//BÖLÜM 29//

16.5K 516 182
                                    

//Ömer'den//

Bana bunu yazmaya cesaret eden kişinin ölüm haberi yola çıkmıştı. Karımla beni tehdit etmek de neyin nesiydi? Kendinde bu denli fazla cesareti nereden buluyordu?
Numarayı Sinan'a gönderdim. Onu bulacak ve bana getirecekti. Sonra da intikam vaktiydi. Bedel ödeme vaktiydi.

Defnenin odasına girip çıkan doktorlarla gözlerimi oraya çevirdim. Ayağa kalktım ve cama yaklaştım. Meleğimin ağzından akan kanı gördüğümde buz kesildim. Olamazdı beni bırakamazdı. Hikayemiz burada bitemezdi. Doktorları umursamadan içeri girdim. Hızla Defnenin yanına gidip oturdum.

Doktorların yaptığı kalp masajına cevap vermiyordu. Makineye baktığımda tek çizgiye dönüyordu. Elini tutup öptüm ve kalbime koydum. Bana şaşkınlıkla bakan doktorlara emir verdim.

"Devam edin." Herkes işine devam ederken bende konuşmaya başladım.
"Seni ilk gördüğümde öylesine güzeldin ki. Ama sakın bana kızma 'Şimdi güzel değil miyim diye' sen hep çok güzeldin. Ben seni her gördüğümde nefes aldığımı hissettim. Kokunu her içime çektiğim de yeniden dirildim. Bir evlat verdin bana. Beni bu dünyanın en mutlu adamı yaptın. Şimdi oğlumuzun büyüdüğünü görmeden olmaz. Benden önce olmaz güzelim. Sensiz kendimi düşünemiyorum ben. Seni seviyorum hayatım seni seviyorum nefesim seni seviyorum her şeyim. Şimdi dayan meleğim benim için umut için aşkımız için dayan"
Kalbimde olan elini daha da sıktım. Bu sırada her şey normale dönmeye başladı. Ben gözlerim dolu bir şekilde gülümserken doktorlar şaşkınlıkla bize bakıyorlardı.
Onlar odadan ayrıldığında bugünkü doktor ve iki hemşire kalmıştı.

"Ömer bey pansuman yapmamız lazım. Yarası kanıyor."

"Yapın ben burada kalacağım."

Defnenin elini yeniden öptüm. Her şey yoluna girecekti. Pansuman bittikten sonra odada sadece Defne ile ilgilenen doktor kaldı. Suratında çözemediğim bir ifade vardı. Ama ilgilenmedim şuan tek odak noktam Defnemdi. Ellerini sıkı sıkı tutup ona yanında olduğumu göstermeye çalışıyordum. Kapı sesi duyduğumda o doktorun da odadan çıktığını anladım.

"Bak meleğim ben yine yanındayım. Uyan artık. Uyan da kurtar beni bu vicdan azabından. Ben...Ben artık dayanamıyorum her şey üstüme üstüme geliyor. Oğlumuzun yüzüne bakamıyorum. Öylesine utanıyorum ki. Ben ilklerimi seninle yaşadım. İlk defa bir kadına bu kadar bağlandım ilk defa bir kadın için endişelendim ben ilk defa aşık oldum meleğim."
Yavaşça oturduğum yerden kalkıp kapıya yöneldim. Kafamı yoğun bakımın camına dayayıp ağlamaya başladım. Bu acı çok fazlaydı. Ne zaman uyanacaktı. Onun elinden tutup buradan ayrılabilecek miydim?
Ben bunları düşünürken arkamdan biri bana seslendi. Döndüğümde karşımda Umut'u görmeyi beklemiyordum.

"U-umut?"

"B-baba." Koşarak yanıma geldi. Onu kucağıma aldım. Defneyi o halde görünce hıçkırarak ağlamaya başladı. Sonra konuştu. Hıçkırıkları arasında anlamak zordu ama yine de dinledim.
"S-sen hık bize söz veymiştin. Hık bizi hep koyuyacaktın hani baba neden annem oyda yatıyoy sen neden çayesizsin biy şey yap lütfen kuytay onu."
Artık kendini tutamamış boynuma sıkı sıkı sarılmış ağlıyordu. Saçlarını okşadım. Söylediklerinde haklıydı. Ben onları koruyamamıştım.
"Affet beni oğlum. Koruyamadım anneni. Affet ne olur affet."
Bir anda başını omzumdan kaldırdı.

"Eyey anneme biy şey oyuysa seni asla affetmem baba!"

Bu söylediği ile gözlerimi ondan kaçırdım. Ailemi yavaş yavaş kaybediyordum. Önce karım şimdi de oğlum.
Umut cama minik ellerini dayadı ve Defneye bakmaya başladım. Onun için de çok zordu biliyordum. Ama ben böyle olacağını bilmiyordum. Hepsi benim suçum bunu da kabul ediyorum. Cezamı da en ağır biçimde çekiyorum. Hadi Defnem hadi meleğim. Uyan, bizi bir araya getirecek olan sensin oğlumuzunda benim de sana çok ihtiyacım var.
İkimizde saatlerce konuşmadık. Sessizlik hakimdi aramızda. Sonunda umut benden bir şey istedi.
"Annemi görmek istiyorum."

"Tamam babacım sen iste yeter ki."

Doktor geldiğinde söyledim başta kabul etmese de sonradan razı oldu. Umut ile birlikte içeri girdik. Defne hareketsizce uzanıyordu. Sanki nefes bile almıyormuş gibi. Umut koşarak yanına gitti. Az önce duran gözyaşları yeniden akmaya başlamıştı.
"Annem bak ben geydim. Seni tüm acıyayından kuytaymaya geydim."
Ellerini Defnenin saçlarında gezdirdi. Sonra bandajlı olan gözlerinde. Bu sırada odaya doktor geldi. Umut'a bir süre baktıktan sonra yanına gitti.
"Sen kimsin?"

"Ben doktoruyum hastanın."

"Peki annem iyi oyacak mı?"

"Merak etme annen senin gibi tatlı bir çocuğu bırakmaz."
Bu söylediği Umut'un yüzünde ufak bir tebessüm oluşturmuştu. Defnenin elini öptü. Bende yavaşça yanına yaklaştım.
"Oğlum hadi biz çıkalım artık."
Bir süre yüzüme baktıktan sonra olumlu anlamda kafa salladı. Beraber dışarı çıktık. Sinan bizi bekliyordu.
"Bir değişiklik var mu durumunda?"

"Lanet olsun ki yok!"

Artık dayanamıyorum bu yaşadıklarıma. Yıllardır yaşadığım hiçbir acı beni bu kadar yıkmamıştı. Sinan benim bu halimi görünce umutu kafeteryaya indirdi. Bende kenarda ki koltukların birine oturdum. Başımı ellerimin arasına aldım. Gözlerimi kapattığımda aklıma gelen kesitler bile acı veriyordu.

***

"Seni seviyorum ömer."

"Sana masaj yapmamı ister misin?"

"Ben çok özledim seni."

"Ömer! Aşkım."

"Ömer bizi hep koruyacaksın değil mi?"

***
Delireceğim, yaşadıklarım bu hatıralar çok fazla. Defneyi koruyamayız olmanın acısını en derinlerime kadar hissediyorum. Affet beni güzelim. Lütfen affet. Ve sakın bırakıp gitme. Ben sensiz yaşayamam.


YB GELDİ....

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin