//BÖLÜM 15//

21.7K 577 108
                                    

//Defne'den//

Etrafımda gördüğüm bu duvarlar  korku duygumun tavan yapmasına neden oluyordu. Oda tıpkı bir akıl hastanesine benziyordu. Yerden kalkmaya çalıştım ama Ömer benden önce davranıp üzerime geldi.

"Ö-Ömer k-korkuyorum gidelim n-ne olur?"


"Korkmalısın zaten itaatkar." Gözleri gece karanlığı olmuş bakışları odanın rengi gibi ateş saçıyordu. Yavaşça beni yere uzandırdı ve üzerime çıktı. Üzerimde siyah bir gecelik vardı. Her ne kadar en kapalısını seçmeye çalışsam da öyle açıkları vardı ki bunu bulabildiğim için şanslıydım. Kendi üzerinde bulunan tişörtü çıkarıp odanın her hangi bir yerine fırlattı. Yerde kendimi geri itmeye çalışırken ellerini karnıma koydu ve bastırdı. Belimden tutup beni altına çekti.

Bedenim ona sunulmuş bir pozisyonda iken kafamı sağa sola sallayıp ondan kurtulmaya çalışıyordum. Kollarımla da onu itmeye çalışıyordum. Bu oda... Bu oda beni çok korkutuyordu. Deli gibi bile çıkabilirdim buradan. Öylesine korkutucu ve tuhaf bir odaydı ki...

Ben bu düşüncelere dalmışken alt kısmımda gezen ellerle sadece işkence çekmeyeceğimi düşündüm. Ömer ellerimi başımın üstünde tek eliyle tuttu. Gözleri bu gece alacağı zevkten dolayı kararmıştı. Kendini üstüme bırakınca inledim. Çok sertti. Elleri geceliğimin askılarını omzumu geze geze aşağı indirdi. Diğerini de aynı şekilde yapınca artık boynum dudakları için hazırdı.

"Ömer yapma." Ağlayarak ve titreyerek söylemiştim.


"İtaatkar bana emir verme. Bundan sonra her gecen böyle olacak."

Üzerimden kalktı ve beni de kucağına alıp yatağa yatırdı. Yatağın başlığına yaptırdığı kelepçeleri ellerimden ve ayaklarımdan geçirdi. Artık kendimi savunmak zordu. Bu sırada yatağın kenarından bir şeyi belimden geçirip diğer tarafa sıkıştırdı.

Ayağa kalkıp sarkacı hareket ettirmeye başladı. Ben ne olacağını anlamaya çalışırken sarkacın bir sağa bir sola doğru hareketi gözlerimi almıştı resmen. Ne olacağını anlamak istercesine oraya bakarken Ömer yavaşça yatağa yerleşip alayla süzdü beni. Bu sırada yatağın hemen kenarında duran denge sarkacı da hareketine başlamıştı. Kulaklarım bu iki ses yüzünden uğuldarken Ömer elini yavaşça belimde gezdirdi.

"Seni çok sevmiştim ben, ama çok fazla hata yaptın Defne. Beni terk ettin yetmedi oğlumdan ayırdın. Senin yüzünden onun büyümesine şahit olamadım ben."

Dudaklarımı yavaşça araladım. "S-Sen, bundan korktuğum için gittim. Ş-şu haline bak. Berbat bir adam olmuşsun. Oğluma bu şekilde babalık yapamazdın. Buna asla izin veremezdim!" Sözlerim onu sinirlendirmiş olacak ki saçlarıma asıldı. İnleyerek gözlerine bakarken boğazımı sıkıca kavradı.

"Bana akıl verecek bir durumda değilsin. Sesini kesecek ve burada geçen zamanlarında akıl sağlığını korumaya çalışacaksın sadece. Bende oğlumla beraber bizden çaldığın yılların acısını çıkaracağım. Canını yakmaktan asla çekinmeyeceğim Defne. Sakın seni sevmemden cesaret alıpta aptal işler yapma. Bu oda sonun olacak." Korkuyla gözlerine bakarken o bunu hiç umursamadan yatağın başlığına yaslandı ve gülümseyerek beni seyretmeye başladı. Bu adamın yıllar içinde nasıl böylesine acımasız olduğunu anlayamıyorum.

"Bu sesler başlarda gayet normal gelecek sana. Ama hiç ara vermeden sürekli olarak günlerce duymaya başladığın anda yavaş yavaş bilinçsizleşeceksin. Önce korkunç rüyalar, sonra saçma hayaller. En sonunda ise tamamen kafayı yiyeceksin. Anladın mı beni güzelim?" Gözümden bir damla yaş aktığında o sanki söyledikleri çok normal bir şeymiş gibi gülümsemeye devam etti.

"Buna asla izin vermeyeceğim. Yine kurtulacağım senden göreceksin, oğlumu da alacağım ve çok uzaklara gideceğiz."

"Bu kadar emin olma bundan. Oğlumu daha şimdiden yeraltına götürdüm. Benim ardımdan gelecek olan varis artık herkes tarafından biliniyor. Umut çoktan bir İplikçi oldu bile Defne. Geç kaldın."

Söylediği sözlerle beraber ağlamaya başlarken dişlerimi sıktım. İç çekişlerim artmaya başladığında Ömer yanıma yaklaştı.

"Sabah kadar burada yanında yatacağım güzelim. Ama malum bu sesler bana oldukça zarar verir." Kulağına taktığı kulaklıkların ardından yeniden bana döndüğünde arsızca gülümseyip elini bacaklarıma indirdi.

"Elini çek!" Beni şuan duymadığını biliyordum. Yine yapmıştı yapacağını. Pes etmiştim artık.

Eğilip dudaklarını tenime değdirmeye başladığında karşı çıktım. Engel oldu. Zevkle vücudumu öperken ben ise nefessiz kalmıştım. Sesler kulağımda uğuldamaya başlarken onun elleri ise artık daha da hızlanmıştı.

Umutu düşünmeye çalıştım. Doğumunu, ilk adımlarını, ilk sözlerini... Yüzümde kocaman bir gülümseme oluşurken sıkıca kapattığım gözlerimle beraber seslerde artık eskisi kadar gelmiyordu. Hatta vücudumda gezen elleri bile hissetmiyordum neredeyse.

Ömer bir süre sonra geri çekildiğinde yanağımda hissettiğim ellerle beraber inleyerek açtım gözlerimi. Bana büyük bir öfkeyle bakarken sertçe konuştu.

"Demek gülüyorsun, peki Defne bizde işkencenin dozunu biraz artırırız öyle değil mi?" Ayağa kalkıp odadan çıktı. Ben korkuyla ne olacağını beklemeye başlarken çok geçmeden odayı uğultular doldurmaya başladı. Korkunç bir şekilde artan seslerle etrafıma bakmaya başladım. Oda tamamen karanlığa bürünmüştü artık. Gözlerim dolu dolu etrafa bakarken ağlamaya başladım.

"Kes şunu, hayır lanet olsun kes. Dayanamıyorum!" Ben sinirle bağırmaya devam ederken odanın kapısı açıldı ve adım sesleri duydum. Gelen oydu. Göremesem de bundan emindim. Bu defa yanın uzanmadı. Yatağın kenarından dikilen heybetli bedenine korkuyla bakarken eğilip dudaklarıma sert bir öpücük bıraktı. Ardından saçlarımı kavradı.

"Şimdi de dayan bakalım ne kadar dayanabileceksin? Ben her gece geleceğim yanına güzelim. İstediğin zaman seni tatmin etmek için burada olacağım. Ne de olsa geçmişten gelen bir durumumuz var öyle değil mi? Biraz imtiyaz tanıyabilirim sana."

Seslice gülmeye başladığında gözlerimi kapattım. "Senden nefret ediyorum." Eğilip boynumdan öptü.

"Bende seni çok seviyorum bebeğim."

Beni odada tek başıma bıraktığında artık sesler daha da artmıştı. Öylesine karanlık oldu ki içerisi ben ne yapacağımı bilmiyordum. Elimi kelepçelerden kurtarmaya çalıştım olmadı, öfkeyle birkaç çığlık attım. Ama yalnızdım burada, kimse yoktu. Sadece uğuldayan o sesler, ve sarkaçlardan gelen o baygın inilti.

Dediğini yapacaktı, bundan şüphem yoktu. Resmen beni bu odada delirmeye mahkum etmişti. Onu affetmeyecektim, belki hatalıydım evet ondan oğlunu kaçırmamam gerekiyordu ama pişman değildim. En kısa zamanda o fırsatı bir kere daha elde edip oğlumu onun elinden alacak ve çok uzaklara gidecektim.

YENİ BİR YB İLE KARŞINIZDAYIM...

UMARIM BEĞENİRSİNİZ.

HOŞÇA KALIN...

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin