Üzerinde hafif çatlakların bulunduğu beyaz, büro masasına kollarımı dayamış bir vaziyette oturuyordum. Parmağımla örümcek ağını çağrıştıran izleri takip ederken, başımın içinde hâlen Daniel'ın sözleri yankı yapıyordu.
Babamın Gölge - Ruhlar hakkında onlara bilgi verdiğinden bahsetmişti...
Böyle bir şeyin olması mümkün müydü? Daniel yanılıyor olamaz mıydı? Dünya üzerinde aynı isimde belki de yüzlerce kişi vardı, onların içerisinden herhangi biriyle babamı karıştırmaları ihtimali de hayli yüksekti.
"Al bakalım," başımı kaldırınca Chas'in gülümseyen yüzüyle karşılaştım. Elinde tuttuğu şeffaf bir şişeyi bana uzatmış, bekliyordu. "Yorgun görünüyorsun, biraz enerjiye ihtiyacın var."
O açık mor sıvının bana ne gibi bir faydası olacaktı, bilemiyorum ama ses çıkarmadan elinden aldım ve masaya koydum.
"Teşekkür ederim."
"Rica ederim fakat işe yaraması için onu izlemen değil, içmen gerekiyor."
İç geçirip bir yudum aldım.
"İhtiyacım olan şey enerji değil, aklımdaki sorulara yanıt bulmak. Şu an hiç kimse bana bir şey söylemiyor. Arkadaşın ortaya bir bomba attı ve sonrasında da diğerleriyle birlikte köşesine çekildi," derken parmağımla az ötemizde toplanan Dewrionları gösterdim. Joshua ve Daniel hararetle bir şeyler hakkında konuşuyorlardı. "Daniel'ın dedikleri doğru mu? Sizi babam mı uyardı?"
Masanın kenarına oturarak beni bir nevi odanın bulunduğum köşesine hapsetti. Hiç kimseyi göremiyordum.
"Evet Cathie, doğru. Bizi arayan kişi Gerard Byrne'dı. Sen de takdir edersin ki, birini ciddiye almamız için, o kişinin elimize kesin kanıtlar vermesi gerekir. Bay Byrne da bunu tam olarak yaptı diyebilirim. Bize sokak isimlerine varıncaya dek açık adresler verdi. Orada olacaklarından söz etti."
"Ya bu Gerard başka biriyse? Babamla bir alakası yoksa?"
Chas soruma cevap veremeden, Daniel'ın bize seslendiğini işittik.
"Hey! Buraya bir gelebilir misiniz?"
Çevik bir hareketle oturduğu yerden kalkan Chas'i takip ederek diğerlerinin yanına gittik. Normal ebatının dışında, çok daha büyük olan bir masa üstü bilgisayarının önünde duran Daniel, benden ona yaklaşmamı rica etti.
"Şuna bir bakabilir misin Cathleen? Tanıdık geliyor mu?" Tek taraflı araçların park edildiği bir sokaktı bana gösterdiği. Parmağıyla bir aracı işaret ettiğinde korkuyla ellerimi ağzıma kapattım. "Yaklaşık iki saat önce, Buckingham Sokağı'na park edilmiş. Plakasından yaptığımız aratma sonucu elimize babanın ismi geçti."
"63 Model, siyah bir Ford Falcon mu?" Chas beğeni dolu bir ıslık çaldı. "Baban da zevkli adammış hani."
Ortama hiç uygun olmamasına rağmen, haklı bir gururla başımı dikleştirdim. Dakikalardır asık olan yüzümde bir tebessüm vardı.
"Beni Hungerford Köprüsü'ne çağırmıştı," dediğimde duyguların anlık değişimini bir kez daha tecrübe ettim ve boğazıma kadar yükselen hıçkırığı saklı tutmayı başardım. "Niye böyle bir şey yaptığını anlamamıştım. Arabamız vardı. Neden onu terk etmek zorunda kaldı acaba?"
İnatla kendimi güçlü gösterme çabalarımın altında bir açık yakalamış gibi görünen Daniel, hâlden anlar bir tavırla gülümsedi.
"Seni oraya çağırıp da riske atmak istememiş olabilir. Bu bile bir şeylerden haberdar olduğunu gösterir. Biliyorum, aklın şu an çok karışık. Neye ve kime inanacağını bilmiyorsun. Kendini bir anda bir boşluğa itilmiş gibi buldun. Yıllardır tanıdığını sandığın babanın bambaşka bir yönü olduğunu öğrendin.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci Kitap
Fantasy▪︎@WattpadScifiTR'nin "Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırları Zorlayanlar" listesinde! ▪︎ @WattpadFantasyTR'nin "Mitoloji ve Efsaneler Diyarı" ve "Soluksuz Diyarlardan Kopup Gelenler" listesinde! ◇◇◇ İnsanlığın tar...