//Defne'den//
Duyduklarımla birlikte kanım çekilmişti. Küçücük bir çocuğu nasıl o işlere alet edebiliyor? Bu onun hakkı değil. O kim de benim oğlumun kalbini karartacak.
Sinirle salona geçtim ve Sinan'ı umursamadan Ömer'in karşısına dikildim.
"Oğluma dokunmayacaksın."
"Sen bizi mi dinledin?"
"Evet,dinledim."
"Defne o çocuk kimden?"
"Sana ne."
"Söyle."
"Söylemeyeceğim."
"İyi o zaman bunu itiraf edene kadar oğlunu göremeyeceksin."
"Böyle bir şey yapamazsın." Beni kolumdan tuttu ve sinirle odaya çıkardı. İçeri girdiğimizde beni itti kapıyı üzerime kapattı ve odadan çıkıp kapıyı kilitledi. Kapıya ne kadar kuvvetli vursam da açan olmadı. Ağlamaya başladım. Oğlumu dünden beri görmemiştim ve eğer bir şeyler yapmazsan Ömer oğlumu benden alacaktı. Yıllar önce geride bıraktığım o adam değildi artık. Korktuğum başıma gelmişti tıpkı onlar gibi duygusuz olmuştu o da.
Akşama kadar beni bu odada tuttu. Hizmetçiler arada gelip aç olup olmadığımı soruyorlardı. Onun dışında odaya girip çıkan yoktu. Hiçbir şey yememiştim sabahtan beri. Zaten yiyecek halimde yoktu. Oğlum kim bilir ne yapıyor?
Bu sırada odaya sinirli bir Ömer girdi. Kollarımdan tuttu ve yataktan kaldırdı.
"Neden yemek yemiyorsun lan sen?"
"Aç değilim."
"Sabahtan beri hiçbir şey yememişsin ve aç değilsin öyle mi?"
"ÖYLE!" Sinirle bana biraz daha yaklaştı. Dudaklarımız arasındaki mesafe azalınca başımı çevirdim. Yüzüne bakmak istemiyordum. Ağlamaya başladım. Saçlarıma asıldı ve yüzüne doğru çevirdi yüzümü.
"Seni defalarca uyardım. Bana sesini yükseltmeyeceksin."
"NEFRET EDİYORUM SENDEN." Gözlerinin rengi gittikçe kararıyordu. Sinirlendiğini biliyorum ama o da benim sinirlerimi bozuyordu.
"Aklını başına al defne."
"Bana neden gittin diye hesap soruyorsun ya. Bu yüzden işte. Senin böyle bir adam olacağını bildiğim için gittim. Baksana şu haline. Bana zarar verdin. Yıllar önce göz yaşlarıma bile dayanamayan sen şimdi bizzat kendin ağlatıyorsun beni!" Öfkeyle yüzüme bakarken kolumu tuttu.
"Beni bu hale sen getirdin Defne. Sen! Lanet olsun eğer yanımda olsaydın ben asla kendimi kaybetmeyecektim ama sen gittin! Terk ettin lan beni! Terk ettin Defne!"
Sustum o da sustu. Biraz sonra hizmetçilerden birini çağırdı. "Defneye yemek hazırlayın." Hizmetçi kafa sallayıp odadan ayrıldı. Ömer gözlerini benden ayırmadan yatağa oturdu. Hâlâ ağlıyordum. Hareket etmeden hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Yıllar öncesinde delicesine aşık olduğum adamın bu hale gelmiş olmasıydı canımı yakan. Bu sırada hizmetçi odaya girdi. Elinde de tepsiyle. Ömer tepsiyi alıp hizmetçiyi gönderdi.
"Yemek yemek istemiyorum oğlumu istiyorum ben." Ağlayarak konuşmuştum. Güçsüzdüm acizdim hatta belki de acınası durumdaydım. Bunların hepsi Ömer yüzündendi. Kafamı kaldırdığımda önümde durmuş bana bakıyordu. Kollarımı tutup yatağa oturttu ve tepsiyi önüme koydu. Boş boş tepsiye bakıyordum. Tepsi de bana.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KARANLIĞIN DEFNESİ
Fanfiction"Tebrikler Defne Hanım,hamilesiniz." Dünyamı başıma yıkan bu cümle... Karnımda o herifin bir parçasını taşıyordum... Peki şimdi ne yapacaktım?