Büyük kapının önünde tüm birlikler hizaya geçti. Savaşçılar ön ölümü alırken büyücüler okçular destek birimleri her biri arka bölüme geçti. Sonrasında birliğin lideri olan Beyaz ordusuna ilerleme emrini verdi. Birlikler kapıyı açıp içeri atıldı.
Herkesin içeri girmesi için yeterli alan vardı. tüm birlikler içeriye girdi ama içerisinin karanlık olması sebebiyle hiç bir şey göremiyorlardı. Şimdiye kadar tüm alan zindan tarafından ışıklandırılmıştı ve karanlık bir yer beklemiyorlardı. Bazı büyücüler hızlı bir biçimde birkaç ışık büyüsü yaptı. Büyüler daha oluşmaya devam ederken dev oda aydınlanmaya başladı.
Birlikler gördükleri karşısında bir anda kasıldı. Goblin büyücüleri ateş toplarıyla saldırmaya başlamışlardı. Savaşçılar hızla tepki verip kalkanlarını kaldırdı. Tüm kalkanlar beyaz bir ışıkla kaplıydı.
Bomm bomm bomm...
Ateş topları kalkanlarla temas etti. İlk hatta kayıplar olsa bile saldırılar ikinci hattı devirememişti.
Sonrasında Beyaz'ın bağrışı duyuldu.
''Tüm savaşçılar yarım daire düzenine geçin. Kalan herkes yarım dairenin orta bölümüne yerleşip saldırılarına başlasın. Yerine geçen saldırıya başlayabilir.''
Bunu söylemesinin sebebi çok kısa sürede anlaşıldı. Çok sayıda goblin girdikleri kapının yönü hariç her yönden akın akın saldırıyordu. Bu tarz dağınık bir saldırı normalde ordulara karşı dezavantaja sahip olur. Ama burada goblinler birliğe fazlasıyla yakındı ve fazla bir koşu mesafesi yoktu.
Yakın mesafede bile, ordu kısa sürede düzenlerini aldıkları için avantajı ele geçirdi. Buna rağmen elbette kayıpsız bir savaş vermiyorlardı. Normal goblinlere göre daha yukarıda olan büyücü goblinler ve okçu goblinler birliğin iç bölümlerine saldırıyorlardı. Beyaz bu saldırıları durdurabilmek için birliğin üst kısmını beyaz bir kalkanla kapladı. Ateş topları kalkanını geçebilecek kadar güçlü değildi ve kalkanı dövmeye devam ettiler.
Kayıp vermelerine rağmen savunmayı 30 dakika boyunca sürdürmeyi başardılar. Saldıran goblinlerin sonu yok gibiydi. Beyaz sonunda kızgın bir biçimde bağırdı.
''Lanet olsun birinci katta bu kadar çok canavar olması çok saçma. Savaşçılar tam daire oluşturun. İlerliyoruzz...''
Emriyle birlikle birlikler daire düzenine geçti. Bu düzen tüm alnı korusa bile çevrelerinin çevrilmesine sebep oldu. Savaşçılar arasında kayıp oranı artsa bile hala kabul edilebilir sayılarda kayıp vardı.
İlerlemeye devam ederken sonunda ikinci bir kapı gördüler. Beyaz'ın emriyle birlikte kapıya doğru ilerlemeye başladılar. Savaşırken ilerlemek ne kadar zor olursa olsun pes etmediler. Birlikle kapı arasında 100 metre kaldı.
Guoooooo...
Bir anda bir kükreme sesi geldi ve birliğin dış hatları ağır bir darbe aldı. Birliğin savunma hattına yarık açıldı. Beyaz hızla yarık açılan bölüme gitti. Diğerlerine göre daha iri bir goblin kalkan hattının geçilmesine sebep olmuştu. Hızla bu goblinin ney olduğunu anladı. Bu goblin katın patronuydu, aynı zamanda tür olarak bir goblin reisiydi.
Beyaz kılıcını çekti ve goblin reisine saldırdı. Sınıf bakımından beyaz büyü kullanan bir savaşçıydı. Kısacası büyülü savaşçıydı. Goblin kraliyet seviyesi olan Beyaz'dan bütün bir seviye aşağıdaydı buna rağmen Beyaz hızlı bir galibiyet elde edemedi. Sonucunda uzun süredir kalkanıyla birliğini savunuyordu ve manası çok azalmıştı. Büyülü savaşçı olarak manaya savaşırken ihtiyacı vardı. Düşük manasıyla goblin reisini yenmesi birkaç dakika aldı. Goblin reisi yenildiğinde toza dönüştü geriye tek kalan elindeki kılıçtı. Goblin reisinin ölümüyle kalan goblinler bir yerden sonra bitti. Kısacası goblinler reis yenilmeden bitmeden sürekli gelebiliyordu.
Beyaz diğer kapıyı açmadan önce birliklerine toplanması için bir saat verdi. Birlikler toplanırken reisin kılıcını inceledi. Kılıç özel büyülerle kaplanmıştı. Özel yeteneği ise içinde büyü bulunmayan şeyleri normalden 5 kat daha kolay kesebilmesiydi. Beyazın tüm bedeni büyülü eşyalar tarafından korunmasaydı olabilecekleri düşündü.
''Ortalama bir maceracının burayı geçmesine imkan yok. Sadece birinci katı geçmek için bile kraliyet seviyesine ulaşmak gerekir. Bu zindan sanki gelenlerin ilerlemesini istemiyor gibi. Acaba ilerideki katlarda ne saklıyor. Şimdiki seviyeyi düşünürsek çok fazla kata sahip bir zindan olmamalı.''
Birlikler hazırlıklarını bitirdi ve diğer kapıya doğru ilerlemeye başladılar. Bu sefer girmeden önce yarın daire düzenine geçtiler. Beyazın emriyle kapıyı açıp içeri girdiler. Aynı önceki seferdeki gibi içerisi karanlıktı. Bu sefer büyücüler ışık büyüsü yapmadılar. Savaşçılar her ihtimale karşı kalkanlarını kaldırdılar.
Bir süre sonra çevrelerindeki 6 yere odaklanmış ışıklar ortaya çıktı. Işıkların altında dansöz kıyafeti giymiş goblinler vardı. Altısı hawaii dansı gibi bir şeyle dansa başladılar. Odanın içinde davulların ritmik vuruşları başladı.
Dans ilerlerken goblinler arkalarını döndü. Savaşçıların ters tarafına doğru eğilerek kıvırtmaya devam ettiler. Davullar giderek hızlanmaya başladı. Dans bir anda twerk dansına dönüştü. Davullar çılgınca dövülüyordu. Titreşimle birlikte oda sallanmaya başlamıştı.
Savaşçılar izlemeye devam edemiyorlardı. Karşılarında iğrenç bir sahne vardı. Beyaz bu olana anlam veremedi. Bu zindan onlara ödül vermeye mi çalışıyordu? Yoksa yeni bir işkence yöntemi olarak mı bunu kullanıyorlardı.
Tam o anda.
Zorrttttt...
Bom Bom bom...
Altı patlama kalkan duvarlarına çarptı. Savaşçılar bir alışkanlıkla kalkanlarını kaldırsalar bile saldırıyla ön saflardaki 14 kişi hayatını kaybetti. Beyaz öfkeyle emir verdi.
''Okçular şu goblinleri öldürün.''
Okçuların saldırısıyla g*tleri tutuşmuş bir şekilde ortalıkta koşuşturan goblinler öldürüldü. Sonrasında odanın ışıkları yandı. Davul çalan birkaç goblin olsa bile onların pek bir özelliği yoktu ve hızlıca öldürüldü.
Sonunda alt kata açılan tünele ulaşmışlardı. Beyaz ve adamları her ihtimale karşı tüm manaları ve hazırlıkları için 15 dakika kadar dinlendiler. Sonucunda böle çılgın bir zindandan her şeyi beklemek gerekiyordu.
Sonrasında tünele girdiler ve ikinci kata 20 dakikalık bir inişin ardından ulaştılar. Gördükleri manzara inanılmazdı.
İndikleri yer ikinci kattaki bir dağın üstüydü. Dağ yüzlerce metre yükseliyordu ve kat birkaç kilometre genişliğe sahipti. Tüm yüzeyi dev ağaçlarla kaplıydı ve ormanın içinde ne olduğu gözükmüyordu. Katın diğer ucunda başka dev bir dağ vardı. Ayrıca katta bir göl ve çok büyük olmamakla birlikte bir çöl alanı vardı. Belli ki zindan bazı iklim bölgelerini taklit etmeye çalışmıştı. Mesele alt kata gidişin nerede olduğunun bilinmemesiydi.
Şuan üstünde oldukları dağda aşağıya doğru ilerlemeye başladılar. Yarıya ulaşmışken ağaçlar tek tük gözükmeye başladı. Daha alçağa indiklerinde ise ormana dalmışlardı. Orman nemli ve serin bir yerdi. Ek olarak dağdan gözükenin aksine katman katman ağaçların altında ışık çok az ulaşabiliyordu.
Ormanda bir süre ilerledikten sonra garip canlılarla karşılaşmaya başladılar...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılan (Bilinmeyen mutasyon)
Fantasy''Senin için tohumlanmış bir galaksi, senin için seçilmiş bir gezegen... Git ufak yavru ve zamanı gelince ortaya çıkıp ne olduğunu göster. Diğer ırklar tarafından keşfedilip bir av mı olacaksın; yoksa diğer ırkların hepsini avlayan bir avcı mı?'' ...