Kendimi bir kez daha Joshua’nın çalışma odasında, Dewrionların Sicilya Adası’nda çekindikleri fotoğrafa bakarken bulmuştum. Daha çok bir şeylerle meşgul olmak için gözlerimi çerçeveye dikmiştim, zira Chas baş Dewrion’a az önce benimle paylaştığı fikirlerini anlatıyordu ve ben Joshua’nın söylenen her kelimenin ardından yüzünde sergileyeceği mimik gösterisini izleyebileceğimi pek sanmıyordum.
O yüzden çözümü bu eski fotoğrafta yeni bir ayrıntıyı yakalayabilme umudunda bulmuştum.
“Aman Tanrım!” Chas bir anda bağırarak oturduğu yerde bana doğru döndü. Gözlerini kocaman açmıştı.
“Ne oldu?” dedim hemen. Neredeyse sandalyeden fırlayacaktım.
“Şimdi sen, yani daha doğrusu baban Averill Dover’ın soyundan mı geliyor?” derken parmağıyla fotoğraftaki bir noktayı işaret etti. Daha iyi görebilmek için ayağa kalktım ve Chas de benim yanıma geldi.
Daha önce gördüğümde de beni güldüren adam Harrison Clifford’un – Chas’in büyük büyükbabasının – hemen sağ tarafında, ona kıyasla çok daha ağırbaşlı ve ihtiyatlı görünen bir adam vardı.
“Demek Andrew Dover büyük büyükbabamın en yakın arkadaşının torununun oğlu, öyle mi?” dirseğiyle beni dürttü. “Cathie, o hâlde benden hiç kurtuluşun yok; Doverlar ta o vakitlerden beri Clifford ailesinin erkeklerini çeki düzene koyma konusunu kendilerine Dewrion olmanın yanında ekstra bir iş bilmişlerdir. Sen de artık beni gözetim altında tutarsın, değil mi?
Hani olur da yanlış yola saparım, sonra ne bileyim başımı derde sokarım falan…
O zaman sırtımı dayayabileceğim, bana her koşulda destek olacak birinin varlığını bilmek güzel olur doğrusu.”
Tek kaşım havalanmış, yüzüne bakarken yine sırıtmaya başladı.
“Senin zaten doğru yolda olduğunu kim söyledi ki?” Kapıdan gelen sesle birlikte arkamıza döndük. Daniel aynı benimki gibi şüpheli bir edayla arkadaşını süzdü. “Ya da o koca kafanın bulaşmadığı bir bela var mı?”
“Hah, pek muhterem beyefendiler de teşrif ettiler,” Chas kollarını göğsünde kavuşturdu. “Ağzınızdan da bal damlıyor majesteleri.”
“En azından senin gibi yalanı dolanı dışarı dökmüyor bu dudaklar,” umursamazca omuzlarını silken Daniel bakışlarını bana çevirdi.
“Hiçbir şekilde soyunun üstlendiği misyonu yerine getirmek zorunda değilsin Cath, bırak bu Clifford oğlanı kendi başının çaresine baksın.
Kazık kadar adam oldu. Eminim doğruyu yanlışı ayırt edebilir.”
“Biz geleneklerine bağlı yaşayan bir aileyiz bir kere,” birden bire uysallaşan Chas’in bu ani değişimi elbette ki sadece göz boyamak içindi ama yine de her hareketiyle beni şaşırtmaya devam ediyordu. Şu an onu benim açımdan görebilseydiniz, hayatı boyunca mülayim bir karakter olarak var olduğunu bile düşünebilirdiniz. “Şimdi benim bu alışkanlıklarımızı bozmam hiç uygun olmaz, değil mi?
Görüyorsun ya Cathie,” yandan bir bakış atarken göz kırptı. “Sen ve ben, sanırım bizim yazgımız bir.
Bazıları istediği kadar kıskançlıktan çatlayabilir.
Fakat sonucu asla değiştiremez.”
Daniel kötü koku alan bir insan gibi, burnunu kırıştırdı. Chas’e cevap vermeyi bile düşünmeden direkt Joshua’nın yanındaki sandalyeye oturdu. Bu arada Cameron ve Harold da buraya gelmişlerdi. İki genç Dewrion’un aralarında birbirlerine açtıkları sözlü savaş sırasında, onlar Chas’in benimle ve annemle ilgili düşüncelerini ince eleyip sık dokumakla meşguldüler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci Kitap
Fantasi▪︎@WattpadScifiTR'nin "Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırları Zorlayanlar" listesinde! ▪︎ @WattpadFantasyTR'nin "Mitoloji ve Efsaneler Diyarı" ve "Soluksuz Diyarlardan Kopup Gelenler" listesinde! ◇◇◇ İnsanlığın tar...