“Seni adi pislik!” diye tısladım ve arkama döndüm. Ruh benden sadece birkaç santim ötede duruyor ve ağzı kulaklarında bizi seyrediyordu. Hiçbir şeyden haberi olmayan Chas, sesimi duyar duymaz hareket etmeyi bıraktı, el yordamıyla beni buldu ve önüme geçmeye çalıştı. Ama kollarımı uzatıp ona engel oldum, şu an dezavantajlı durumda olan ben değil, oydu.“Ne kadar sevimlisiniz,” dedi Gölge – Ruh hâlâ pişmiş kelle gibi sırıtırken. “Yalnız sizce de bir gariplik yok mu? Benim bildiğim, erkek kadını korumak adına ona kalkan olur.
Omuz hizasındaki kızın ardına saklanmak na neyin nesi yahu?”
Chas hırladı ve tek hamlede beni boşa çıkarıp öne atıldı. Göremese de, sesin geldiği tarafa doğru yönelmişti ve şu an ruhla burun burunaydı. Kılıcını dimdik, tam olarak ruhun boğazına saplanacak şekilde tutuyordu.
Tek yapması gereken elini birazcık yukarı ittirmekti.
Ama yapamadı. Çünkü Gölge – Ruh tehlikenin farkına varır varmaz ondan uzaklaştı ve bu defa soluğu benim yanımda aldı.
Chas’e nispeten, ben hazırlıklıydım. İki ayağımın üzerinde yaylanarak pozisyonumu almıştım.
“Sen de kendini iyice bu Dewrion sürüsüne kaptırdın be Alworiel,” dedi sanki bana acırmış gibi. “Koskoca Byddin Cysgodol’un başı olmak varken, her yanlarından zaaf ve ölümlü hayat akan bu acınası maymunların safında yer almanı sana hiç yakıştıramıyorum.”
“Hmm, demek ki doğru yoldayım,” derken sırıttım. “Çünkü sizin onay vereceğiniz hiçbir işe bulaşmamaya bilhassa özen gösteriyorum.”
“Bak sen,” Gölge – Ruh aniden cismani bedenine kavuştu ve tıpkı Chas’inkine benzer uzun bir kılıcı kuşandı. Chas’i dışarıda tutmaya gayret ederek onun etrafında çember çiziyordum, fakat genç Dewrion sesimi duyduğu her an rastgele bir yere doğru atılıyor, bazen ruhla inanılmaz derecede yakınlaşıyordu. O anlarda Gölge – Ruh’un gözünü kan bürüyüp de ona saldırmasından deli gibi korkuyordum. En sonunda dayanamadım, ruh kılıcını yatay bir vaziyette ileri doğru ittiğinde, başımı eğip ondan kurtuldum. Havayı yaran kılıcın yarattığı rüzgârı tenimde hissedebiliyordum.
“Chas?” soluk soluğa bağırdım. “Lütfen kıpırdamadan durmayı dener misin?”
“Hiç sanmıyorum,” dedi karşılık olarak. Sinirlendiğini sesinden anlamıştım. Böyle eli kolu bağlı kalmak hiç ona göre değildi. Göz ucuyla onun yanımdan geçtiğini gördüm, direkt olarak Gölge – Ruh’un üzerine gidiyordu.
Ve ruh da elbette genç Dewrion’u keyifle izliyordu. Tam yan yana gelmişlerdi ki, kılıcını sola doğru savurup Chas’i kolundan yaralamayı başardı.
Küçük bir çığlık attım. Kendimi korumayı bir kenara bırakıp Chas’e yöneldim ve onu kolundan çekip zorla duvar kenarına götürdüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci Kitap
Fantasy▪︎@WattpadScifiTR'nin "Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırları Zorlayanlar" listesinde! ▪︎ @WattpadFantasyTR'nin "Mitoloji ve Efsaneler Diyarı" ve "Soluksuz Diyarlardan Kopup Gelenler" listesinde! ◇◇◇ İnsanlığın tar...