Phol defteri kapatırken, anormal derecede parlak görünen gözlerini üzerime dikti. Dudakları bir ruha göre kibar denilebilecek bir biçimde, hayretle aralanmıştı. Rahatsız edici bakışları yüzümde gezinirken, biraz sonra şaşkınlığının yerini sinsi bir gülümseme eşliğinde kurnaz bir tavır aldı.
Korkmalı mıydım, ya da korkmam gereken şey neydi, hiçbir şey bilmiyordum. Sadece kendimi gerilerken buldum. Nereye kadar kaçabilirdim ki? Ne yüzünden kaçıyordum ya da? Her şey anlamsız ve bomboş görünür olmuştu birden. Gölge – Ruh'un okuduklarından sonra, bedenimde buz gibi bir hava dalgası dolanır olmuştu.
"Shannon? Ah seni zavallı kadın! Burada yazılanlar doğru mu? Bu kız, gerçekte bir başkasının mı?"
Benim de aklımda dolanıp duran soru buydu. Bir yanım inanılmaz bir direnç gösterip bu fikri reddediyordu. Shannon ne kadar annelik vasfından sınıfta kalmış biri olursa olsun, yıllardır onu bu makamda kabul etmiştim ben. Her şeye rağmen, "yine de annem" diyebilmiştim.
Lâkin diğer tarafım, çelişki içerisindeydi. Her şeyin mümkün olabileceği gibisinden bir şeyler mırıldanıyordu boyuna.
Annem ruha bakarak oturduğu yerden kalktı. Bir kez daha onu iki ayağı üzerinde, sağlıklı bir şekilde gördüğüm için öfkeyle doldum. Beni bu denli alçak bir bahaneyle kandırabildiğine inanamıyordum!
Ansızın topuklarının üzerinde dönüp görüş açısını yalnızca benimle sınırlandırdığında, dudaklarımı dişlememek için büyük bir gayretle kendimi teskin etme yoluna girdim. Şimdi bana bakan suratı bilinmezliklerle örtülmüştü. Aynı zamanda hiç olmadığı kadar gaddar bir ifadeye de ev sahipliği yapıyordu.
"Beni rahat bırakacak mısın?" dedi bana bakmayı sürdürürken ama sözleri Phol'e yönelikti. "Sana onun dahi bilmediği şeyleri anlatsam," çenesiyle beni işaret etti. "Caleb'ı ve beni serbest bırakacak mısın?"
Bir süre düşünürmüş gibi yapan Gölge – Ruh, sonunda dudaklarını büzdü.
"Benimle pazarlık edecek kadar bir önemin yok Shannon! Bu yüzden laflarına ve davranışlarına dikkat et!
Fakat sana bir kere söz verdim ve sürekli bunu sorgulayarak beni kararımdan vazgeçmek zorunda bırakmazsan, evet, o pısırık kocanla sen, burada işimiz bitince eskisi gibi yaşamaya devam edebilirsiniz."
Bariz bir biçimde rahatladığı belli olan annem, gözlerini yumup derin bir nefes çekti içine. Gözleri yeniden açıldığında, neredeyse ruhunkiler kadar parlak bir ışıltıya boğulmuşlardı.
"Evet, orada yazılan her şey doğru.
Cathleen benim kızım değil," dediği anda vücudumda vurulmuşum gibi bir etki yarattı kelimeleri. Onun beni bu şekilde vurgun yemişe döndüreceğini tahmin bile edemezdim. Ama olmuştu işte. Bunu başarmıştı. Ne ara gözlerime dolduğunu bilmediğim gözyaşlarım, birbiri ardına baskı yaptılar ve yanaklarıma doğru süzülmeye başladılar. "Onu ilk kez on dört yıl önce gördüm. Üç yaşındaydı. Küçük bir kız çocuğuydu.
Gerard o yıl, beni içinde bulunduğum çok zor bir durumdan kurtarmıştı.
Başıma bir Gölge – Ruh musallat olmuştu," Phol'e dönüp kısacık bir bakış attı. Ondan ölesiye korkmasına karşın, küçük bir meydan okumanın da benliğinde zuhur ettiğini görmüştüm. "Ne yapacağımı, ondan nasıl kaçıp saklanacağımı bilemiyordum.
İşte o vakit, Gerard buldu bizi. Ruh neredeyse öldürecekti beni. Fakat o bir saniye bile çekince duymadan ruha saldırdı.
Onu yok etti. Her şey bir anda olup bitmişti. Benim idrak edemeyeceğim bir hızda gerçekleşmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci Kitap
Fantasy▪︎@WattpadScifiTR'nin "Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırları Zorlayanlar" listesinde! ▪︎ @WattpadFantasyTR'nin "Mitoloji ve Efsaneler Diyarı" ve "Soluksuz Diyarlardan Kopup Gelenler" listesinde! ◇◇◇ İnsanlığın tar...