Hole ulaştığımızda, Chas ve ben hariç herkes omuz omuza vermiş, sırtları bize dönük bir hâlde bekliyorlardı. Dış kapının hemen önünde beliren şekilleri fark ettiğimde parmak uçlarımda yükselip neler olduğunu görebilmek için çaba sarf ettim. Daniel'in hafifçe yan duruyor olması bana avantaj sağladı ve üç adet, iri yarı, holigan görünümlü adamın bizim olduğumuz yöne bakarak sinsice gülümsediklerine şahit oldum.
"Sizinle bir derdimiz yok," diyen, öfkeyle gözleri çakmak çakmak olmuş olan Vera'ya baktı. Dudaklarının yukarı doğru kıvrılmasından, az önce onun avaz avaz bağırmasına neden olan kişinin o olduğunu sezmiştim. Yarı aydınlık koridorda her üçünün de suratında ukala sayılabilecek bir ifade vardı. "Zarar görmek istemiyorsanız kenara çekilin," olağanüstü bir parlaklığa sahip gözleri ansızın üzerime çevrildi. "Bizim olanı alıp gideceğiz."
"Beyler pardon ama görünen o ki, buraya ilk ziyaretiniz değil bu. İlkinde bulamadığınız şeyi şimdi mi bulacaksınız?"
Chas'in her an alayla örülmeye müsait sesini duyan adam – artık bir Gölge – Ruh olduğunu anlamıştım – başını yana yatırıp ona uzun uzun baktı. Bir şeyleri kendi kafasında tartıyordu sanki.
"Şimdi ev sahibimiz burada, öyle değil mi?" bana bakıp göz kırptığında biraz daha Chas'e doğru sokuldum. Tenimi ürperten bakışları altında kendimi o kadar rahatsız hissetmiştim ki, o anda genç Dewrion'un kolları altına saklanıp yok olmayı bile diledim içimden. Bu biraz ilkel, biraz da anlık tepkim Chas'in dikkatinden kaçmadı; önüme geçip bana siper olmaya falan kalkmadı, lâkin sağ kolunu belime dolayıp beni yanına çekti ve bu hareketi üzerine Gölge – Ruh kaşlarını kaldırarak güldü. "Gerçi biraz yabani bir tarafı var galiba sevgili Cathleen'in. Hiç evine ziyarete gelen insanlar böyle karşılanır mı?
Üstelik de bir Dewrion'un koruyucu kanatları altına sığınarak," başını ağır ağır iki yanına salladı. "Olmadı güzelim. Bu sana hiç yakışmadı.
Bir ara hatırlat da sana inceden inceye insan davranışları üzerine bir ders vereyim."
"O kadar uzun kalacağım diyorsun yani?" tahmin ettiğim gibi Chas küçük bir kahkaha atarak eğlendiğini gösteren bir tavır sergiledi. "Ziyaretin kısa olanı makbuldür hayalet çocuk. Bunu sana kimse söylemedi mi?"
"Biz yabancı mıyız canım, burada istediğimiz kadar kalırız, değil mi Cathleen?"
Kaşlarımı çatarken ruhun ay taşını andıran gözlerinin içine baktım.
"İstenmediğinizi bildiğiniz hâlde mi?"
"Bak bak bak," Gölge – Ruh memnuniyetsizliğini gösteren bir edayla dudak büktü. "Senin de baban kadar sivri bir dilin var. Yani buranın adresini ondan alana kadar ne hakaretlere maruz kaldık, anlatsam inanmazsın," iyice sertleşen ifadem karşısında istediğini elde etmiş gibi yüzü aydınlandı. "Fakat dert değil. Gördüğün gibi, son sözü biz söyledik. Sevgili babacığın ancak bir yere kadar direnebildi."
İşte her şey, bütün korkum ve dehşetim buraya kadardı. O son cümleyi söylediği anda kendimi Chas'in kolundan kurtardım ve hızla öne doğru atıldım. Yan yana bekleyen Nia ve Daniel'ı iki yana doğru itekleyerek Gölge – Ruhların tam karşısına geçtim. Hatta bununla da yetinmeyip az önce vıdı vıdı konuşanın, bana ve Dewrionlara küçümser bakışlar atanın yakasına yapıştım.
"Ne yaptınız babama?" hırçın sesimi duyduğunda bile gözlerime bakmayı sürdürdü. Sanki yakasından tutan bir insan değil de, oraya davetsiz gelip konmuş bir sinekmiş gibi, bana müdahale etmeye tenezzül bile etmiyordu. Bu daha da sinirlenmeme neden oldu. Diz kapağına doğru sıkı bir tekme attım, lâkin o ısrarla tepkisiz kalmaya devam ediyordu. "Babamdan ne istiyorsunuz? Neden onu kaçırdınız?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci Kitap
Fantasi▪︎@WattpadScifiTR'nin "Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırları Zorlayanlar" listesinde! ▪︎ @WattpadFantasyTR'nin "Mitoloji ve Efsaneler Diyarı" ve "Soluksuz Diyarlardan Kopup Gelenler" listesinde! ◇◇◇ İnsanlığın tar...