7. BÖLÜM

10.4K 1K 201
                                    

"Evet Cathleen, anlat bakalım."

Joshua tam karşıma çektiği sandalyeyi ters çevirdi ve kollarını sırt yaslamak için yapılan bölüme dayadı. Diğerleri de simsiyah odada işaret fişekleri gibi kendilerini belli eden beyaz çalışma masalarının kenarlarına ya oturmuş, ya da yaslanmış bir vaziyette yerlerini almışlardı. Tek tip, siyah termal tişört ve yine termal, kargo pantolonlarının içinde aynı kulüpte ter döken sporcuları anımsatmışlardı bana.

"Ne anlatmam gerek?" derken sahiden de onlara ne söyleyeceğimi bilmiyordum. Chas'in dediği gibi zihnimin bir köşesinde saklı kalmış ve gün yüzüne çıkmayı bekleyen fikirler topluluğu barındırmıyordum ne yazık ki.

"Gölge - Ruh'larla ne gibi bir ilişkiniz var? Daha açık konuşmak gerekirse; baban ne yaptı da onların kendisini kaçırmasına sebep oldu?"

Sağ köşede, omzunu duvara yaslamış ve öylece bana bakan Chas'le göz göze geldik. Dalgalı saçlarını parmaklarıyla karıştırırken hafifçe başını salladı. Galiba sözsüz iletişim dilinde "Hadi artık anlat!" demek oluyordu bu.

Sorun şu ki; onlara bahsini yapabileceğim hiçbir şey yoktu...

"Üzgünüm. Size bu konuda yardımcı olamayacağım çünkü inanın benim hiçbir şeyden haberim yok.

Dahası şu Gölge - Ruhlar mıdır nedir, onların bile ne olduğunu bilmiyorum ki..."

Joshua yanaklarını kaşırken kararsız görünüyordu.

"Emin misin Chas? Hakikaten de bu kızın peşindeki bir Byddin Cysgodol müydü? Baksanıza, zavallı şey daha kimlerle karşı karşıya olduğundan bile bihaber. Hâl böyleyken, nasıl o ordunun neferleri Cathleen'in ve babasının peşine düşer ki? Böyle bir şeyin gerçekleşmesi için, hayli önem teşkil etmeleri gerek. Ne bileyim, bir şekilde onlara zarar vermişlerdir ya da yolları bir yerde onlarla kesişmiştir de aralarında bir tatsızlık yaşanmıştır.

Hoş, onlar durumu uzatmaktan yana olmazlar hiçbir zaman, orası da ayrı bir mevzu. Yollarına çıkan engelleri kökünden halletmektir en iyi bildikleri çözüm."

"Eminim Josh," Chas doğruldu ve yanımıza yaklaştı, hatta bununla da yetinmeyip hemen soluma bir tabure çekip oturdu. Odanın içerisinde renkli kıyafetler içinde duran tek kişi olarak ezilip büzülmekten alamadım kendimi. Onlar fazlasıyla profesyonel görünüyorlardı ve ben de sanki bunu alaya almak ister gibi gök kuşağı renklerine bürünmüştüm. "Orta Çağ'dan kalma savaş kostümlerini giyinip Londra sokaklarını bir uçtan başka bir uca kat eden başka çatlaklar yoksa, ya da rollerini prova etmek için bir avuç tiyatro oyuncusu ortalıkta dolanmıyorsa, gördüğüm adam ve diğerleri kesinlikle Gölge Ordusu'na mensuptular."

"Chas haklı," biraz önce ona kızmakla meşgul olan Daniel, bu kez genç adamı desteklemek ister gibi odada adımlamaya başladı. Elimde olmadan onu gizlice izlerken buluyordum kendimi. O kadar asil bir havası vardı ki, âdeta İngiltere Kraliyet Hanedanı'nın tüm dünyadan saklı tutulan bir üyesi gibiydi. "Biz ayrıldıktan hemen sonra benim peşine düştüğüm ruh da sıradan olanlarından değildi. Daha dirençli ve daha güçlüydü, anlatabiliyor muyum? Hareketlerinde bile değişik bir şey vardı. O fark her neyse, bundan hiç hoşlanmadım."

"Özür dilerim ama bu Gölge - Ruhlar da neyin nesi?"

Aklımdan geçen soruyu sesli bir şekilde dile getirdiğimde bir kez daha bütün gözler üzerime döndü.

"Cidden hiçbir şey bilmiyor musun?"

Daniel'ın kibar şaşkınlığı karşısında başımı iki yana sallamakla yetindim.

"Sahiden bilmiyor. Onun o ruhtan nasıl kaçtığını görseydiniz bunu çok rahat bir şekilde anlardınız. Sanki belalı bir paranormal varlıktan değil de, çantası için onu kovalayan bir hırsızdan kaçıyordu."

VÂRİS : GÖLGE - RUH SERİSİ - Birinci KitapHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin