//Yazar'dan//
Duyduğu sözleri hazmetmek onun için kolay olmamıştı. Şaşkınlıkla annesine bakarken o ise sözlerine devam etti.
"Biliyorum çok şaşırdın ama gerçek bu. Mardin'de herkes bilir babanı da beni de. Tüm ailemiz orada." Defne dolan gözlerini saklamak için başını eğdi.
"Benim ailem değil, sizin aileniz." Melek dudaklarını ısırdı.
"Deme öyle, her şeye rağmen sen bizim kızımızsın."
"Kocan benden neden bu kadar nefret ediyor?" diye sordu en sonunda Defne. Çünkü en başından beri bunu merak ediyordu. Evet bir şeyler gevelemişti annesi ama sadece bununla sınırlı olduğuna inanmıyordu Defne.
"Gerçekten anlatmamı istiyor musun?" Başını salladı. Melek ise boğazını temizleyip konuşmaya başladı. "Hamileliğim boyunca çok zorluk çektim ben Defne. Sürekli kanamam olurdu ve hastanede sabahlardım. Baban bana çok aşıktı, hal böyle olunca gittikçe sana karşı olan kini büyüdü. Deden yani benim amcam evlendirmişti onu bunu söyledim. O kadında babanın üzerine çok gitti. Sen doğduğun zaman baban mardindeydi. Benim çok sancım oldu. Yaşadığım acıyı düşündükçe, çok kötü oluyorum. Kanamam çok fazlaydı, ölümden döndüm neredeyse. Baban gelip bu olanları öğrenince daha da nefret etti senden. Üstelik, sen doğduktan sonra benim bir daha çocuğum olamayacağını söyledi doktor. Baban daha da delirdi. Bu yüzden nefreti."
Defne ağlamamak için çok zor tutuyordu kendini. "Peki siz, yani o adam yanında nasıl oldu?" diye sordu dişlerinin arasından.
"Mardin'e döndük, seni bıraktıktan sonra. Baban tek çocuğu dedenin. Hal böyle olunca kabul etti bizi. Evlendik. Çocuğumun olmamasını çok umursamadılar."
"Neyse, artık bu konuları konuşmaya gerek yok. Ne de olsa ben sizin ailenizden değilim artık." dedi Defne başını eğip elleriyle oynarken.
"Biliyorum sana çok faydamız dokunmadı kızım. Ama biz senin aileniz. Her şeye rağmen."
"Yapma, siz benim ailem olamadınız. Benim ailem bunlar." dedi telefondaki resmi işaret ederken. "Ömer ve çocuklarım benim ailem. Her zorlukta yanımda duran onlar. Ben sizi tanımıyorum bile."
Melek diyecek bir şey bulamadı. Kızı sonuna kadar haklıydı. Defne de daha fazla gitmedi üstüne. Zaten güneş doğmaya başlamıştı.
Birkaç saat sonra babası çoktan uyanmış, yaklaşıp Melek'i kontrol etmişti. Defne ise yan tarafta duruyordu. Doktor kontrol için geldiğinde ikisi de geri çekildi.
"Melek hanım, serumunuz bitmiş. Eşiniz Mithat bey çıkış işlemlerini halledince çıkabilirsiniz." Hemşire serumu çıkardıktan sonra doktorla beraber odadan çıktılar. Mithat ise çıkış işlemlerini halletmek için gitti. Defne Melek'in hazırlanmasına yardım ederken telefonu çaldı. Arayan Ömer'di. Gülümseyip açtı.
"Aşkım, günaydın."
"Günaydın güzelim. Nasılsın?"
"Ben iyiyim. Sen naptın gönderdin mi çocukları okula?"
"Evet yeni bindiler servise. Almirayla beraber oturuyorduk şimdi. Annen nasıl peki?"
Defne yatakta oturmuş kendine bakan annesine döndü.
"O da çok iyi. Şimdi taburcu olacak."
"Ben hastaneye geleyim o zaman Defnem. Alırım seni. Hem çok yoruldun."
"Tamam canım gel, yalnız Almirayı yalnız bırakma Ömer. Onu da al birlikte gelin."
"Nasıl istersen. Görüşürüz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfiction"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?