74. BÖLÜM

3.3K 399 57
                                    

Yürekte tomurcuklanan her ıstırap, insanın omuzlarına eklenen yeni bir yük olarak çıkıyordu karşısına

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Yürekte tomurcuklanan her ıstırap, insanın omuzlarına eklenen yeni bir yük olarak çıkıyordu karşısına. Ve sizi ezip geçmek için bütün hayal kırıklıklarınızı, üzüntülerinizi seferberlik ilan edip üzerinize salıyordu. Eğer güçlü bir kişiliğe sahipseniz, bu durumlarla baş etmeniz de o derecede mümkün olabiliyordu. Direnebiliyordunuz; çünkü dibe batmamak için elinizde olan ve aynı zamanda işaret edilerek gösterilen tek kaçar yolunuz buydu.

Karşı koymak için cesur olmanız lazımdı. Olumsuz hislerinizin katili olmayı başarıp, kuyuya uzatılan bir halat gibi umutlarınıza tutunup yukarı çıkmanız gerekiyordu.

Bunu başaranlardı hayatta dik durabilenler.

Ve ben de bir vakitler öyle biri olduğum konusunda ısrar ederdim.

Ne kadar acı!

Oysa şimdi sırtımı yasladığım duvarın dibinde yere çökmüşken, bunun tam tersini düşünüyordum.

Güçsüzdüm; zira az önce aldığım darbeyle yerle bir olmuştum.

Ümitsizdim; çünkü her ne kadar tam tersi için yakarışlarda bulunsam da sanki hep belaları vaat eden şeyler benim yüzümdenmiş gibi hissediyordum.

Kötülüklere kafa tutamıyordum; zira bu kavramın zıttı olan iyiliğin ne anlama geldiğini unutmak ve çıldırmak üzereydim.

“Catty,” babamın da benden bir farkının olmadığını düşündüren sesi aramızda yankılanırken yaşlı gözlerimle ona baktım. Karşımda diz çökmüş, elini bana doğru uzatmıştı. “Gel hadi, kalk ayağa.”

Ayakta durabileceğimden bile şüpheliydim ama ona karşı direnecek durumda değildim. Beni dirseklerimden tutmasına ve doğrulmama yardım etmesine izin verdim.

Diğer köşeye sinmiş, dakikalardır ağzını bıçak açmayan Chas’e doğru yöneldim. Kıvrılıp kaldığından uzun bedeni âdeta bir çocuğunki gibi küçücük görünüyordu.

Daha kendi içim bir yangın yeriyken, ne deyip de onu avutmaya çalışacaktım ki?

Ben kimdim ki bunu başarabileyim?

Ağlamaktan kıpkırmızı kesilmiş lacivert gözleriyle adımlarımı takip etti ve hemen önünde durduğumda başını kaldırıp benimle göz göze geldi.

Ağzımda tuhaf bir tat vardı. Bu histen kurtulmak için yutkundum.

“Akademiye haber vermemiz gerek,” babam kendi kendine mırıldanır gibi konuştu ama ikimiz de onu duymuştuk. Zaten ortam o kadar sessizdi ki, en ufak bir ses dehşet verici ölçüde işitiliyordu. “Josh’ın bundan haberdar olması lazım. Ben… Ben en iyisi onunla konuşayım.”

Babam bizi o anda teselli edemeyeceğini anladığı için biraz uzaklaştı. Telefonu kulağında, bitkin bir vaziyette orada beklerken, Chas’in ansızın ayaklandığını göz ucuyla gördüm. Fırtına gibi bir hızla yanımdan geçip Dan’in yattığı odaya girdi. Hemşireler onu hastaneden çıkarmak için gerekli işlemleri yapmış, buradan nakil edilmesi için bekliyorlardı.

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin