//Ömer'den//
Fikret'i görünce hem sevinmiş hemde şaşırmıştım. Onu burada görmek güzeldi. Ayağa kalktım o da gelip bana sarıldı.
Ayrıldığımızda karşımızda ki koltuğa geçti ve oturdu. Bir kolunu masaya dayadı ve bedenini bana çevirdi.
"Ömer İplikçi. Beni hiç şaşırtmadın."
"Hangi konuda Fikret?"
"Hâlâ işkolik sıkıcı bir yapıdasın bakıyorum."
"Çalışmak,iyidir."
"Öyle olsun." Sinan Fikret'in karşısına geçti ve o da oturdu.
"Artık Ömer'in bakacak bir ailesi var Fikret. Elbet çalışacak."
"A-anlamadım."
"Ömer evlendi hatta bir oğlu var."
Sinan bunları söylerken aklıma Defne geldi. Yüzümde oluşan tebessüme engel olmadım. Acaba ne yapıyordur evde? Şimdiden çok özledim onu.
"Ömer! Ya sana diyorum."
Fikret sinirle bana çağırıyordu.
"He efendim Fikret."
"Neden cevap vermiyorsun?"
"Defneyi düşünüyordun değil mi?"
Sinan gülerken bende ona katıldım. Defneden başka hangi kadın olabilirdi ki aklımda?
"Evet Fikret doğru evlendim. Aşık oldum ve de sevdiğim kadından bir oğlum oldu. Kısacası ailemi kurdum ve çok mutluyum."
"Peki bana neden haber vermedin?"
"Dünya seyahatinden geldiğin mi var?"
Bir süre oda da sessizlik oldu. Sonunda Fikret yeniden konuştu.
"Karını görmek isterim."
"Tamamdır akşama bizdesin."
//Defne'den//
Akşama kadar beraber zaman geçirdik. Sonra Sinan aradı ve umutu bu gece yanına almak istediğini söyledi. Amca yeğen zaman geçireceklermiş. İzin verdim.
Akşam Ömer geldiğin de yanında bir kadın vardı. Kim olduğunu merak ediyordum.
"Defne bu Fikret Gallo. Bu akşam yemekte birlikteyiz. Fikret Defne de benim karım."
"Öyle mi memnun oldum Defne." deyip elini uzattı. Elini sıkıp konuştum.
"Bende memnun oldum."
Beraber masaya geçtik. Ömer etrafına baktı.
"Defne,Umutu Sinan aldı değil mi?"
"Evet evet aldı merak etme."
"Tamam."
Yemekten sonra beraber salona geçtik. Ömer benim yanımda Fikret'te karşımız da oturuyordu. Ömer bana Fikret'in kim olduğundan bahsetti. Benim de o kadın hakkında biraz fikir oluştu. Ömer'in telefonu çalınca yanımızdan ayrıldı. Bu sırada Fikret konuştu.
"Ömer'in seni gerçekten sevdiğini mi düşünüyorsun?"
"Anlamadım."
"Ömer eğer oğlun olmasa seni çoktan kapının önüne koyardı Defne."
"Ağzını topla Ömer beni seviyor ayrıca da benim kocam. Ki Umut olmadan önce de bana olan ilgisi ve aşkı vardı. Biz uzun zamandır sevgiliyiz."
"Yanılıyorsun. Sen Ömer'e yakışmıyorsun."
"Ne diyorsun sen!?"
"Ömer'i elinden alınca senin bu evden ağlayarak çıkışını zevkle seyredeceğim."
Hızla ayağa kalkıp saçlarına yapıştım. Bana böyle konuşma hakkını nereden buluyordu? Geri zekalı şey.
"Gebertirim seni. Anladın mı beni?"
"Ne yapıyorsun bırak!" Boğazını sertçe sıkarken benden böyle bir hareket beklemediği belliydi. Bağırmaya devam ederken biri belimden tutup beni kendine doğru çekti.
"Defne ne yapıyorsun sen?!" Fikret'e döndü.
"İyi misin?"
"Hı hı. Ömer bir anda saldırdı. Çok korktum." deyip yalandan ağlamaya başladı. Hızla ona baktım.
"Ömer yalan söylüyor."
"Defne yukarı çık lütfen." Onları asla burada yalnız bırakamazdım.
"Ömer-"
"Defne!" Sinirlenmeye başlayan sesini hemen hissetmiştim. Cevap vermeden öfkeyle yukarı çıktım.
-Fikret ile Ömer'in Konuşması-
Ömer Fikret'i dışarı çıkardıktan sonra ona döndü. Karşısında ağlayan bu kadına çok şey borçluydu. Annesini kurtarmıştı Fikret. Annesini ölümden kurtarmıştı. Şimdi ne yapacaktı ki?
"Ömer."
Adının telaffuzu ile kafasını Fikret'e çevirdi.
"O gün eğer ben olmasaydım Korhan'ın adamları anneni öldürecekti bunu biliyorsun."
Ömer olumlu anlamda kafa salladı. Kendisi yüzünden annesinin canına bir zarar gelseydi nasıl yaşardı?
"Bu zamana kadar hiçbir şey istemedim senden. Ama bu ilk ve son olacak. O kadına cezasını ver. O, seni hak etmiyor. Baksana bana saygısı bile yok."
"Fikret, Defne mükemmel biri. Neden böyle yaptı bilmiyorum. Ama inan-"
"Ömer ben konuşmak istemiyorum. Annen beni bu halde görse ne derdi?"
Ömer bir anda annesinin sözünü hatırladı.
"Fikret sana emanet oğlum. Onun canını yakan benim canımı yakmıştır. Sakın ola ona bir zarar gelmesin. İstediği her şeyi yap."
Ömer zorda olsa konuştu.
"Tamam Fikret haklısın Defne bir dersi hak etti. Yarın gelip senden özür dileyecek."
Fikret arabaya bindi ve keyifle arkasına yaslandı.
"İşte bu kadar."
Ömer içeri girdi. Fikret annesinin emanetiydi. Ona kimse zarar veremezdi. Bu sevdiği kadın dahi olsa.
-SON-
Odada yatağın üzerinde oturmuşken çok geçmeden Ömer girdi içeri. Hızla ayaklandım. Yanıma yaklaştı.
"Defne, neden saldırdın onun üzerine? Ya ne suçu vardı kadının?" diye sorduğunda öfkeyle bağırdım.
"Hak etti. Bana senin yanına yakışmadığımı söyledi Ömer. Gün geldiğinde beni buradan göndereceğini söyledi."
"Defne Fikret böyle bir şey söylemez yapma." Kollarımı göğsümde birleştirdim.
"Yalan mı söylüyorum yani ben? Ömer kendine gel karın var karşında." Sıkıntılı bir nefes verip gözlerime bakmaya devam etti.
"Niye kızamıyorum ben sana. Ne yaparsan yap canını yakamıyorum Defne. Lanet olsun çok aşığım." deyip birkaç adım ileri gitti ve yatağın üzerine bıraktı kendini. Başımı salladım. Bu adam nasıl biriydi böyle? "Fikret'e ona bunun cezasını vereceğim dedim. Ama yapamam. Sana dokunamam, asla canını yakamam. Sen benim canımsın." Yanına gidip göğsüne yattım. Elimi beline doğru sararken o da aynı şekilde bana sarıldı.
"Bana anlatma şansı verdiğin için teşekkür ederim." Yanağına dudaklarımı bastırdıktan sonra aklıma gelmişçesine hızla üstüne çıktım. "Bana bak, unuttum sanma. O kadınla görüşemezsin bundan sonra. İzin vermiyorum." Güldü.
"Emredersin karıcığım. Nasıl istersen." Yavaşça yaklaştım.
"Aferin benim söz dinleyen kocacığıma." dedim ve dudaklarından öptüm.
BÖLÜM SONU....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfic"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?