//Defne'den//
Aldığım güzel haberin bana verdiği mutluluğun bu kadar kısa süreceğini tahmin dahi edememiştim. Oysa hamile olduğumu öğrendiğim anda aklımda bir sürü şey kurup neler hayal etmiştim.
Mesela Ömer'e nasıl söyleyeceğimi, çocukların ne tepki vereceğini, cinsiyetini...
Daha bunun gibi birçok şeyi aklımda kurmuşken aldığım diğer haberin ağırlığının altında ezildim resmen.
"N-Ne?" Ağzımdan çıkan bu sözün ardından göz yaşlarım boşanmaya başlamış, ellerim karnımda doktora bakıyordum.
"Defne hanım, durumunuz düşündüğünüz kadar kötü değil, iyi huylu bir tümör sizde tespit ettiğimiz." dediğinde anlamsızca yüzüne baktım. Açıklama yapmaya devam etti.
"İyi huylu beyin tümörü kötünün aksine kanserli hücrelere sahip değildir ameliyatla alınabilir ve genelde başarılı olur bir daha da böyle bir risk teşkil etmez." dediğinde göz yaşlarımı sildim.
"Peki bende olan çeşidi bu mu yani?" diye sorduğumda başını salladı.
"Defne hanım bende başta çok korktum ancak testlerinizi inceledim, inanın bir operasyonla bu işi halledebiliriz." dediğinde elimle karnıma bastırdım.
"Peki bebeğim?" Başını eğdi. Zaten sorunumun bu kadar kolay çözüme ulaşmasını beklemek aptallıktı.
"Onu almamız gerek defne hanım. Bebeğiniz sizin için bütünlük risk." Duyduğum sözler adeta çınladı kulaklarımda. Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Ben bebeğimden vazgeçemem. Lütfen lütfen başka bir çare bulun. Ben bebeğimi aldırmak istemiyorum." dediğimde derin bir nefes aldı.
"Bakın defne hanım, sizin için bir ilaç yazacağım eğer baş ağrınız olursa bunu kullanın. Bebeğinize zarar vermez, yarın eşinizle beraber tekrar buraya gelmenizi istiyorum. Ayrıntılı olarak konuşmak için sizde bugün iyice düşünün. Eğer bebeğiniz sizinle kalırsa yine kurtulma şansınız var ancak diğerine göre daha düşük." Başımı sallayıp ayaklandım. Elini sıktıktan sonra odadan dışarı çıktım. Duvardan tutunarak yürürken telefonumun çalmasıyla beraber çantamdan çıkardım onu. Arayan Ömer'di. Hemen göz yaşlarımı sildim ve yan tarafımdaki koltuğa oturdum. Derin bir nefes alıp telefonu açarken sesini duymamla gözlerim yine doldu.
"Meleğim, çok merak ettim! Ne oldu ne dedi doktor? Kötü bir şey yokmuş değil mi?" Ağlamamak için diretsemde olmuyordu.
"Ömer..." Daha fazla kendimi tutamayıp hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Elimi ağzıma getirip hıçkırıklarımı kesmeye çalışsam da Ömer duymuştu elbette.
"Defne, Defnem niye ağlıyorsun güzelim? Ne oldu?" Göz yaşlarım durmazken sakin olmaya çalıştım.
"Konuşmamız lazım. Telefonda anlatamam."
"Tamam, tamam güzelim ben şimdi hemen yanına geliyorum sen sakin ol. Hala hastanedesin değil mi?"
"Evet." dediğimde telefonu kapattı. Bende yavaş adımlarla hastaneden çıktım ve dışarıda bulunan bir banka oturdum. Elimi yüzüme getirip hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Kendi canımdan olmamak için bebeğimden vazgeçemezdim. Olmazdı. Ömer'de bende aylardır bu haberi bekliyorduk.
Bir süre orada öylece oturup ağladım. "Defne!" Ömer'in sesini duymamla ellerimi yüzümden çektim. Bana doğru geliyordu. Hızla ayağa kalktım ve koşarak ona sarıldım. Başımı omzuna yaslayıp ağlamaya devam ederken ellerini belime sardı. "Sakin ol sakin ol güzelim." Göz yaşlarımı durduramazken Ömer'in saçlarıma bıraktığı öpücüklerden güç almak istedim. Hıçkırıklarımı kesip göz yaşlarımı sildim. Başımı omzundan kaldırdığımda o da bana bakıyordu hüzünle. Yüzümü avuçlayıp alnımdan öptü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfiction"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?