//Yazar'dan//
Ömer duyduğu şeyin ardından şaşkınlıkla Defneye bakarken ne diyeceğini bilemediğinden susmayı tercih etti. Burnundan damla damla akmaya devam eden kanı silerken onun bu boş bakışlarıyla beraber şaşkınca başladı sözlerine.
"Defne, benim Ömer."
Defne gözlerini anlamsızca Ömer'in üzerinde gezdirdikten sonra onun yüzünde duran ellerinden kaçtı. Biraz sürünüp yatakta geri gittiğinde karşısındaki yabancıya cevap vermeden öylece bekledi. Bu sırada başında hissettiği ağrı yüzünden inlemişti.
Ömer ne yapacağını bilmez bir vaziyette Defneye bakarken ona yeniden dokunmak için elini kaldırdı. Bu sırada ağrısı hafifleyen defne de başını Ömer'e doğru yeniden çevirdiğinde onun elinden kaçtı.
"Seni tanımıyorum ben, hem burası neresi?" dediği anda başındaki ağrı yeniden arttı. Artık kafası zonklamaya başlarken Defne inleyerek elini başına getirdi. Ömer korkuyla ona bakarken hızla doktorun kullanmasını tavsiye ettiği haplardan bir tanesini alıp suyla beraber Defneye verdi.
"Al güzelim, ağrını hafifletir."
Defne ağrısı yüzünden hiçbir şey diyemeden hapı aldı ve bir bardak suyla beraber yuttu. Gözlerini kapatıp ağrısının geçmesini beklerken ufak ufak kendine gelmeye başlamıştı. Ömer hala şaşkınlığını üzerinden atamamışken bir yanı deli gibi korkuyordu. Defneyi sonsuza kadar kaybetmekten deli gibi korkuyordu.
Yaklaşık on dakika boyunca Defne Ömer'in yüzüne bakmadı. Ağrısı azalıpta tamamen kaybolduğunda derin bir nefes aldı. Şimdi her şey daha iyi netlik kazanmıştı. Karşısındaki bu adamın kocası olduğu aklına düştüğünde ise pişmanlık duygusu yayılmıştı hemen içine.
Defne bir anda başını kaldırdığında Ömer onun vereceği tepkiyi beklemeye başladı. Yine aynı şeyleri söylerse ne yapardı bilmiyordu. Gözleri dolmuştu Defnenin. Hızla Ömer'in kollarının arasına gelirken ağlamaya başladı.
"Özür dilerim Ömer, çok özür dilerim. İnan ben kendimde değildim."
Kollarını Defnenin beline saran Ömer ona sıkı sıkı sarılıp başını boynuna doğru gömdü. Birkaç öpücük bıraktıktan sonra onu dikkatli bir şekilde kucağına aldı. Karısı kucağında banyoya doğru ilerlerken içeri girdiğinde onu dikkatli bir şekilde yere indirdi. Üzerindeki geceliği çıkardıktan sonra kabinin sürgülü kapısını açıp Defneyi oraya soktu. Kendisi de girdiğinde onu duvara doğru yaslayıp alnını alnına koydu. İkiside gözlerini kapattıklarında Ömer suyu açmıştı çoktan. Başlarından aşağı dökülen su eşliğinde öpüşmeye başladıklarında Defne ellerini Ömer'in sakallarına getirdi. Onları okşarken bir yandan da sevdiği adamın dudaklarını iyice sahipleniyordu.
Dudaklar ayrıldığında Ömer Defnenin ıslanmış saçlarına dokundu. Küçük bir tutamını eline alıp öptükten sonra yan taraftan Defnenin en sevdiği şampuanını alıp onu yıkamaya başladı.
Karısını bornozuna sardıktan sonra hızlı bir şekilde kendisi de duş almıştı. Aynı şekilde bornoza sarılıp odaya geçtiğinde Defne kana bulanmış olan yastığı yere atmıştı. Yatağa oturduğunda başını ellerinin arasına aldı. Ömer ise bu sırada Mehmet beyi arayarak bu durumu anlatmış, doktor ise bunun oldukça normal olduğunu ve zaman geçtikçe daha da sürekli hale geleceğinden bahsetmiş verdiği hapları düzenli olarak kullanması gerektiğini söylemişti. Ömer telefonu kapattıktan sonra bunları Defneye teker teker anlattı. Defne ise üzüntüyle başını salladı.
"Ömer, ya bu unutkanlık çocukların yanında da olursa? O zaman ne yapacağız?" Ömer derin bir nefes alıp Defnenin önüne geldi ve diz çöktü. Karısının ellerini tutup öpücükler bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfic"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?