//Defne'den//
Babamın gözlerindeki saf öfke daha öncekilere hiç benzemiyordu. Bu defa onu sinirlendirecek ne yaptığımı bilmezken artık onun sözlerinden dolayı ağlamak da istemiyordum. Vakit kaybetmeden sağ tarafından geçip yanından uzaklaştım ve çıktım mutfaktan. Hızlı adımlarla avluya yürürken arkamdan gelmediğini anlayınca biraz daha yavaşladım.
Avluya çıkıp kahveleri teker teker dağıttıktan sonra Ömer'in yanına oturmuştum. İçimden ona sıkı sıkı sarılmak gelse de şuan olmazdı. Dedem Almirayla beraber sohbet ederken bir yandan da kahvesini içiyordu.
"Ellerine sağlık kızım, çok güzel olmuş." Gülümsedim.
"Afiyet olsun dedecim." Ömer kolunu belime sardığında elini sıkıca tuttum. Eğilip kulağıma fısıldadı.
"Sen iyi misin?"
"Sana sarılmak istiyorum sadece." Sözlerimden sonra beni daha çok kendine çekip saçlarımdan öptü. Bu sırada babaannem telefonu elinde bize doğru gelmişti.
"Ağam, az önce Ahmet aradı. Akşam buraya geliyorlarmış." Babaannem hemen dedemin yan tarafına otururken telefonunu köşeye bıraktı. Dedem ise başını sallayıp direkt olarak konakta görevli olan kadını çağırmış ve akşam için hazırlık yapmasını söylemişti. Ardından gözleri bize döndü.
"Ahmet benim kardeşimdir Defne. Ailesiyle beraber Diyarbakır'da yaşıyor. Senden haberi olduğu için gelmek istiyordu ne zamandır bugüne kısmetmiş."
"Tamam dedecim."
Dedem bana gülümseyip yeniden Almiraya döndü. "Torunum, seninle beraber tarlalara gidelim mi? Ne dersin?"
"Gidelim dede." İkisi ayaklandığında dedem bize baktı.
"Siz gelecek misiniz?"
"Dede biz kalalım. Hem ben hazırlıklara yardım etmek istiyorum."
"Nasıl istersen kızım." Onlar evden çıktığında Ömer ise beni alnımdan öptü.
"Güzelim benim birkaç telefon görüşmesi yapmam gerekiyor, odamızdayım."
"Tamam canım." Ömer yanımdan ayrıldığında babaannem ise ayaklanmıştı.
"Defne, torunum benimle gelir misin?" Onunla beraber konağa girdiğimizde babaannemin odasına geçmiştik. Bana koltukta oturmamı söyledikten sonra ahşaptan büyük dolabın yanına yaklaşıp içini açtı. Bir süre orada bir şeyler aradıktan sonra kırmızı renkte kadife bir kutu ile beraber bana yaklaştı. Merakla ona bakarken hemen yanıma oturmuştu.
"Bunu bana babaannem vermişti ve ileride bir gün torunum olursa ona veririm diye saklamıştım. Bilirsin kısa bir zamana kadar senden haberimiz yoktu. Hal böyle olunca bende kaldırmıştım. Ama şimdi bunun bir sahibi var."
Kutuyu açtığında içinden çıkan hasır bileziğe hayranlıkla baktım. Altın takmaktan pek hoşlanmayan biri olmama rağmen fazlasıyla hoşuma gitmişti. Ortasında bir işleme bulunan bu hasırdan altın bir zincir sarkıyordu. Gözlerimi yeniden babaanneme çevirdim.
"Bu çok değerli görünüyor babaanne."
Elini yanağıma koydu. "Sen çok daha değerlisin Defne, şu ahir ömrümde sayende yüzüm bir kez olsun güldü. Deden de bende sayende çok mutluyuz. Sadece sen de değil, eşin Ömer ve çocukların bize aile oldu. Normalde yüzü bir an olsun gülmeyen dedenin şimdi her an kahkahaları duyuluyor sayenizde. Şimdi bu hasır ne ki sizin bize verdikleriniz karşısında." Dolu gözlerle ona bakarken elinden öpüp alnıma koydum. Ardından sıkıca tuttum elini.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfiction"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?