Elbette Cynbel'i kralın yanında gördüğümde bu işin kolay olmayacağını biliyordum ama bu ani darbe hepimizi de afallatmıştı. Uzaktan, boşluğun diğer ucundan bize eğlenerek bakarlarken, daha şimdiden bizden üstün olduklarını düşünmeye başlamışlardı bile. Kızgınlıkla tıslasam da, maalesef bir yanım acı bir şekilde bunun gerçek olduğunu fısıldıyordu bana.
Dewrionların yanında büyüyle destek olacak yalnızca ben ve Máedóc vardık. Druid çoğu yerde olaya el atabilirdi ama ne yazık ki benim sağım solum hiç belli olmuyordu. Çok sıkışmadığım, öfkeden gözüm dönmediği takdirde o afili büyüleri yapamıyordum.
Ayağa kalktığımda, Vanessa ve babamın diğer Dewrionlar gibi silahlarını kuşanmış, saldırı için hazırda beklediklerini görünce, hemen Chas'in bana verdiği kısa kılıcımı çıkarıp tıpkı onlar gibi beklemeye başladım. Daniel ve Chas şimdi bana çok daha yakın duruyorlardı. Chas'in suratında hemen atağa geçmeye can atan bir ifadeyi yakaladım ama bunu yaptığı anda Cynbel yine bizi komik bir duruma düşürmek için hazırda olacaktı. O yüzden sağ elimi uzatıp bileğinden tuttum.
"Sakin ol," diye fısıldadım ona bakmadan. "Seni anlamadığımı sanma. Ben de en az senin kadar üzerilerine çullanmak istiyorum fakat onların da tam olarak bekledikleri şey bu.
Bizi bez bir bebek gibi oradan oraya savurmalarına izin veremeyiz. Bu işi daha akıllıca halletmenin bir yolu olmalı."
"Sence bu işin neresinde akıllıca bir tutum var Cathie?" dedi genç Dewrion sinirle. "Görmüyor musun, resmen bizimle dalga geçiyorlar. Beklemekle de bir şey elde edemeyeceğimiz gün gibi ortada.
Her ne yaparsak yapalım, o Druid bozuntusu bizi devre dışı bırakacak."
"Öyle bir şey olmayacak," Dan benden önce davranıp lafa karıştı. "Máedóc buraya kendisini sergilemeye gelmedi ya!
Bir şeyler yapmak için kollarını sıvasa iyi olur. Bu arada Cath, seni zorlamak değil niyetim ama şey, galiba sen de biraz ona yardımcı olmayı denemelisin."
Başımı sallarken soğuk havadan dolayı gözlerim yaşarmaya başlamıştı.
"Biliyorum. Sanırım Máedóc beni biraz zorlasa hiç fena olmaz," ne demek istediğimi anlamamış gibi kaşları havalanan Dan'e bakıp iç geçirdim. "Büyüyle beni harekete geçirmesi gerek.
Yoksa zamanlamayı tam olarak ayarlayamıyorum, üzgünüm.
Duyularımın keyfini bekleyeceksek, işimiz çok zor demektir."
Kendisinden bahsettiğimi anlamış gibi, bir anda yanı başımda beliren Máedóc kaşlarını çatmış bir vaziyette Gölge – Ruh topluluğuna baktı. Onun büyücü soyuna mensup bireyleri incelerken ne kadar gerildiğini âdeta kendi tenimde hissedebiliyordum.
"Amaçları Dewrionları bıktırmak," dedi sakince. " 'Büyü gücü bizde, ne istersek onu yaparız,' demeye çalışıyorlar. Sadece benim varlığım onlar için bir tehdit unsuru oluşturmuyor tabii, bunun da payı var.
Ama neler yapabilirim, bir düşüneyim bakayım."
Sahiden de bir elini çenesine yerleştirip derin düşüncelere daldı ve ben durumun pek de parlak olmadığını o zaman anladım. Zaten Máedóc'un kendisi Cynbel'in büyücülerin piri olarak sayıldığından bahsetmişti. Şu an ben devreye girsem bile bir şekilde bizi alt etmenin bir yolunu bulacaktı.
Dakikalar uzadıkça, iki taraftaki gergin bekleyişten kaynaklı oflamalar ve mırıltılar daha iyi duyulur oldu. Dewrionlar bir an evvel saldırmak istiyorlardı ve ben de onlara hak veriyordum. Çünkü zaman geçtikçe huzursuzluk giderek artmaya başlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci Kitap
Fantasia▪︎@WattpadScifiTR'nin "Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırları Zorlayanlar" listesinde! ▪︎ @WattpadFantasyTR'nin "Mitoloji ve Efsaneler Diyarı" ve "Soluksuz Diyarlardan Kopup Gelenler" listesinde! ◇◇◇ İnsanlığın tar...