//Yazar'dan//
Yine uykusuz geçen bir geceydi defne için. Karnı kendini belli ederken miniğinin onu rahatsız etmesinden dolayı uyuyamıyordu defne. Her zamanki gibi sevdiği adamın göğsüne yaslanmış o eşsiz kokusuyla gözlerini etrafta gezdiriyordu.
Ömer'i uyandırmak istemiyordu çünkü günlerdir şirkette çok yoğun çalışıyorlardı. Daha birkaç saat önce gelmişti ve yorgun görünüyordu. Yemeği yarım yamalak yiyip hızla yatmaya çıkmıştı.
Bu sırada canı hiç olmayacak bir şey çekmişti. Kestane. Defne yaz mevsiminde bu aptal isteğine güldü ama bebeği aksini söyleyip inatla kestane diye yalvarıyordu.
Yavaşça sevdiği adamın kollarından çıktı ve sessiz adımlarla kapıya ilerledi. Ömer'i uyandırmak istemiyordu. Bu sırada üzerine baktı. Geceliğini görünce yeniden odasına döndü ve sabahlığını üzerine giyip kuşağını bağladı.
Üzerini iyice kapattığına emin olunca dışarı çıktı ve korumalardan birini yanına çağırdı. Telaşla yanına gelen adamın Ömer'in güvendiği adamlarından biri olduğunu biliyordu. O yüzden rahattı.
"Yenge bir sıkıntı mı oldu? Bu saatte?"
"Sorma Buğra ya! Benim canım kestane çekti." Bu söylediğine şaşıracağını ya da kızacağını düşünürken karşısındaki adam düşündüklerinin aksine Defneye içten bir gülümseme yolladı.
"Merak etme yenge. Yeğenimiz için canımız feda. Ben şimdi gönderirim çocuklardan birini."
Bir çocuk gibi ellerini çırparken ona yeniden teşekkür edip içeri girdi defne. Başı dönmeye başlamıştı. Temkinli adımlarla koltuğa oturdu ve bacaklarını kendine doğru çekti. Televizyonu açtı bu saatte bir şey olacağını düşünmüyordu ama bir şansını denemek istiyordu. Kumandayla kanalları yoklarken sıradan bir dizinin bulunduğu kanalda durdu. Kestaneleri gelene kadar buna bakabilirdi.
Aradan geçen yarım saat boyunca televizyon seyretmiş arada hormonlarına yenik düşüp ağlamıştı hatta. Sonunda kapının çalmasıyla kapıya yöneldi ve açtı.
Karşısında Buğra vardı elinde de bir poşet kestane. Defne aşkla kestanelere bakarken Buğra kestaneleri uzattı. Defne gülümsedi ve yeniden teşekkürünü etti.
Mutfağa girdiğinde kestaneleri tabağa boşaltıp salona gitti. Büyük bir iştahla yerken merdivenlerden gelen sesle kafasını o tarafa doğru çevirdi.
Biricik kocası üstü çıplak altında da siyah bir kapri ile aşağı iniyordu. Defne Ömer'i bir süre süzdükten sonra ağzında çiğnediği kestaneyi yuttu ve konuşmaya başladı.
"Ömer? Neden uyandın sen?"
Ömer tam ayılamamış gözlerle Defnenin yanına geldi ve alnına derin bir öpücük bıraktı. Sonra yanına oturdu ve kollarıyla sardı sevdiği kadını.
"Kokunu duyamayınca uyandım." Bu sırada karısının elindekileri fark etmişti. Kestane? Hemde yazın ortasında. "Bunlar nereden çıktı?" dedi karısının elindeki kestaneleri işaret ederken. Defne önce kestanelere sonra da Ömer'e baktı.
"Ya canım kestane çekti. Seni de uyandırmak istemedim zaten günlerdir çok yoruluyorsun bende korumalardan istedim."
"Güzelim bana söyleseydin."
"Aşkım onlar hallettiler ne gerek var."
"Tamam öyle olsun."
Ömer Defnenin dizine yattı ve gözlerini kapattı.
"Ömer canım hadi kalk yukarıya bende geleceğim birazdan."
Ömer gözlerini açmadan konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfiction"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?