//BÖLÜM 164//

1.5K 137 101
                                    

//Defne'den//

Yüzüme gelen güneş ışıklarının yarattığı rahatsız his sebebiyle aralamıştım gözlerimi. Anlamsızca etrafıma bakarken yatakta sırtüstü hale gelerek kaşlarımı çattım. Tam bu sırada gözlerim hemen yanımda uyuyan Ömeri bulmuştu. Derin bir nefes aldım. Onunla ilk defa böyle ayrı uyumuştuk. Normalde küs dahi olsak birbirimizden uzak uyumazdık. Ama bu defa sorun gerçekten büyüktü. Ömerin beni anlamasını istiyordum, sadece kuru bir özürle çözülecek gibi değildi yaşadıklarımız.

Bir yanım ona karşı hala yumuşaktı. Affetmem için baskı uyguluyordu bana ama bu kadar kolay olmayacaktı onu affetmem. Bir süre benden ayrı kalmalıydı. Bakışlarımı ondan çekerek yatakta doğruldum ve dirseklerimi yatağa dayayıp başımı geriye attım. Her ne kadar yeteri kadar uyumuş olsam da kendimi yorgun hissediyordum fazlasıyla. Kafamın oldukça dolu olmasıydı bu halimin sebebi.

Yanımda hissettiğim hareketlenmeyle beraber Ömer'e baktım yine. Uyanmıştı. Gözleri direkt olarak beni bulurken uzun uzun izledi yüzümü. Ara sıra dudaklarıma kayan bakışlarını hissediyordum. Beni öpmek istediği hemen anlaşılıyordu. Fazla durmadım bu sebeple yatakta. Ona hiçbir şey söylemeden kalkıp banyoya geçmiştim.

Aldığım kısa bir duşun ardından bornozumu giyinerek dışarı çıktım ve hiç Ömer'e bakmadan kıyafet odasına geçtim. Seçtiğim siyah renkteki çamaşır takımının üzerine yine siyah renkte şortlu bir tulum aldım. Onları giyindikten sonra odadan çıkarak makyaj masama oturmuştum. Ömer duşa girmişti. Saçlarımı ördükten sonra başıma bir bandana takarak parfümümü sıktım ve alt kata indim.

Yaklaşık iki saat sonra çocukları okula göndermiş, bahçede çiçeklerimle ilgileniyordum. Çok geçmeden ismimin telaffuz edilmesiyle beraber arkamı döndüm. Atakan duruyordu karşımda. "Atakan?"

"Günaydın Defne."

"Günaydın." Onu bir süredir görmüyordum. Gittiğini düşünmüştüm ama anlaşılan hala buradaydı.

"Bir süredir görüşemiyoruz, bir selam vereyim dedim."

"İyi yapmışsın." dedim elimdeki sulama ibriğini yere bırakırken. "Ben gittiğini düşünmüştüm." Atakan yüzünü buruşturdu.

"Ne yazık ki gideceğim birkaç gün içinde. İşlerimdeki yoğunluk epey arttı. Son günlerimin tadını çıkarıyorum."

"Anladım, olsun ama sonuçta kafana her estiğinde buraya gelebilirsin."

"Biliyorum ama buranın sakinliğini seviyorum."

"Haklısın, burası kafa dinlemek için birebir." Atakan başını salladı.

"Kesinlikle öyle."

Bir süre daha sohbet ettikten sonra Atakan yanımdan ayrıldı. Yeniden çiçeklerime döneceğim sırada gözlerim salonun boydan boya cam olan kısmında durmuş sert bir ifadeyle buraya bakan Ömeri bulmuştu. Anlaşılan Atakanla az önceki sohbetimizi görmüştü. Fazla durmadım bu bakışların üzerinde. Atakan sadece bir komşusuydu ve Ömerin sinirlenmesini gerektirecek hiçbir şey yoktu. Üstelik şuan Atakan'dan daha önemli bir sorun vardı aramızda.

Bahçedeki işlerim tamamen bittiğinde vakit kaybetmeden eve geçtim. Almira salonda oturmuş çizgi film izliyordu. Ömer yoktu ortalarda. Kızımın yanına oturduğum sırada o girmişti salona. Bakışları bir süre bende oyalandıktan sonra kızımızı buldu.

"Babacığım, bugün benimle şirkete gelmek ister misin?" Almirayı kucağına alarak kurduğu bu cümlenin ardından kaşlarımı kaldırdım. Nereden çıkmıştı bu?

"İsterim baba, yaşasın şirkete gideceğiz!" Almira Ömerin boynuna sarıldığında Ömer'le bakışlarımız buluştu. Amacını anlayamıyordum.

"Annen seni hazırlasın o zaman güzelim, sonra çıkalım."

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin