin, Ceyhun?"

Ceyhun, onun sözlerini pek umursamadı ve "Kendisi istese bizimle konuşmaz mıydı?" Diye sordu. "İlkokul çocuğu değiliz sonuçta, eğer arkadaş olmak isteseydi yanımıza gelirdi. Hem dedikoduları bilmiyormuş gibi konuşma. Altıya bir dövüşüp kazanan birisi o."

"Hiç de öyle durmuyor halbuki." Taha içini çekti ve "Tamam, biraz daha bakalım duruma o zaman." Dedi. "Eğer bize gerçekten zararı varsa bırakırım. Yine de son zamanlarda hep okula geliyor ve bir zararı da yok, çabucak bir kanıda bulunmak istemiyorum."

"Bu konuşma becerisiyle neden sayısal sınıf seçtin ki aptal?" Ceyhun, ona aptala bakarmış gibi baktı. "Sayısal derslerin de iyi değil zaten."

"Çok alanlı takılacağım zaten. Sınavda Allah ne verdiyse işaretleyeceğim oğlum, sayısalı sözeli mi var bunun?"

İkisi konuşa konuşa sınıftan çıkarken, sınıfta kalan sadece Çağın ve Özgen kalmıştı ve Özgen, Çağın'a bakarken sırasında arkasına yaslanarak rahat bir duruşta kollarını sıranın arkasına attı. Yüzünde gevşek bir gülümseme vardı.

"Sevgili flörtüm, şu anda kimsenin sınıfta olmadığını görüyorsun, değil mi?"

"Temizlikçi abla gelir birazdan," Derken Özgen'in tamamen boş çantasını bir eline aldı Çağın ve bir gangster gibi oturan Özgen'e gözlerinde onaylamaz bir ifadeyle baktı. "Hadi, otobüs durağına gideceğiz daha. Otobüsün kalkmasına on dakika var."

başyapıt ≡ bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin