Avcı ve ben bir süre daha çatıdan manzarayı seyretmeye devam ettik.
''Yılan sen başıma ne tarz belalar açtın.''
''Sen dememişmiydin her birey kendi yaptığından sorumludur diye. Neden bu kadar takıyorsun ki.''
''Işınlanma hedefin bende bende senin suç ortağın gibi bir şey olmuş olmuyor muyum?''
Bununda ne ödlekliği tuttu. Bunda o kadar korkacak ne var.
''Pek değil. Benim yaptığım oyun bile bir ışınlanma hedefi görevi görüyor seni bu olaya katamazlar.''
''Peki sen neden bu kadar rahatsın?''
''Çok basit gerice hiç bir iz bırakmadım bunu yapanın ben olduğumu anlayamazlar.''
Kıs kıs kıs...
Avcı bana acı bir içimde baktı.
''Yılan fiziksel izleri silmen pek önem taşımıyor.''
Bir anda insan bedenimdeki tüm tüylerim ayağa kalktı. Sanki birisi ben izin vermediğim halde bana bakıyormuş gibi hissettim. Elimden gelen her şeyle reddetmeme rağmen sonunda beni net olarak görmeyi başardı.
''Hey bu haksızlık. Kader yeteneğini kullanmak hile ama.''
Göğe doğru bağırmam Avcı'nın dikkatini çekmiş gibi. Boş boş bana bakıyor. Ama bu gerçekten de hile. İlk başta buraya gelirken bir sorun yaşamadığım için bu kader ejderhası denenin beni göremediğini sanmıştım. Peki şimdi beni nasıl buldu. Uyuz ejderha kim bilir kafasında neler dönüyor.
''Yılan seni buldu değil mi?''
''Evet sanırım yarın bir ziyaretçimiz olacak.''
Avcıda bunu reddetmedi. Sonucunda ejderhaların huyu belli sabah ilk güneş ışığında doğudan gelecek. Off sinir tipler.
''Neyse Yılan bu akşam ne yemek istersin sana bizzat hazırlayacağım. Babam bana et pişirmekle ilgili bir sürü ders verdi.''
''Ne diye çatıda duruyoruz. Sen aşağı inmeye başla ben eti getiririm.''
Işınlanma...
Hemen sonra Avcı'nın babasının özel günler için sakladığı yemeklerin bulunduğu depoya ışınlandım. Bakalım burada neler var. Bir sürü farklı şişenin bulunduğu bir kısıma ışınlanmışım. En son geldiğimde alarmlardan birisine yakalandığım için tam burada bir şey almadan gitmem gerekmişti. Ama gitmeden önce alarmın neye göre çalıştığını öğrendim. Alarm sistemini değiştirmediklerine göre öncekini yanlış alarm sanmışlar.
Kıs kıs kıs...
Bu şişelerde sanırım değişik içkiler var. Aralarından rastgele birini yakaladım ve uçarak depoda gezinmeye devam ettim. Uçmamın sebebi uyuz alarm. Bir süre daha gezindim ve sözde kıymetli meyve ve sebzelerin özenle korunduğu yere geldim. Sözde diyorum çünkü ya benim türüm için yararlı değiller yada seviyeleri tüketmem için çok düşük. Her neyse bakalım başka neler var.
Bir süre daha gezince soğutucu bir oluşumun içinde dondurulmuş bir sürü et buldum. Sanırım bunlar ejderha etleri. Bu eleman kaç tane ejderha avlamış böyle her neyse. Canavarları avladığı için ona bir canavar olarak ceza vermeliyim. Şükretsin iyi kalpliyim ve sadece etlerini elinden alma cezası veriyorum. Amacım kesinlikle adaleti yerine getirmek.
Etleri de yanıma alarak ışınlandım.
...
Avcının evinin bahçesi bir anda etle doldu. Avcı bunu görünce söylenmedi bunun yerine hizmetçilerden bir orduya emir vermeye başladı.Bir saat kadar sonra etler pişmeye başlamışı. Bu sefer bir anda yutmadım onun yerine insan bedenimle birlikte yavaş yavaş tükettim. Getirdiğim tüm eti yediğimde güneşin doğmasına yarım saat bile yoktu.
![](https://img.wattpad.com/cover/83747401-288-k479573.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılan (Bilinmeyen mutasyon)
Fantasy''Senin için tohumlanmış bir galaksi, senin için seçilmiş bir gezegen... Git ufak yavru ve zamanı gelince ortaya çıkıp ne olduğunu göster. Diğer ırklar tarafından keşfedilip bir av mı olacaksın; yoksa diğer ırkların hepsini avlayan bir avcı mı?'' ...