*Arkadaşlar küçük bir duyuru yapmam gerekiyor. Önümüzdeki birkaç gün boyunca eski bölümleri düzenleyeceğim. Aklıma yatmayan bütün sahneleri değiştirmeyi planlıyorum. Yani yeni bölüm biraz gecikebilir bilginize.*
//Defne'den//
Elimden tutup içeri doğru çektiğinde onun adımlarına uydum. Çatı katına normalde hiç çıkmazdık. O yüzden kapısı kilitli dururdu genelde.
İçeri girdiğimizde Ömer kapıyı kapattı ve yeniden kilitledi. Elimden tutup beni büyük terasa doğru götürdüğünde ne yapacağını hala anlamamıştım.
Terasın kapısını açıp eliyle geçmem için işaret verdi. Gülümseyip terasa çıktığımda gördüğüm şeyle beraber kalmıştım olduğum yerde. Her yer kırmızı gül yapraklarıyla kaplıydı. Yerlere dizilmiş mumlar yatağın yanına kadar uzanıyordu. Ciddiyim şuan terasta bir yatak vardı.
Ayrıca hemen yan tarafta duran masada hazırlanmış şarap şişesi ve kadehler, kuru yemişlerin bulunduğu bir tabak vardı. Hemen yanında ise çikolata sosuna bulanmış çilek ve muz.
Hayranlıkla etrafı incelerken Ömer bana doğru yaklaşıp kollarını belime sardı. Sıcacık nefesini kulağımın yakınında hissediyordum.
"Özel olacak demiştik öyle değil mi? Şimdi yıldızların altında birlikte olacağız. Tüm gökyüzü şahit olacak."
Ona doğru döndüğümde kollarımı boynuna dolayıp sıkıca sarıldım. "Her şey çok güzel görünüyor. Teşekkür ederim."
"Teşekkür etme, sadece bu geceni tamamen bana ayır güzelim."
Ayrıldığımızda yüzünü avuçlarımın arasına aldım. Hızla dudaklarını kavradığımda elini saçlarımın arasına daldırıp başımı bastırdı kendine. Dudaklarının tadı beni kendimden geçirirken boynuna doladığım kollarımla beraber geriye doğru birkaç adım attım. Beni takip etti. Durmadım, yatağın önüne gelene kadar yürüdük. Dudaklarımız hala ayrılmamıştı.
Ömer hiç durmadan beni kucağına alıp yatağa oturdu. Onu ensesinden tutmaya devam ederken yavaşça geri çekildim. Nefes nefese yüzüne bakıyordum. Bir süre öylece durduk. Ardından onun kucağından kalkıp masanın yanına geldim. Şaraptan birer kadeh doldurduktan sonra muzdan bir tane aldım ağzıma. Onları yatağın üzerine bırakıp kadehlerden birini Ömer'e uzattım. Hemen ardından kucağına yerleştim. Üzerindeki tişört yüzünden tenini hissedemiyordum. Sinirlenip onu çıkardım ve yere fırlattım. Elimi vücudunda gezdirirken o ise bir çileği alıp ağzıma verdi. Gülümsedim.
Şaraplarımızı içerken tabaktaki bademlerden alıp ona verdim. Parmak ucuma bir öpücük kondurdu. Meyve tabağından bir dilim muzu daha uzattım ona.
Kadehler boşaldığında Ömer boşları yere bıraktı. Hemen ardından beni belimden tutup altına aldı. Nefes nefese yüzüne bakıyordum.
Hiçbir şey demeden başını boynuma gömdü. Dudaklarını tenime değdirirken derin derin nefesler alıyordu. Eli bacaklarımdan yukarı çıkarken omzuna geçirdim tırnaklarımı. Onu öylesine özlemiştim ki!
"Beni kokuna nasıl bu kadar bağımlı ettin. Anlayamıyorum."
Sesimi çıkarmadım. Elimi göğsünden aşağı indirirken Ömer üzerimdeki geceliği çıkardı. Durmaksızın tenimi okşarken kendime hakim olamayıp deli gibi inliyordum.
Dudakları karnıma kadar geldiğinde birkaç kere öptü. Ardından kafasını kaldırıp gözlerimin içine baktı. Hiçbir şey söylemeden bana gülümserken bacaklarımda gezen eli bacak arama gelmişti. Ufak temasıyla beraber gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım. Hala beni izlediğini biliyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fiksi Penggemar"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?