1.BÖLÜM

24K 1.3K 217
                                    

(Metallica - Wherever i may roam)

GLOUCESTERSHIRE - İNGİLTERE
Günümüz...

...Ve yeryüzü tahtım olur,
Bilinmeyene uyum sağlarım.
Gezgin yıldızlar altında tek başıma büyüdüm,
Ama yalnız değildim.
Kimseye soru sormam.

... Ve bağlarım tamamen koptu,
Sahip olduklarım azaldıkça daha çoğunu kazanıyorum.
İşlek olmayan yola hükmediyorum.
Serseri gezgin,
Göçebe avare,
Nasıl çağıracaksan öyle çağır beni...

Ama zamanımı herhangi bir yerde geçireceğim,
Aklımdakileri herhangi bir yerde söylemekte özgürüm.
Ve herhangi bir yeri yeniden tanımlayacağım,
Herhangi bir yerde gezerim.
Kafayı vurup yattığım yerdir evim.

Ama zamanımı herhangi bir yerde geçireceğim,
Aklımdakileri söylemekte özgürüm.
Ve herhangi bir yerde bulunduğum şeyi alacağım,
Herhangi bir yerde gezerim,
Kafayı vurup yattığım yerdir evim.

Böyle yazıyor mezar taşımda,
Bedenim yatıyor ama ben geziyorum hâlâ.

Herhangi bir yerde gezebilirim...

"Baba!" diye cırladım en sonunda dayanamayarak ve uzanıp radyoyu kapattım. "Bunu her yola çıktığımızda yapmak zorunda mısın Tanrı aşkına?"

Birkaç saniyeliğine yüzüme şaşkın şaşkın bakan babam, sonrasında az önce ne yaptığımı daha yeni idrak etmiş gibi sağ elini direksiyondan çekip müziğin sesini yeniden açtı ve otomobilimizin içi bir kez daha Metallica'nın muhteşem gitar sololarıyla doldu.

"Sanki sen de sevmiyorsun da!" diye söylendi bakışlarını yola çevirirken. "Neye isyan ediyorsun ki Catty?"

"Hiç kuşkusuz seviyorum ama sen Sunderland'den yola çıktığımızdan beri," kolumdaki saate göz attım çabucak. "Yani yaklaşık beş saattir sürekli aynı şarkıyı dinliyorsun, hem de hiç ara vermeden. Üstelik bu yalnızca şu an için geçerli değil. Ne zaman yolculuğa çıksak, varış yerine kadar James Hetfield bize eşlik ediyor. Yemin ediyorum senin yüzünden adamlardan soğuyacağım."

"Hey, bu aracın sürücüsü benim ve dolayısıyla da burada benim sözüm geçer," dedikten ve beni sinir edeceğinden emin olduğu sırıtışını sergiledikten sonra olaya son noktayı koydu. Daha fazla uzatmanın bir manası yoktu, çünkü Gerard Byrne'ın - babamın - tarzı buydu. İyiydi hoştu, hakikaten de kafa dengi biriydi, fakat iş alışkanlıklara gelince, bundan kolay kolay taviz vermeyen, hep bildiğini okuyan bir adamdı.

Artık kaderimi kabullenmiştim, annemle değil de babamla yaşamayı seçtiğim gün, aslında tüm bunları da göze almıştım...

Çünkü Shannon Radley birçokları gibi, benim için de anne kavramını tam olarak karşılamıyordu maalesef. Günün sadece beş ya da altı saatlik diliminde sarhoş değildi ve o zamanlarda da inanılmaz derecede huysuz, ilgisiz ve katı kalpli bir kadın oluyordu.

Doğrusu babama ben küçük yaştayken ondan boşandığı için bir kez daha teşekkür etmeliydim. Ve tabii beni onunla birlikte Melbourne'de bırakmadığı için...

"Çok mu kızdın?" Babamın sesi düşüncelerimi bölerken başımı camdan ona doğru çevirdim. Hâlen dikkati yoldaydı ama aklı tamamen benim vereceğim yanıta odaklanmıştı, bunu biliyordum. Eh, sonuçta onunla on beş yıldır vakit geçiren kişi bendim, bazı tutum ve davranışlarını en az kendiminmiş gibi yakından tanıyordum. "Neyse, üzülme. Bir dahaki sefere sana şu cici kızların dinlediği türde bir parça bulurum."

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin