//Yazar'dan//
Defnenin kolunun alçıdan kurtulmasının üzerinden yaklaşık üç ay geçmişti. Bu üç ay içinde her şey normal düzende ilerliyordu. Aral'ın eskisinden daha huysuz olması hariç. Defne çoğu zaman oğluyla sabahlıyor ve günde nereden baksan bir ya da iki saat uyuyordu. Elbette Ömer'in de gözünden kaçmıyordu onun bu yorgunluğu. Ama Aral annesine öylesine bağlıydı ki uyuyana kadar onun kucağında kalmak istiyordu yalnızca. Bu durum Ömer'in de yardım etmesini engelliyordu.
Yine uykusuz geçen bir geceydi defne için. Kucağında Aral'la beraber onun odasında dolanırken saat 3.30 olmuştu. Birkaç saat sonra gün doğacak olmasına rağmen Aral gözlerini dahi kırpmıyordu. Defne onu uyutmanın hiçbir yolu olmadığını düşünüp sallanan sandalyenin üzerine oturdu. Oğlunu göğüsüne bastırırken başını arkaya doğru yasladı.
Bir süre sonra gözlerini açtığında Aral'ın uyuduğunu gördü. Derin bir nefes alıp onu dikkatli bir şekilde beşiğine yatırdı. Odadan çıkarken sessizce kapıyı üzerine örttü.
Odasına giderken gözleri kapanıp duruyordu. İçeri girdiğinde Ömer'i yatakta uyurken bulmuştu. Hemen o da üzerindeki sabahlığını çıkarıp kocasının yanına uzandı.
Defnenin kokusunu almasıyla gözlerini açan Ömer karşısındaki yorgun gözlere karşın hızla onu kendine doğru çekti.
"Meleğim, aylardır bir gram uykuya hasretsin. Gözlerinden akan yorgunluk beni çok üzüyor." Gülümsedi defne, ellerini Ömer'in sakallarına doğru getirip parmaklarını yavaşça dokundurdu avucuna batan o sertliklere. Şu son birkaç ayda ona hiç dokunamamıştı. En son sevişmelerinin üzerinden öylesine uzun zaman geçmişti ki ikisinin de bedeni alev alev yanıyordu.
"O kadar yorgunum ki, seni bile çift görmeye başladım Ömer." dedi defne onun göğsüne doğru uzanırken. Gözlerini kapatıp huzurla uykuya dalarken Ömer de bir süre onu seyredip o da yavaş yavaş yeniden uyumuştu.
Sabah ilk uyanan elbette Ömer olmuştu. Yanında soluksuz uyuyan Defneye bakarken gülümsedi. Öylesine fedakar ve mükemmel bir anneydi ki, Ömer bunu her defasında bir kez daha fark ediyordu. Ayağa kalktı ve banyoya doğru yürüdü. İçeri girmeden önce son kez arkasına dönüp baktı. Şuan bu duşu defneyle almak onun en büyük isteği olurdu. Ama karısı yeterince yorgundu şimdilik dayanmak zorundaydı.
Defne ise Ömer duşa girdikten biraz sonra uyandı. Hala uykusunu alamamışta olsa yataktan kalkmak zorundaydı. Bedenini oradan doğrulttuktan sonra sarhoş adımlarla banyoya doğru ilerledi. Tam o sırada Ömer de banyodan çıkmıştı.
Defne Ömer'in sert bedenine çarpınca bir iki adım gerileyip dengesini kaybetti. Düşecekken Ömer buna izin vermeyip hızla kollarını beline sardı.
"Güzelim dikkat et!" dedikten sonra onu kendisine çekip sıkı sıkı sarıldı. Defne de kollarını ona sararken başını boynuna doğru gömdü. Huzur bulmuştu yine o kokuyla.
Ömer'den ayrılıp banyoya girdikten sonra elini yüzünü iyice yıkadı. Biraz olsun ayılsada kendine tam olarak gelememişti. Banyodan çıktığında Ömer vakit kaybetmeden yanına gelmişti.
"Bugün umutla beraber şirkete gideceğiz. Sende bütün gün yatıp dinleniyorsun. Anladın mı beni defne?" dedi onu alnından öperken. Defne başta itiraz edecek olsa da Ömer'in sert bakışlarını görünce yutkunup kabul etti.
"Tamam." diyebildi sadece. Ömer onu kucağına alıp yatağa doğru uzandırdıktan sonra uzun uzun öptü alnından.
"Bak arayıp kontrol edeceğim defne. İyice uykunu al." Odadan çıktıktan sonra umutu odasından aldı ve beraber kahvaltı etmeye indiler. Defne de çoktan uykuya dalmıştı. Aylardır kendinde değildi resmen. Umut bebekliğinde defneyi hiç bu kadar yormamıştı. Aral bambaşkaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fiksi Penggemar"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?