//Ömer'den//
Silahım tetikte ona doğru bakarken başıyla bana selam verip yaklaştı. Olanlardan habersizmiş gibi bir görünüm vermişti kendine. Ama ben her şeyin farkındaydım. Oyunu kurallarına göre oynayacağım Giray. Sen aklınca beni kandırdığını düşün,en bilinmeyen zamanda dağıtacağım kafanı.
"Bir sorun mu var?" dedi bana doğru bakarken. Ona bir adım yaklaştım.
"İtalya'dan gelen misafirlerimizle bugünlerde hiç konuştun mu?" Başını sağa sola salladı.
"Hayır, simayı hastaneye götürmem gerektiği için bütün günüm onunla geçti. Bir yere gitme fırsatım dahi olmadı." dediğinde başımı salladım. Elimle yerini işaret ettim. Arkamdan fısır fısır gelen sesler ben yeniden koltuğa oturunca kesildi.
"Korhan, bu misafirleri yarın yeraltına bekliyorum. Onları bizzat burada ağırlayacağım." dediğimde bana baktı.
"Senin liderliğini eleştiren bir kesimi burada bulundurmak tehlikeli değil mi Ömer?" diye sorduğunda arkama yaslandım.
"Ben toy bir lider değilim, düşünülenlerin aksine neyin ne olduğunu herkesten daha iyi biliyorum. Bu yüzden kimse beni hafife almasın. Aksi takdirde ansızın bir anda silahımın namlusu gördüğü son şey olur." dedim Giray'ın gözlerine doğru bakarken. Daha sonra yeniden masaya döndüm. "Dediğim gibi yarın için ben adamlarımdan birkaçını görevlendireceğim. Laubalilik istemiyorum herkes işini gerektiği gibi yapsın." dediğimde başlarını sallamışlardı. Ayağa kalktım ve eve gitmeden önce son kez odama girdim. Masamın üzerindeki dosyayı kilitli çekmeceme koyduktan sonra kapıda bulunan adamlarımı çağırdım.
"Bu odanın önünden dahi kimse geçmeyecek anlaşıldı mı?"
"Nasıl istersen abi." deyip yeniden dışarı çıktılar. Bende ceketimi alıp ayrıldım oradan. Saat gece yarısına geliyordu. Başımı arkaya doğru yaslayıp gözlerimi kapattım. Yorgun hissediyordum kendimi.
Araba durduğunda vakit kaybetmeden inip anahtarımla açtım kapıyı. İçeri girip sessizce yukarıya çıktım. Önce umuta ve arala uğrayıp ikisini de öptüm. Daha sonra kendi odamızın önüne geldim.
Kapıyı açtığımda yatak bozulmamış bir şekilde duruyordu. Anlaşılan defne uyumamıştı. Ceketimi çıkardım ve koltuğun üzerine bıraktım. Terasa doğru ilerlerken sürgülü kapının açık olmasıyla anladım Defnenin orada olduğunu. Terasa girdiğimde koltuklardan birine oturmuş dışarıyı seyrediyordu. Üzerinde siyah saten bir gecelik vardı. Sabahlığının üstünde olmaması yüzünden gerilmiştim. Bakışlarımı dışarıya çevirdiğimde korumaların görüş alanının dışında olduğumuzu fark ettim. Derin bir nefes alırken yavaş adımlarla yanına yaklaştım. Tam arkasında durduğunda bunu hissetmiş olacak ki arkasına dönmeden konuştu.
"Gelmeyeceksin zannettim bir an?" Yan tarafındaki koltuğa oturduğumda o da bedenini bana doğru çevirmişti. Ellerini tutup dudaklarıma getirdim. İkisine de birer öpücük kondurduktan sonra yüzüne baktım.
"İşlerim biraz uzadı güzelim. O yüzden geciktim." Başını sallayıp ayağa kalktı ve beni de kaldırdı. Odaya geldiğimizde bana doğru dönüp üzerimdeki gömleğin düğmelerini açmaya başladı. Alt dudağını ısırıp açtığı her düğmenin ardından tenime dudaklarını bastırıyordu.
Sonunda gömleği çıkardı ve onu üzerimden çıkardı. O kumaş parçası ayaklarımın dibine düşerken defne kollarını boynuma sardı. "Ne zamandır baş başa kalamıyoruz. Birkaç günlüğüne de olsa yalnızca ikimizin olacağı bir yere gidemez miyiz?" Bu dediğine gülümsedim.
"Çocukları yalnız bırakmak istemediğini düşünüyorum." Omuz silkip saçlarıma daldırdı ellerini.
"Aslında hem çocuklar hem de bizim için karlı bir plan yaptım bu hafta sonu için. İki günde olsa sadece seninle zaman geçirmek istiyorum. Baş başa." deyip dudaklarımı öptü. Geri çekilmeye niyetlendiğinde kollarımı beline getirip buna engel oldum. Dudaklarımı hareket ettirmeye başladığımda sertçe verdi karşılığımı. Tırnaklarını sırtımda hissettiğimde kendimi ona bastırdım. Dudaklarımızı ayırdığımızda gülümseyerek baktı gözlerimin içine.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfic"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?