//BÖLÜM 63//

5.9K 229 99
                                    

//Ömer'den//

Bu zamana kadar hep babalık görevimi en iyi şekilde yerine getirmeye çalıştım. Oğlum için tüm dünyayı karşıma alabilirdim. Ağzından çıkacak 'baba' kelimesini duymak için her şeyimi verebilirdim.

Ama şimdi oğlum yoktu. Almışlardı onu benden. Defne? Defneye ne diyecektim? Oğlumuza sahip çıkamadım mı diyecektim ona?

Etrafımdaki uğuldamaları bir köşeye bırakıp hızla ayaklandım. Söz konusu olan oğlumdu. Benim kanımdan, canımdan, sevdiğim kadından olan oğlumdu.

Depodan çıktığımda korumalar toplanmış hepsi ağzımdan çıkacak olan sözleri bekliyorlardı. Ama ben oğluna bile sahip çıkamayan bir babaydım. Kararlarım ne kadar doğru ya da sözlerim nasıl kaale alınabilecek kadar değerli olabilirdi? Hiçbir şey demeden bindim arabaya.

Yol boyunca bunun bir rüya olmasını diledim. Ama sonuç aynıydı, oğlum yoktu. Kreşin önüne geldiğimde kalabalık karşılamıştı beni. Bütün korumalar, idare, öğretmenler, masanın bütün adamları buradaydı. Korumalar etrafı sarmış, gelebilecek olan her türlü tehlikeye hazır halde bekliyorlardı.

Öfkeyle yumruklarımı sıktım ve ileride tir tir titreyen müdür bozuntusunun yanına geçtim. Korkması umurumda değildi. O benim oğluma sahip çıkamamıştı.

"Söyle lan! Nerede oğlum?! Bunlarca koruma neden var burada? KİMSE KORUYAMADI MI OĞLUMU?!" Sonlara doğru yükselen sesim hepsini irkiltmişti.

"Ö-Ömer bey..." Elimi sus dercesine havaya kaldırdım. Müdür ellerini önünde birleştirdi ve başını eğdi.

"Benim oğlum o. Umut İplikçi. Siz böyle mi sahip çıkıyorsunuz ona?!" Sesim öylesine sert çıkmıştı ki başını kaldırıp bir şeyler anlatacak adam yoktu karşımda. Öfkeyle silahımı çıkardım.

"Bir şey söyleyin lan!"

"Ömer bey, gelen adamların baştan beri niyetiydi oğlunuz. Onu aldıktan sonra diğer çocuklara dokunmadılar bile. Ayrıca 'söyleyin Ömer İplikçi'ye kendisi bize uzun süre yetecek parayı kazandıracak bir çocuk yetiştirmiş.' Dediler."

Yumruklarımı sıkıp sinirle arkamı döndüm. Korumalar başları eğik duruyorlardı.

"Kim bunu yapan?!" Bir süre suskun kalsalarda ardından biri konuştu.

"Abi organ mafyasından..." dediği anda dünyam başıma yıkıldı. Bu adamlar parayı benden almayacaklardı, oğlumun üzerinden para kazanıp hemde benden intikam alacaklardı.

Öfkeyle dişlerimi sıktım. Bunun bedeli ağır olacaktı, artık bambaşka bir yüzüm olacaktı onlara karşı.

"Andım olsun onların oğlumu kaçırmayı akıl eden beyinlerini dağıtacağım, o adamları parçalara ayıracağım." Arkamdan gelen sesle kafamı oraya çevirdim. Sinan karşımda duruyordu.

Etrafımızdaki kalabalık dağıldığında bana sarıldı. Bunu en son yaptığında annem ölmüştü. O zaman yine yanımda sadece Sinan vardı.

"Sinan, oğlum!" Ağlamak istemesemde gözlerim dolmuştu.

"Bulacağız Ömer. Umutu bulacağız sana söz veriyorum. Ona bir şey olmayacak."

"Sinan ben Defneye ne derim? Bana demez mi nasıl babasın sen, oğluna bile sahip çıkamadın? Sinan kafama sıksa ses edebilir miyim?" Omzumu sıktı.

"Bulacağız kardeşim. Yeğenimi bulacağız. Sen şimdi Defnenin yanına git. Hamile o, bir zarar gelmesin." Olumlu anlamda kafa salladım. Sessiz adımlarla kreşten çıkarken son anda arkamı döndüm ve orada duran adamlara döndüm.

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin