Bölüm 63 -İki yılanın hikayesi

2.2K 275 80
                                    

Tıssss...

Güçlü türleri geçtim o ezik Orklar, Goblinler hatta Örümcekler bile yavrularını yeterince büyümeden yuvalarından çıkarmıyorlardı. Hiç bir şey söylemeden öylece baktılar. Bir açıklama yapmayacaklar mı? 

Altın rengi olan konuşmaya başladı.

''Bunu anlamak istiyorsan en başından başlamalıyız. Öncelikle burayı bilincine yerleştirdiğimizi söylemiştik. 

Burası annen ve benim tanıştığımız yer. Ortak anılarımızın ilki. Bir şekilde birbirimizden hoşlandık ve sen bu karşılaşma sonucu doğdun. Ama burada küçük bir sorun var. Yüksek türler arası anlaşmaya göre. Olgunlaştıklarında kral seviyeye ulaşan canlılar ve daha güçlüler türler arası çiftleşemezler. Bu türlerin ortak bir kararı. 

Normalde çiftleşseler bile bir çocuk doğuramazlar. Olduki doğdu büyük ihtimalle çocuk sakat olur. Çok küçük bir ihtimalle de korkunç bir canavar meydana gelir. Bu şekilde oluşan ilk canavarın ardından türler arası çiftleşme güçlü bireyler için yasak hale getirildi. Ya kendi türünden yada daha düşük seviyedeki türlerin birinden çocuk sahibi olabilirsin diğer türlü çifteşmek yasaktır. 

Ben anneni güçsüz bir gezegende gün batımını izlerken gördüğümde onun güçsüz bir tür olduğuna emindim. O tarz güçsüz bir gezegende güçlü bir tür bulunmuyordu. Onun sadece seyahatinde uğradığı bir yer olduğunu tahmin edemedim. Oda aynı şekilde düşündü ve sonunda olanları tahmin edebilirsin. 

İlk başlarda ikimizde kendi türümüzü gizlesekte senin gelişin her şeyi değiştirdi. İlk başta annen bana türünü söyledi seni fark ettiği gibi artık gizlemenin anlamı olmadığını düşünmüş. Sonrasında çok korktuk. Biz ikimizde gezgin seviyesindeydik. Ailelerimizden sadece gezmek için ayrılmıştık. Denk gelmemiz kaderin bir oyunuydu. Ve senin gelişin bizim kuralları çiğnediğimizi gösteriyordu. 

İki küçük yılan nasıl olduysa bir çocuğa sahip olacaktık. Güçlü türlerin çocuğa sahip olması çok zordur bide farklı güçlü türler olmamıza rağmen çocuk sahibi oluyorduk. Kader demekten başka bir şey yapamadık. 

Seni yanımızda tutmamıza imkan yoktu. Senin ne olduğunu nasıl açıklayabilirdik. Yeterince güçlü birisi bir bakışta senin bizim çocuğumuz olduğunu anlardı. Sonuç olarak hepimiz ölürdük. Tartıştıktan sonra senin için yapabileceğimiz tek şeyi yaptık. Uzak küçük unutumuş bir galaksiye seni bıraktık. 

Seni ilk başta enerjiyle dolu bir galaksiye bırakmayı istedik. Ama öyle galaksilerde güçlü canavarlarda vardı. Sonucunda sadece küçük yaşata ölebilirdin. O yüzden bulunduğun küçük galaksiyi seçtik. Ayrıca galaksi istikrara kavuşsun diye galaksiye bilinen türlerin oluşmasını sağlayacak tohum denen bir şey bıraktım. Annen ise hangi ortamın bünyene uygun olduğunu bilmediğimiz için, seni koyduğumuz gezegeni her iklimin bulunduğu bir yere dönüştürdü. Bunun için her gezegenden bir parçayı doğduğun gezegene bağladı. 

Sonuç olarak buradayız. Seni bıraktıktan sonra annenle arada görüşsek de bu dikkat çekmemek için uzun aralarla yapabildiğimiz bir şeydi. Sen yumurtadan çıkana kadar hem annen, hem de ben Gezegen fatihi seviyesine ulaştık. Senin doğumun bize ne kadar güçsüz olduğumuzu gösterdi.

İlginç bir tür olarak ortaya çıkman ise yumurtada geçirdiğin 5000 yılla mümkün oldu. Sanırım hücrelerin birbirine uyumlu çalışmaya başlayabilmesi için zaman gerekliydi. Bu beş bin yıl tohum yardımıyla galakside bilinen türlerin oluşması hatta gelişmesi için yeterli oldu.''

Sonrasında sustu ve bana bakmaya başladılar. Sanırım ne tarz bir tepki vereceğimi bekliyorlar. 

''Bu söylediklerinin fikrimi değiştireceğini mi sanıyorsunuz? Eğer öyleyse çok yanılıyorsunuz. Eğer bir şey yapıyorsanız sorumluluğunu alacaksınız. Ne sanıyordunuz şans eseri burada hayatta kaldığımda koşa koşa size geleceğimi falan mı? 

Burada minik bir yeni doğan olarak başladım. Uyandığında yanı başımda aktif bir volkan vardı. Biraz daha erken patlasa pişmiş bir yumurta olurdum. Bu kısmı hiç düşündünüz mü? Ne sandınız hayatta kalma şansımı biraz arttırmanın yeterince iyi olduğunu mu? 

İç güdülerimin beni savaşmaya iteceği kısmı hiç düşündünüz mü? Savaş isteğiyle yanıp tutuşuyorum. Ayrıca kinci bir yapım var. Bir yavrunun korunması gereken şeyler dış tehlikelerle sınırlı değildir. Kendisini kendisinden be düşünce kalıplarından da korumalısınız.''

Siyah olan sözde annem konuşmaya başladı.

''Ama sistem onun için var sana kendini tanıma imkanı veriyor. Ayrıca türler hakkındaki bilgiler sayesinde kendinden güçlü olan türleri de anlayabilirsin. Baban onu yapmak için çok uğraştı.''

''Öylemi yani diyorsun ki bu sistem bana kendimi tanıma fırsatı vermek için var. Kesinlikle çok işe yarıyor. Tek yaptığı genetik hafızamdaki bilgileri sistemli şekilde karşıma çıkarmak. Şuana kadar işe yarar yaptığı tek şey evrimlerim sırasında bana yardımcı olmak oldu. Oda bir yere kadar. Yaparken biraz *bn*l*k eklemeyi unutmamışsınız. Yapmasını istediğim şeylerde hep bir gariplik oluyor. 

Sizin yaptığınız her şey bana karşı işlediğiniz suçun terine vicdanınız rahat edebilsin diye tazminat ödemekti. Aile olmamız için hiç bir şey yapmadınız. Aile olmak kanla ilgili değildir. Duygularla ilgilidir. Şimdi karşıma çıkıp ben senin şuyunum buyunum demeye hakkınız yok. Biz birbirimizi tanımayan yabancılarız. Ve şuan zorla bilincime girdiniz.''

Tıssss...

Bir şey demek istiyor gibiler. Ama dinlemeye niyetim yok. Yaptıkları şey için onlardan nefret etmemeliyim belkide hayatta kalmak için bunu yapmışlar. Ama kalbim bunu dinlemiyor. Bir anda gerilip sarı olana doğru atıldım. Onlara doğru atıldığımda ikisi de üzgün bir ifade takınsalar da kaybolup gittiler. 

Aynı manzarada yalnız kaldım. Kabul etmeliyim biraz yalnız hissettiriyor ama onların yaptığı beni deli ediyor. Babam bir kral yılan en azından yanıma bir koruma bırakabilirdi. Annem ise bir boyutsal yılan istediği zaman benimle konuşabilirdi. 

Şimdiye kadar bekleyip yaşadığıma emin olduktan sonra konuşmaya başlamalarının bir anlamı yok. Her neyse artık onlarla birer hiçiz. Artık onları aklımdan çıkarmalıyım. Beni sadece geride tutarlar. 

...

Bir süre sonra bedenimdeki enerji kafamda toplanmaya başladı. İki gözümün ortasının biraz daha kuyruğa olan kısmında enerji sıkışmaya başladı. Orada ikinci bir kalbim var gibi hissetmeye başladım. Sıkışan enerji kanımın bir kısmınında orada toplanmasına sebep oldu. Kanım yavaş yavaş katılaştı ve içinde kalbimle aynı şekilde ritim tutan bir enerji hissedebiliyordum. 

Yani bu çekirdek oluyor. Bir süre çevreme baktım çevrem bir tarz kozayla çevriliydi. Yavaş yavaş daha uykulu oldum ve tekrar uyuya kaldım. 

...

Bir süre sonra kaslarımın kasılmasıyla uyandım. Kaslarım iç güdüsel bir şekilde kasılıyordu. Bende bu kasılmaya destek oldum nedense bunun olması gereken bir süreç olduğunu biliyordum. 

Çevremdeki koza paramparça oldu ve dışarıya çıktım. Dev boyutlardaki bir odanın ortasındaydım. Benim uykuya yattığım oda buna göre çoook daha küçüktü ne oluyor. Bir süre çevreye baktıktan sonra ileride dev bir kaya gördüm. Bir saniye bu kayanın şekli tanık geliyor. 

Ne bu değildir her halde. Evrim öncesi kafamı kaşımak için kullandığım bir kaya vardı. Elim yok sonucunda o yüzden odama sağlam bir kaya getirmişti. Tıttıklı olduğundan kaşınırken çok iyi hissettiriyordu. 

Sistem mevcut boyum ney

--------------------------------

10 cm

------------------------------

''aaaaaaaaaaaaaaaa'' Çevrenin titremeye başlamasına sebep olacak bir şekilde küçük bir kız sesine benzer bir çığlık attım. Avcının sesi bile bu kadar ince değildi. 

...


Yılan (Bilinmeyen mutasyon)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin