Sonrasında izin geldiği yöne inanılmaz bir hızla çekildik. Yıldızların yanlarından geçmek vb gibi bir şey değil. Enerji formuyla seyahat ettiğimiz için gördüğümüz şeylerde enerji formuyla oluşmuş. Enerji formunu nasıl açıklasam. hımm...
Çoğu varlık bunu ruh olarak biliyor. Bazıları farklı şeylerde diyebiliyor. Her neyse bu formda yıldızları görsek de normalde gözüktükleri şekliyle görmüyoruz. Üstlerinde yaşayan canlıların hisleri, düşünceleri vb. gezegenin görünüşünü etkileyebiliyor. Ayrıca burada fiziksel olarak hiç bir şey görmüyoruz. Sadece gördüğümüzü düşündüğümüz için görüyormuşuz gibi geliyor. Normalde koku duyusuyla çevresini algılayan bir kişi enerji formunda her şeyin kokusunu alarak ilerler. Algımız ise onu hafızamızdaki hangi kokuya benzetirse öyle gösterir.
Her neyse bunca konuşmayı boş verirsek tüm çevremiz aşırı renkli bir ışık oyunu gibi. Ek olarak bizim gibi seyahat eden enerji formları. Suda yüzer gibi boyutların arasında gezinen canavarlar. Normalde bu şekilde gözükmüyor olabilirler. Onları gördüğümüz şekil onun kendine verdiği şeklin algılayabildiğimiz bir versiyonu.
''Hey yılan çevre çok renkli ve ilginç gibi geliyor nasıl başka şeye odaklanmadan duracağım.''
''Doğrusu burada fazla odaklanırsan henüz uzay kavramını anlamadığın için oraya ışınlanacağını düşünüyorum. Ama bu kesin bir şey değil baksan bile oraya gitmeyebilirsin. Aslında düşününce senin düşük yeteneğinle bir yere ışınlanmak istesen bile 2-3 saniyelik ön odağa ihtiyaç duyarsın. Kısacası bir yere iki saniye bakmadığın sürece ışınlanma sürecine başlayacağını sanmıyorum.''
''Hey bunu başından söyleseydin bu kadar korkmama gerek olmazdı.''
Sonrasında hızlı hızlı çevresine bakmaya başladı. Yani gerçekten de iki saniye bir yere bakmadığı sürece oraya ışınlanamayacağına inandı. Buna inanması önemli çünkü burada nasıl düşünürsen öyle oluyor. Ben doğum anımdan itibaren zihnimi doru şekilde odaklayabilen bir canlıyım. tamam düşüncelerim kolay dağılıyor falan ama en azından düşüncelerimin üstündeki gücü kontrol edebiliyorum. Yani bir şeyi yapmam gerektiğini bildiğimde yapmadan durabiliyorum.
İnsanlardan biraz bahsedecek olursak onlar garip canlılar. Evrendeki en garip canlılar diyemem ama garipler. Bir şeyi yapamayacağını söylemek onlarda yapma isteği uyandırıyor. Burada bile çevresine odaklanma dediğimde ama çevre çok ilginç dedi. Bildiğin karşında uçurum var dibine yaklaşma diyorum o ise: ''Ama aşağıdaki manzara çok güzel.'' diyor.
Bende madem uçurumun kenarına gideceksin o zaman dikkatli ol dedim yapacak bir şey yok. Şu anda yürüyerek uçurumdan bakmak yerine dört ayak üstünde uçurumdan bakıyor. Gerçekten de zahmetli canlılar.
Her neyse ben izi takip etmeye devam ediyorum. Yapan kişi onu yollarken açtığı yola bildiğin falso aldırmış. Düz bir yolda ilerlemektense bazen dönüyoruz bazen biraz ters yöne gidiyoruz. Ulan uğraştığım her şey zahmetli olmak zorunda mı*
''Yılan biraz önce bir şey gördüm hemen sağdan geçti çok saçmaydı. Uzayda her şey var derken bunu anlamamıştım şimdi anladım.''
''Öncelikle şunu düzeltelim. Mevcut hızımızdayken bizi geçebilecek şeylerin sayısı çok az. Büyük ihtimalle biz onların yanından geçtik. Ayrıca ne gördüğünü söyle böyle meraklandıracağına.''
''Senin dev bir versiyonun beni yiyiyordu.''
Yok bunun beyni ayrı bir garip. Nelerin yanından geçtiğimizi bir düşüneyim. Acaba neyi böyle algıladı. Ah bumu acaba.
''Şimdi düşününce demin bir karadeliğin yakınından geçtik. Ayrıca bir gezegeni tüketmeye başlamıştı büyük ihtimale senin zihnin onu o zart bir görüntüye dönüştürdü. Ama kara delik mi? Ciddi misin?''
''Kara delik ney?''
''Her şeyi yutan uzaydaki garip bir şey. Yanına yaklaşan her şey ona çekilyor ve sonunda onun büyümesi için tüketiliyor.''
''Ah aynı sen işte.''
Ah niye bununla uğraşıyorum ki. Bu kadar garip şeyler göreceğini tahmin etmemiştim. bende bazen garip şeyler görüyorum ama zihnim çevremdekilerin gerçek görünüşlerini algılayabilecek kadar güçlü. En azından çoğunu. Şu an gördüğüm dev pişmiş tavuğu saymıyorum.
Ahh lanet neredeyse tavuğa ışınlanacaktım. Bu aptalı o kadar uyarıp sonra ben ışınlansam rezil olurdum. Neyse sonunda bağlantı güçleniyor sanırım az kaldı.
Sonunda gezegene geldik. Tamamen kan kırmızı renkli bir gezegen. Bu gezegenin gerçek görünüşü değil. Sanırım buranın canlıları bu gezegeni aşırı kanlı bir yer gördükleri için kan denizleriyle kaplı korkunç bir yer izlenimi veriyor.
Sonunda gezegene indik. Çevremiz yeniden neredeyse fiziksel formumuzdaykenki gibi net görüyor. Sanırım uzayda algılamamız için çok fazla bilgi olduğundan garip zihnimiz fazla zorlamayıp kendisi yorumluyor.
''Vay be burada fena bir savaş olmuş.''
''GK'nin zorla yollandığını biliyordum ama bu arz bir şey beklemiyordum.''
Bildiğin çevremiz param parça. Gerçek anlamda dev dağlar olduğu anlaşılan dağlar parçalanmış ve düzlüklerde dağlar oluşmuş. Ayrıda çevrede fiziksel canlılar için ölümcül bir enerji hissediyorum. Sanırım hissedebildiğim alan içinde bir tane bile canlı olmamasını açıklıyor.
Avcı bana bağlıyken çevreyi gezmeye başladım. Aslında rastgele gezmiyorum. GK buraya gelmeden önce nere ışınlanmak istediğiyle ilgili bir şeyler söylemişti tek yaptığım onun dediği yere gitmek. Ayrıca burası hakkında bazı bilgilerde verdi.
Yakınında göl olan küçük bir şehre geldik. 50.000 e yakın insan hissedebiliyorum. Gerçi GK geldiği yerde bir şehirde milyonların yaşadığını falan söylemişti. Sanırım burası bir şehir için küçük oluyor.
Neyse sonunda bağ kuracağım yeri gördüğüme göre artık dönebiliriz. Sonucunda bir yere ışınlanmak istersem orayı görmüş olmam yeterli. Kaydedilmiş görüntü diye bir yer gösterip ışınlanınca kapana kısıldığın iğrenç durumların içine girmek istemiyorum. O sebeple fiziksel veya ruhsal bulunmadığım bir yere ışınlanamıyorum. Işınlanma düşüncelerle ilgilide bir durum kısacası bu korkum benim o şekilde ışınlanmamı engelliyor.
O sırada avcıya baktım. Aptala iki saniye aynı yere bakma dediğime eminim ne yaptı bu salak. İyiki ona güvenmeyip bir önlem hazırladım.
''Aahh''
Bir anda aynanın karşısına geri döndük. Bu tarz durumlarda gitmek zor ama dönmek kolay oluyor. Bedene dönmek için bunu düşünmek veya bedeninin bir şekilde uyarılması yetiyor.
Bu sırada avcıyı kucağıma çekmiş durumdayım elim ise g'tünde. Bana öyle bakmayın. Bu aptalın dikkatini dağıtacak bir şeye ihtiyacım vardı. Eğer bedenine normal bir biçimde vursam geri dönüp dönmeyeceği kesin değildi ama bu yaptığımla aşırı utancı bir anda bedenine dönmesine sebep oldu.
''Neden bunu yaptığını anladım. Çok sağol ama artık elini çeksen diyorum.''
''Düşündüğümden daha yumuşakmışsın.''
Şak...
Aha yine yedik tokadı. GK'nin dediği doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar lafı bu tarz durumlar için mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılan (Bilinmeyen mutasyon)
Fantasy''Senin için tohumlanmış bir galaksi, senin için seçilmiş bir gezegen... Git ufak yavru ve zamanı gelince ortaya çıkıp ne olduğunu göster. Diğer ırklar tarafından keşfedilip bir av mı olacaksın; yoksa diğer ırkların hepsini avlayan bir avcı mı?'' ...