//Yazar'dan//
"Aşkım, paketlenmiş tabloyu aracıya teslim ettim. Bir sorun çıkmadan sahibine ulaşacak."
Defne galerinin üst katına çıkan merdivenleri tırmanırken Ömer'e doğru konuşuyordu. Adamın yukarıda olduğundan emindi. Oraya çıktığında hemen karşı taraftaki bölümde resim yapan Ömeri görünce kocaman gülümsedi. İzlemekten asla sıkılmayacağı bir görüntüydü bu.
Bir süre kenardaki ahşap dolaba yaslanarak ömeri izledi. Öylesine dalmıştı ki tabloya defnenin varlığının farkında değildi. Uçurum kenarında bir gün batımını resmediyordu, biraz daha dikkatli bakınca tablonun merkezinde bir kadın silüeti görmüştü. Kendisi olduğunu tahmin etmek zor değildi, kızıl saçlarının her bir telini ince ince işlemişti Ömer tabloya. Hayranlıkla inceledi onu Defne.
Bu sırada Ömer sırtı terden dolayı ıslanmış olan tişörtünü bir hamlede çıkardı üzerinden. Onun bu hamlesiyle Defnenin odağı tamamen değişmişti. Ömerin geniş sırtını uzun uzun süzdü. Daha fazla uzaktan bakmak istemiyordu.
Sessiz adımlarla ömerin yanına yaklaşarak arkadan sıkıca sarıldı adama. Ömer Defneyi hissedince gülümsedi. "Güzelim."
Defne başını ömerin sırtına yasladı. "Daha fazla dayanamadım uzaktan bakmaya."
Ömer defnenin ellerini tutarak ona doğru döndü. "Geldiğini duymadım."
"Tabloya fazla odaklanmıştın aşkım, seslendim ama cevap vermedin."
Ömer alt dudağını ısırıp Defneyi biraz daha çekti kendine. "Bunun için senden bir özür dileyebilirim aslında."
Defne onun ne tarz bir özür dilemekten bahsettiğini anında anlamıştı. Gözlerini kıstı. "Biraz uslu mu dursan acaba sen?"
"Sadece özür dileyeyim dedim güzelim."
"Biliyorum ben o özürleri."
Ömerin gözleri kısa bir anlığına arka taraftan görünen yatağa kaydı. Onu sırf Defneyle burada daha rahat olsun diye getirtmişti bu kata. Her canı istediğinde karısını kucaklayıp oraya gidiyor ve onunla saatlerini geçiriyordu.
"Sen de her şeye kızıyorsun ama." dedi Ömer küçük bir çocuk gibi. "Neden gidemiyoruz mesela şuan senden özür dilemeye?"
Defne gülmeden edemedi Ömerin bu haline. "Her anımızı sen özür dileyeceğin için, gözlerini ayırmadığın o yatakta geçirdiğimizden olabilir mi acaba?"
"Olsun, ne kaybederiz ki?" Ömer yaklaşıp defnenin omzuna öpücükler bırakmaya başladı. Elleri de belini kavramıştı. "Ayrıca bana verdiğin sözü de hala tutmadın."
"Ne sözüymüş o?" Ömer defnenin çenesini öptü bu defa.
"Bana modellik yapacaktın hani." Defne gözlerini kısarak baktı Ömer'e.
"Nü çalışacağım diyorsun Ömer!"
"Ne var bunda? Her şey sanat için bi kere. Ayrıca gidip başkasından mı isteyeyim yani? Karımdan istiyorum işte."
"Başkasından iste de parçalayayım seni!"
"O zaman üzme beni, kabul et."
"Ben karşında çıplak bir şekilde dururken sen resim yapabilecek misin?"
Ömer sırıttı. "Deneriz."
Defne kendini Ömer'den kurtararak birkaç adım geri gitti ve onun yüzüne gözlerini kısıp bakmaya başladı. "Sen gerçekten azmışsın, resim yapmak falan da sakinleştirmiyor seni."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fiksi Penggemar"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?