//Defne'den//
Sabah uyandığımda Ömer'in o kaslı kolları tüm bedenimi sarmıştı. Kafam göğsüne yaslanmış resmen koynundaydım. Sıcacık bedenini hissetmeyi özlemiştim. Ama ben onu ne kadar özlesem de affedemezdim. Kalbim bu kadar kırıkken ona kadınlık yapamazdım. Ona döndüm ve sakallarını okşadım.
"Affet beni sevgilim dökülen göz yaşların için. Ama yapamam kalbim kırık. Hatta paramparça."
Yanağına tüy gibi öpücük bıraktım. Sonra yataktan doğruldum düne göre daha iyiydim. Birkaç güne bir şeyim kalmazdı.
Ayağa kalktım ve aşağı indim. Kahvaltıyı ben hazırlayacaktım bugün.
Mutfağa geldiğimde hizmetçi beni gördü. Hızla yanıma geldi.
"Defne hanım siz neden ayaktasınız?""Ben kahvaltı hazırlayacağım."
"Siz yormayın kendinizi ben hallederim."
"Hayır hayır ben hazırlamak istiyorum."
Hizmetçi sonunda pes etmiş ve mutfaktan ayrılmıştı. Bende gülümseyerek hazırlamaya başladım.
Bu sırada Ömer'in sesi kulağıma çalındı."Elif neredesin? Kahvaltı hazır değil- Defne?"
Mutfağa girdiğinde beni gördü. Suratında şaşkın bir ifade vardı.
"Yorma kendini defne ayaktasın."
"İyiyim ben. Sen karışma."
Bu sözüm üzerine fazla durmadı ve kafasını sallayıp mutfaktan ayrıldı. Ona daha ne kadar böyle davranacağım bilmiyorum. Ama uzun süre böyle olacaktı. Kolay affetmek yoktu.
Kahvaltıyı hazırladığımda Umut da uyanmıştı. Masaya oturduk. Ömer'e baktığımda pek sesi çıkmıyordu. Bir şey de yemiyordu üstelik fazla düşünceliydi. Nedendi ki bu?
//Ömer'den//
Defnenin bu soğuk halleri beni bir daha asla affetmeyeceğini kanıtlıyor gibiydi. Hayatımın sonuna kadar onun bu soğuk hallerine dayanabilir miydim bilmiyorum. Eski defne değildi o bana eskisi gibi davranmıyordu.
Kahvaltıdan sonra şirkete gideceğimi söyledim. Hazırlanıp evden çıktım. Çalışmak belki biraz olsun kafamı dağıtırdı.
Şirkete geldiğimde çalışanların çoğu oradaydı. Asistanımı hemen yanıma çağırdım. Geldiğinde konuşmasına müsaade etmeden ben konuşmaya başladım.
"Hemen tasarım ekibini topluyorsun bir ay sonra lansman var. Çizdikleri bütün tasarımları görmek istiyorum."
"Peki Ömer bey."
Odama geçtim ve masama oturdum. Temiz bir kağıt çıkardım ve çizmeye başladım. Bu lansman Passioinis için iyi bir şanstı.
Birkaç saat sonra tasarımcılar toplanmıştı. Sinan ve Koray da gelince konuşmaya başladım.
"Öncelikle arkadaşlar elinizden gelenin en iyisini yapmanızı istiyorum. Bu lansman bizim için önemli. Koray sende şimdiden mankenleri ayarla. Kimse işini son haftalara bırakmasın. Çünkü basın medya ve müşterilerle uğraşmaktan son haftalar da ancak düzenlemeyle ilgileniriz. Tembellik istemiyorum herkes çalışacak. Sinan sen mekanla ilgilen. Zaman kaybetmeden bir yer bul. Unutmadan Koray, mankenler bize ve çizdiğimiz ayakkabılara yakışır kişiler olsun. Anladın mı?"
"Iyy bu da. Hayatım getirdiğim çoğu mankeni beğenmiyorsun."
"O zaman beğenebileceğim birini getir Koray."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfiction"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?