2 Ay Sonra...
•••
//Yazar'dan//
Sıradan bir geceydi göründüğü kadarıyla. Ama ıssız karanlık sokaklarda yaşanan onca olaydan kimsenin haberi yoktu.
Genç kız rüzgarın savurduğu siyah saçlarını kapşolunun içine sıkıştırıp üzerindeki hırkaya daha sıkı sarındı ve yürümeye devam etti.
Bu saatte dışarıda olmak ona göre doğru bir şey değildi. Ancak bu saate kadar devam etmesi gereken işi yüzünden ancak çıkabilmişti. Bir de üstüne bindiği otobüsün yaptığı arıza onu en az bir saat geciktirmişti. Babasının defalarca aramasına cevap vermiş ancak yarım saat önce telefonu da kapanmıştı.
Velhasıl gecenin bu saatinde bu ıssız ara sokaklarda tek başına yürüyordu.
Kendisini ileride bekleyen tehlikeye karşı herhangi bir savunmasını yoktu. Savunmayı bırak orada bulunan bir tehlike olduğundan dahi haberi yoktu. Gerçi olsa ne burada yürürdü ne de bu kadar sakin ve rahat olurdu.Sokağın başında karşısına geldiğinde iki yol ayrımı vardı karşısında. Sağ tarafında bulunan depodan hep korkmuştu. Hayatı boyunca yaklaşmamıştı oraya. Hafif bir titredi oraya baktıkça. Küçükken oranın hep büyülü olduğuna inanırdı.
Sola doğru döneceği sırada kolundan tutulmasıyla kendini o büyülü olarak nitelendirdiği deponun içinde buldu. Ne olduğunu anlayamadan kilitlenen kapının ardından hiç beklemeden kendisini soğuk zemine düşmüş halde bulmuştu.
Kafasını kaldırıp karşıya baktığında siyahlara bürünmüş olan adam bir seri katil kadar ürkütücü ve soğuk görünüyordu. Korkuyla yerde geriye doğru süründü.
"K-Kimsin sen?" diye sordu cılız sesiyle. Sızlayan ellerini umursamadan doğrulmaya kalktı ancak adam çoktan kızın üstüne çullanmıştı.
Bu kara gecede kızın sesini duyan olmamıştı. Adam ise kızın kulağına doğru yaklaşıp sessizce fısıldamıştı.
"Baban da, o başındaki adam da ölecek. Bunun için önce sevdiklerini yok edeceğim onların. İlk olarak babanın daha sonra tüm masanın, en son ise o masanın başı olan Ömer'in. Bu oyunun kazananı ben olacağım."
•••
Yorgun bir iş gününden sonra eve gelen Ömer akşam yemeğinden sonra erkenden karısını koynuna alıp uyumuştu. Onun kokusuyla yorgunluğunu dindirmeye çalışıyordu.
İki aydır bugün olduğu gibi uzunca süre çalışıyordu. Şirketin medya ve rakip firmalar arasında prestijini yükseltmek amacıyla canını dişine takmıştı. Yorgunluğu Defnenin gözünden kaçmıyordu Ömer'in. Elinden geldiğince eşine destek oluyor, onu yalnız bırakmıyordu.
Sabaha karşı çalan telefonuyla uykusundan uyanan Ömer hızla telefonu açıp defneyi uyandırmamaya çalışsa da defne çoktan uyanmıştı.
Uyku mahmurluğu üzerindeyken Ömer'e doğru bakmaya başladı. Ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
Ömer telefonu açtığında karşısından gelen sesle ters giden bir durum olduğunu anlamıştı. Aldığı haberden sonra düşüncelerini doğruladı.
Onu malikaneye çağırmaları sık olan bir şey değildi. En son oğlu kaçırıldığında gitmişti oraya. Ve demek ki şimdi de aynı durumda bir tehlike söz konusuydu. Telefonu kapattığında ona merakla bakan Defneye doğru döndü. Eliyle yanağını avuçlayıp alnına bir öpücük bıraktı.
"Gitmem lazım." Defne dudaklarını büzdü ve Ömer'e baktı. Günlerdir hasretti sevdiği adama. Yanında olmasını istiyordu artık. Onu özlemişti, hemde fazlasıyla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfic"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?