//BÖLÜM 1//

77.7K 1.1K 409
                                    

//Defne'den//

"Tebrikler Defne hanım,hamilesiniz."

Hastaneden çıktığımdan beri düşünüyorum. Karnımda taşıdığım çocuğun babası benim sevgilim. Ömer İplikçi. Yeraltının denen o karanlık dünyanın başına geçmeye hazırlanan büyük mafya lideri.

Nasıl yapacağım nasıl olacak? Daha yeni kavga etmiştim onunla. Büyük bir kararlılıkla bana bu işlerin başına geçeceğini söyleyen sevgilime bende şiddetle karşı çıkmış ve asla onu bu şekilde kabul etmeyeceğimi söylemiştim. Kim sevdiği adamın eli silahlı bir katil olmasını isterdi ki?

Karnımdaki bebeğimin kaderi daha doğmadan yazılmıştı. Babası karanlık işlerin adamı olacaktı. Peki ben? Ömer'i böyle de kabul edebilir miydim?

Tabii size hikayeyi anlatmadım. Dinleyin bakalım.

FLASHBACK

Yeni bir güne gözlerimi aylardır olduğu gibi onun göğsünde açarken gülümseyerek gerindim. Yanımda yatan bu adamı kısa bir süredir tanıyor olsam da bedenime ve kalbime hükmettiği bir gerçekti. Elimi kirli sakallarına getirdiğimde parmak uçlarımla sessizce okşadım. Ah adam sen nasıl mükemmelsin böyle? Ben neden böylesine aşığım sana? Yaklaşıp dudaklarına bir öpücük bıraktım.

Ben yetimhanede büyüdüm. Oradan kurtulmamı sağlayan ise Ömer olmuştu. Daha erken yaşlarda çizime karşı başlayan ilgim çok geçmeden büyük bir yeteneğe dönüşmüştü. Sadece birkaç ay önce 18'ime girmeme birkaç ay varken çizdiğim ayakkabı tasarımlarından birkaç tanesini yetimhane bulunan bazı öğretmenlerim bir yarışmaya göndermiş ve bu yarışmayı organize eden adam da Ömer'in babası olunca onunla tanışma fırsatı bulmuştum. Beni defalarca kez şirketine çağırmış ve aynı benim gibi tasarım okuyan oğluyla tanıştırmıştı. Benden sadece iki yaş büyüktü yani çok rahat anlaşabiliyorduk. O kadar yakışıklıydı ki ondan etkilenmemek mümkün değildi. Babası da bizim en büyük destekçimiz oldu. Beraber çizim derslerine katıldık, çeşitli eğlencelere gittik. Zaman geçtikçe ona kapıldığımı hissediyordum ben. Aramızdaki ilişki gittikçe ilerlerken tam olarak 18'ime bastığım gece Ömer'le birlikte oldum. Nasıl oldu ben bile anlamaştım aslında. Önce beraber güzel bir yemek yemiştik sonra bir barda zaman geçirdik. En sonunda onun evine geldiğimizde kendimizi yatakta bulmuştuk. İkimiz içinde unutulmaz olan o geceden sonra artık ayrılamaz olduk. Pişmanlık duymuyordum elbette o da. Çünkü aramızda inanılmaz bir ilişki vardı. Biz delicesine aşık oluyorduk birbirimize.

Onunla geçen aylar beni inanılmaz bir mutluluğa ulaştırırken şimdilerde aynı yataktan çıkmaz olmuştuk. Sadece bir ay önce kaybettiği babasının ardından tamamen bana sığınmıştı Ömer. Ve bende onun bu sevgisinden dolayı oldukça mutluydum. İçim içime sığmıyordu adeta.

Bunları düşünmeye devam ederken belimde hissettiğim ellerle birlikte gözlerimi uyanmış ve bana bakmakta olan adama çevirdim. Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken eğilip bir kere daha öptüm dudaklarından. Ama elbette benim doyumsuz sevgilim geri çekilmek diye bir şey bilmediğinden beni yavaşça altına aldı.

"Çok güzelsin biliyorsun değil mi?" dedi hayranlıkla vücuduma bakarken. Elleri çıplak vücudumu tamamen sararken ben ise geniş omuzlarına dokunmaya başladım.

"Sende çok yakışıklısın. Aklımı başımdan alıyorsun Ömer." Gülümseyerek gözlerime bakarken vücudumda hissettiğim acıyla beraber sertçe inledim. Pislik sabah sabah yaptığı şeye bak. Ben kızgınca ona bakarken bunu hiç umursamadan başını eğdi ve dudaklarıma gömüldü. Gülümseyerek karşılık verdim. Kızmıştım evet ama bu adam benim canımdı. Nasıl reddebilirdim ki!

İnleyerek kollarımı boynuna dolarken Ömer tüm ağırlığını üstüme verdi. Dudağını sertçe ısırdığımda göğsümü sıktı.

Yavaşça geri çekilip başını boynuma gömdüğünde iz bırakırcasına öpmeye devam etti. Bende sırtında daireler çiziyordum. Benim bu halime gülümserken içimdeki baskısı arttı. Tırnaklarımı sırtına geçirdiğimde boynumu ısırdı. Zevkle gülümserken nefeslerimi sıklaştırdım. Yine aynı şey oluyordu. Yine dayanamıyordum.

Ömer boğazdan bir inleme çıkarıp kendini bana bıraktığında gözlerimi kapatıp bekledim. Onun eli ise vücudumu okşuyordu. "Hadi güzelim, bekletme beni." Onun komutuna uyarak tepkiyi veren vücudum oldu. Gülümseyerek bana bakarken bende onun göğsüne geçirdim tırnaklarımı. Ardından dövmesini okşadım.

"Sabah sabah beni yeterince zorladığına göre artık kahvaltı mı yapsak sevgilim? Ne dersin?" Elini bacak aramda gezdirdi. İnlememek için dudaklarımı ısırdım. Çünkü inlersem devam ederdi.

"Defne, seni daha da zorlardım da dua et ilgilenmem gereken birkaç pürüz var." Üstümden yavaşça kalkıp banyoya girdiğinde bende onun yerde duran tişörtüne uzandım. Bir çırpıda üzerime geçirip ayaklandığımda diğer banyoya geçip kendime çeki düzen verdim. Acıkan karnım yüzünden mutfağa geçtiğimde güzel bir masa hazırlamıştım ikimiz için.

Tam çayları koyarken Ömer'in de gelmesiyle beraber gülümsedim. "Zamanlaman harika aşkım." Boynuma dudaklarını bastırıp sandalyeye oturduğunda gözleri tişörtten arda kalan bacaklarımdaydı.

"Beni sınıyorsun resmen." Çayını ona doğru uzatırken gülümseyip elini bacaklarıma getirdi. Sertçe okşayıp sıkarken beni kucağına çekmişti. Oflayıp yüzüne baktım.

"Hayırdır?"

"Çok aşığım kadın sana. Çok." Gülümseyip boynuna bastırdım dudaklarımı.

"Bende sana çok aşığım Ömer. Çok." Onun kucağında oturmuş kahvaltımı ederken telefonu çaldı. Alıp açtığında bende onu dinlemeye başladım.

"Efendim... Bugün gelmem mi gerekiyor?.. Bu kadar erken mi?.. Tamam anladım orada olacağım." Telefonu kapatıp bana baktığında elimi sakallarında gezdirdim.

"Aşkım noluyor? Nereye gideceksin?" Elimi öptü.

"Yeraltına çağırıyorlar güzelim. Babamdan sonra oraya benim geçmem lazım biliyorsun." Sertçe yutkundum.

"G-Geçecek misin?" Korkuyla ona bakarken bu halime şaşkınca baktı. Ben yeraltı denen o illet yerin ne kadar korkutucu olduğunu haberlerde görmüştüm. Şimdi sevgilimin onların arasına katıldığını bilmek beni çok korkutuyordu. Ben bunu kabul edemezdim. Ömer'in eli silahlı bir adam olmasını istemiyordum.

"Defne noluyor? Evet başlarına geçeceğim tabii ki. Babamın bana verdiği görev bu. Zamanı geldiğinde elbette geçecektim." Hızla kucağından kalktım.

"Olmaz Ömer. Sen öyle korkunç adamlar gibi olma. Ben istemiyorum senin eli silahlı bir adam olmanı. Olmaz, olmaz lütfen olmaz!" Duygusal halime bir anlam veremezken ellerimi tuttu.

"Defne sakin ol önce. Benim görevim bu. Yeraltında düzen sağlamak. Dediğimi de yapacağım. Oranın başına geçeceğim."

"Hayır diyorum ya hayır! Senin karanlık işlerle uğraşmanı istemiyorum Ömer!" Sözlerim onu da sinirlendirmişe benziyordu.

"Defne tatlı dille anlatmaya çalışıyorum inat ediyorsun. Ben bu görevin başında olacağım elbette. Babamdan bana kalan makama sahip çıkacağım. Sen ister kabul et ister etme."

Daha az önceki halimize karşın şimdi bu kavga nasıl çıkmıştı ben anlamıyorum ama geri durmadım. "Öyle mi? Ben yokum o zaman Ömer! Anladın mı beni yokum!" Sinirle bana bakıp ayaklandı ve ceketini de alıp evden çıktı. Bende o hırsla kahvaltı masasını yerle bir ettim. Sevdiğim adamın yeraltında bir canavara dönüşeceğinden emindim. Nasıl olurda onu öyle kabul edebilirdim? Tam bir saçmalıktı!

YENİ BİR KİTAP...

YENİ BİR KURGU...

EĞER BEĞENİLİRSE DEVAM EDECEĞİM....

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin