//BÖLÜM 16//

20.3K 563 98
                                    

//Defne'den//

Artık pes etmiştim. Karanlığa gömülüp kulaklarımı uğuldayan o seslere esir düştüm. Gözlerim kapanmaya yüz tutmuşken ara sıra korkuyla irkilip etrafıma bakıyordum. Tüm gecem böylesine zor geçmişken sabahın ilk ışıklarıyla beraber Ömer girdi içeri. Artık sadece denge beşiği ve sarkacın sesi duyuluyordu odada. Uğultular gitmişti. Ama ben tüm gece onları dinlemek zorunda olduğum için bana bu sesler bile o kadar ağır geliyordu ki. Daha ilk gecede yenilmiştim. Pes etmiştim.

"Güzelim, nasıl gidiyor buradaki hayatın?" Alayla gülümseyip bana yaklaşırken ellerimi sıktım. Gözlerimi yüzünden ayırıp sola doğru çevirdim kafamı. Bunu hiç umursamadan yatağa oturdu. Elindekileri bir köşeye bırakıp üstüme doğru eğildi. Kelepçenin takılı olduğu bileklerim gece çok zorladığım için morarmıştı. Ömer bir süre bileklerime baktıktan sonra onları yavaşça çözdü. Ayaklarımdakileri de aynı şekilde halledip gözlerimin içine baktı.

"Dün gece çok mu yordu seni burası güzelim? Söylesene." Onun bu alaylı ifadesine dayanamayıp suratına sinirle bir tokat attım. Bileklerimde güç olmamasına rağmen öfkem tetiklemişti beni. Yüzü yana doğru kayarken kaşlarını kaldırıp elini yanağına getirdi. Sakin bir şekilde bana doğru döndüğünde geri çekilmeye niyetlenmiştim ki öfkeyle üstüme atıldı ve beni yatağa yatırıp boğazıma yapıştı.

"Sen, sen gerçekten öylesine aptal bir kadınsın ki! Yıllar önceki kadın yok karşımda. Ama merak etme ben yeniden o kadını yaratacağım. Seni öyle bir hale getireceğim ki kaçtığın için pişman olup benden af dileyeceksin. Oğlumu benden ayırdığın için seni affetmemi isteyeceksin. Seni zamanı geldiğinde affedeceğim ve kendime kadın yapacağım. O zamana kadar ise böyle değersiz gibi davranacağım Defne!" Elini yavaşça boğazımdan çektiğinde öksürmeye başladım. Umursamadı. Getirdiği tepsiyi önüme bırakırken iğrenir gibi baktı yüzüme.

"Ye hemen şunları. Açlıktan bayılırsan bir de seninle uğraşmak istemiyorum." Tam itiraz edecektim ki öfkeli bakışlarıyla beraber vazgeçtim. Getirdiği şeylerden biraz biraz yedikten sonra geri çekildim. Bana bir göz atıp tepsiyi aldı önümden. Onu köşeye bıraktıktan sonra bileklerimi kavradı. Moraran kısımlarına baktıktan sonra geri bıraktı. Bende yüzüne döndüm.

"Oğlumu görmek istiyorum." Sinirle güldü.

"Başka bir emriniz var mı?" Yataktan kalkıp kapıya doğru yöneldiğinde çırpınmaya başladım.

"Senden nefret ediyorum Ömer! Nefret ediyorum!"

//Ömer'den//

Oğlumun yanına gittim. Bana huzur veren tek kişi. Televizyon seyrediyordu. Yanına yaklaştım.

"Babacım sen kahvaltı yaptın mı?"


"Evet."

Onu göğsüme çektim ve saçlarını okşamaya başladım. Defneye yaptıklarımı düşündüm. Bu kadarını hak etmiş miydi bilmiyorum ama pişman mıyım? Asla.

Akşama kadar oğlumla zaman geçirdim. Benden ayrı geçirdiği yılları unutturmak istiyordum bir nevi.

Hava karardığında yağmur yağmaya başladı. Arada şimşek de çakıyordu. Umut yukarı da iken bende aşağıda telefonumla uğraşıyordum. Bir anda ağlayarak aşağı indi.

"Umut ne oldu sana?"


"D-dışayıda koykunç şeyyey vay."


"Yok oğlum tamam sakin ol."


"Koykuyoyum."


"Korkma ben yanındayım."

Onu odasına çıkardım ve beraber yatmaya karar verdik. Bir elim saçlarındayken diğer elim yumruk şeklinde idi ve sinirle sıkıyordum. Daha oğlumun gök gürültüsünden korktuğunu bile bilmiyordum ben.

Defne hayatımdan öylesine büyük bir şey çaldın ki sen yaptıklarımdan asla pişmanlık duymayacağım.

Oğlum uyuyunca onu sarsmadan yatağa bıraktım ve aşağı indim. Odaya girmeden önce dışarıda bulunan ses sisteminden dün geceki gibi ağır bir uğultu ayarladım. Defnenin odasının kilidin açtım ve içeri girdim. Kapı sesiyle irkildi ve bana döndü. Ağlıyordu hızla ayağa kalktı ve zorla da olsa yanıma geldi.

"Ömer Umut gök gürültüsünden çok korkar izin ver-"

Daha fazla dayanamadan kollarından sertçe tuttum onu. Sinirle kollarını sıkarken kurtulmaya çalıştı.

"B-bırak."


"Daha oğlumun gök gürültüsünden korktuğunu bile bilmiyorum lan!"

Sinirle yatağa götürdüm ve ellerini bağladım. Ağlayarak kurtulmaya çalışıyordu. Onu etkisiz hale getirince üzerine çıktım ve kendimi ona bastırdım.

"Bana oğlumu en ince ayrıntısına kadar anlatacaksın. Hiçbir şey atlamadan."

Korku dolu gözlerle bana bakıyordu. Konuşmadan en masum haliyle. "Ş-Şu sesleri kapat! Anlatacağım her şeyi kapat şunları!" Başımı olumsuz anlamda salladım. Asla acımayacaktım ona. Gözleri korkuyla bana bakarken başını eğdi.

"Anlat şimdi!" Boğazını temizleyip en baştan başladı. Oğlum hakkında bana verdiği bilgileri aklıma not ederken Defne ara sıra sesler yüzünden duraksıyor ve başını eğip kendine gelmeye çalışıyordu.

Yine böyle olduğu bir anda ben konuşmasını beklerken o direkt üstüme saldırdı. "Yeter! Kapat şunları lanet olsun. Kapat! Senden nefret ediyorum. Öldüreceğim seni kapat!" Onun ince bileklerini sıkıca tutarken yatağa bastırdım. Elimi yüzüne getirip tenini okşarken çığlık atmaya başladı. Ağzını sıkıca kapattım.

"Bitmeyecek asla, sen buradan kurtulamayacaksın Defne. Asla kurtulamayacaksın!"

YB GELDİ...

KARANLIĞIN DEFNESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin