Kensington'daki eve geri döndüğümüzde, Dewrionların akşam yemeği için hazırlık yapan Maggie'ye yardım etme maksadıyla ortalıkta dört dolandıklarını gördük. Kadın - erkek, hepsi mutfakla yemek odası arasında mekik dokuyorlardı. Birbirine çarpan çatal ve bıçak seslerine karışan konuşmaların arasında, bizi fark ettiklerinde başlarıyla selam verip yeniden işlerine kaldıkları yerden devam ettiler. Onları kapının girişinde sessizce seyrederken, Joshua bize gidip ellerimizi yıkamamızı, aksi takdirde yemek masasının hijyenik ortamını bozmamıza müsaade etmeyeceğini söyledi.
Söylene söylene ikinci kata çıkan merdivenlere ulaşan Chas'in arkasında, Nia'nın hemen yanında ilerledim ben de. Genç Dewrionları takip etmek ve onlarla birlikte hareket etmek o an için yapabileceğim en doğru şeydi.
"Beş dakika sonra görüşürüz," diyen Daniel, Chas'i kolundan yakaladığı gibi koridorda hızlı adımlarla yürümeye başladı. İkisinin arkasından bakarken, alçak sesle konuştuklarını duydum ama ne söylediklerini anlamanın mümkünatı yoktu. Belki de benim ve babamın hakkında, yanımdayken dile getirmeyi münasip görmedikleri bir şeyi tartışıyorlardı, kim bilir?
"Gel hadi Cathleen, şu üzerindeki kıyafetlerden seni bir kurtaralım. Maggie ve Joshua sokakta yere çöküp oturduğunu duyarlarsa eve mikrop bulaşacak diye endişelenmekten kalp krizi geçirebilirler."
"Ah!" derken mahcubiyetle bakışlarımı yere çevirdim. "Özür dilerim. Aslında her zaman bu kadar düşüncesizce davranmam fakat-"
"Saçmalama Cath," Nia gözlerini devirip beni odasına doğru kış kışladı. "Normal olan sensin. Herkes bu şekilde davranır ama bizim evde iki diktatör var ve ikisi de OKB hastalığından muzdaripler. Bu yüzden, temizlik konusunda herkesle çatışma hâlindeler. Üzerine alınma."
Tebessüm ettim ve sonrasında aklımın almayacağı bir hızla Nia'nın benim için seçtiği bir kazakla pantolonu giydim. Aynanın karşısında kendime baktığımda, sadece saatler içerisinde yüzümün ne denli değişime uğradığını görünce bir şaşkınlık nidası koyuverdim.
Tenim korku ve endişeden dolayı, hayalet görmüş gibi bembeyaz kesilmişti. Babamın her zaman bayıldığını söylediği yeşil gözlerim donuklaşmış, açık sarı saçlarım da onca koşuşturmanın ve akabinde yaşanan olayların ardından darmadağınık olmuştu.
Fakat hepsinden de kötüsü suratıma yerleşen ifadeydi.
Kızgındım; bunu gözlerimden anlayabiliyordum, babama bana bu zamana kadar hiçbir şeyden bahsetmediği için öfkelenmiştim, lâkin dudaklarımın aşağı doğru kıvrılmış hâli, bu hissimden de ağır basan bir üzüntüye sahip olduğumu anlatmak istiyordu bana. Korkuyla birleşen, kalbimi avuçlanmış gibi hissettiren, sancılı bir ıstıraptı bu...
"Hazırsan aşağı inelim," diyen Nia da düşüncelerimi anlamış gibi, yumuşak bir sesle beni kendime getirdi. Ona başımı sallayıp koridora çıktım ve ellerimizi yıkadıktan sonra yemek odasına gittik.
Dewrionlar şimdi masada, önlerindeki boş tabaklara bakarak oturuyorlardı. Onları beklettiğimiz için tedirgin oldum fakat daha Chas ve Daniel ortalıkta görünmüyorlardı. Bu durumda ekstra bir endişe duymama hiç gerek yoktu. Hem de bu ruh hâli içerisindeyken bir de bununla hiç uğraşamayacaktım doğrusu.
Masanın orta kısımlarında bir yere oturduğumuzda, Joshua'dan daha genç olan bir Dewrion çatalını eline aldı.
"Pekâlâ, bayanlar geldiğine göre o iki serseriyi beklememize lüzum yok, öyle değil mi? Kurt gibi acıktım," dediğinde tüm odada yankılanan bir cık cık sesi duyuldu. Başımı geriye çevirdiğimde, Chas'in ve Daniel'in bu tarafa doğru yaklaştıklarını gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci Kitap
Fantasia▪︎@WattpadScifiTR'nin "Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırları Zorlayanlar" listesinde! ▪︎ @WattpadFantasyTR'nin "Mitoloji ve Efsaneler Diyarı" ve "Soluksuz Diyarlardan Kopup Gelenler" listesinde! ◇◇◇ İnsanlığın tar...