78. BÖLÜM

2.8K 361 57
                                    

Sizin herhangi bir silahla kalbinizden vurulduğunuz oldu mu? Olmadı mı? Benim de olmadı ama olsaydı sanırım şu an hissettiklerimin aynısını hissederdim.

Göğüs kafesimde kalbimi iki yandan olabildiğince sıkıştıran bir baskı vardı. Ve bu baskının sebep olduğu fiziksel acıyı anlatmanın imkânı yoktu.

Gözlerimi aralamaya cesaret edemesem de, dirseklerimden güç alıp doğrulmaya çalıştım ama nafile…

Bir tavaya yapışıp kalmış inatçı leke gibiydim. Beni ancak kazıyarak yattığım kanepeden kaldırabilirlerdi.

“Cathie?” Chas adımı söyleyince bin bir güçlükle göz kapaklarım titreşip açıldı ve bana bakan, tıpkı ağladığı zamanlardaki gibi kan çanağına dönen lacivert gözlerle karşılaştım. “İyi misin?”

“Berbatım. Doğru söyle Chas, bu Máedóc beni poligon olarak kullanıp üzerimde atış talimi yapmadı, öyle değil mi?”

“Ne?” genç Dewrion’un kaşları çatıldı ama ellerim havalanıp kalbimin olduğu noktaya doğru hareketlenince hızlı davranıp beni bileklerimden yakaladı. “Hayır, hayır öyle bir şey yapmadı tabii ki.

Sence buna cesaret edebilir mi?

Öyle bir şeyi denemeye kalksaydı, onu ibretlik olsun diye Holyhead sokaklarında bir otomobilin arkasına bağlayıp süründürürdüm.”

Bir kahkaha attım, fakat karga ötüşünden farksız çıkmıştı sesim. Gerçekten de kendimi acayip hâlsiz hissediyordum.

“Alworiel, uyandın demek?” Chas’in omzunun gerisinde birden beliren Druid, bana yeni keşfedilen bir gezegenmişim gibi bakıyordu.

“Uyumuş muydum ki?”

Máedóc’un dudakları seğirdi.

“Bayıldın desek daha doğru olur.”

“Ne oldu peki?” birden bir büyü ritüelinin tam ortasında kaldığımızı anımsadım ve çırpınarak ayağa kalkmaya çalıştım. Chas belimden tutup beni oturur hâle getirdiğinde korkuyla ikisine baktım. “Benim yüzümden başarısız olduğumuzu söylemeyin sakın!”

Chas ağzının içinden bir şeyler geveledi. Tuhaf bir hâli vardı, kızgın mıydı, yoksa rahatlamış mıydı, anlayamadım. Ama ağladığı bariz belliydi ve eğer gözyaşı dökmüşse, bu amacımıza ulaşamadığımız manasına gelmez miydi?

Öne doğru eğilip yüzünü avuçlarımın arasına aldım.

“Chas?” derken titreyen sesim, yüreğimde baş gösteren acıyla birleşmişti. “Lütfen bir şey söyle.”

Ona temas ettiğim anda irkilen Chas, çabucak ellerimden kurtuldu ve kendisini geriye doğru attı. Yanlış bir şey mi yapmıştım ben? Neden böyle garip davranıyordu?

Hareket ettiğim için bir anda keskin bir ağrı saplandı bedenime. Sesli bir şekilde soluduğumu gören Druid, ona göre kibar sayılabilecek bir yaklaşımda bulunup sırtımı kanepeye yaslamama yardım etti.

“Acele etme. Biraz kendine zaman tanı.”

“Ne için?” sorum ona yönelikti ama bakışlarım tamamen Chas’e odaklıydı. Az önceki tavrından dolayı kırılmadım desem yalan olurdu. Benimle daha fazla göz göze kalmayı kaldıramıyormuş gibi bakışlarını benden kaçırdı ve sanki odayı yeni fark ediyormuş gibi tüm ilgisini harap olmuş duvarlara verdi.

“Ne için olacak? Toparlanman için elbet. Yaralısın. Hem de öyle böyle bir yara değil bu. Eline kıymık batmış da çıkarıp kurtulmuşsun gibi bunu basite indirgeme.”

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin