On sekiz kişi birinci kat patronunun odasında çevresi sarılmış şekilde duruyor. Neyi bekliyorum diye merak ediyorsanız. bende emin değilim ama nedense bu görüntü göze hoş geliyor. Her biri kasılmış ve ne yapacaklarını düşünüyorlar.
Her neyse bu kadar yeter. Onarlı gruplar halinde saldırmaya başlayın. Canlı yakalamak gerçekten de öldürmekten daha zor.
Eğer onları öldürmek isteseydim tek yapmam gereken büyücülere saldırmalarını söylemekti. Birkaç ateş topundan sonra geriye hiçbir şey kalmazdı. Her neyse planım basit. Onları yavaş yavaş yorarak etkisiz hale getireceğim.
Otuz dakika sonra...
Gerçekten de eğitici bir savaş hala normal goblinleri öldürebiliyorlar. Her neyse bu benim için önemli değil. Nasıl olsa her ölenin yerine yenisi geliyor. Önemli olan maceracıların yorulmuş olması. Daha fazla dayanabileceklerini sanmıyorum.
Artık ana plana geçebilirim. Bu seferki saldırıda otuz goblin saldırdı. Ayrıca aralarında diğerlerine göre daha iri birkaç goblin de var. O iri goblinlerin görevi. Yeterince yorulmuş insanları toplamak. Kısacası yorulanı sürükleyip yakalayacaklar.
Tek tek düşüyorlar. Ön safın yarısı gittikten sonra hızla çözülmeye başladılar. İnsanlar grup olarak savaşırken güçlü olabilirler ama bu yöntem de yenilmez değil. Eğer grupta bazı önemli parçaları düşürürsen kalanları hızla devriliyor.
Her yakalanan insan alt kata, Kraliçe orman örümceğine götürüyorlar. Orada örümcek bunları ağıyla sarıp sarmalıyor ve paket halinde benim olduğum odaya servis ediyor.
Benim buradaki işim büyük değil sonucunda hala yaralıyım. Tek yapmam gereken her pakete ruh markası yapmak. Baygın ve yorgun olmaları burada çok işe yaradı. Neredeyse hiç direniş hissetmedim.
On sekizi de ruh markasını elde edince ilk yaptığım onları iyice dinlendirmek ve yaralarını incelemekti. Aralarından sadece bir kadın ağır yaralıydı. Oda intihar etmeye çalışırken oldu. İnsan bedenimin yardımıyla yarasını hafiflettikten sonra örümcek ağıyla sarıp her birini dizdim.
Bunları eğitimde kullanmak için hala bir süre beklemem gerekecek gibi duruyor hiç birisi hareket dahi edemiyor. Bu kadarı önemli değil önemli olan dikkat çekmemek. Bunun için insan bedenimi geri köye yolladım.
Geriye gittiğimde ortalıkta çok az asker vardı. Sanırım çoğu zindanı incelemeye gitmiş. Ben yine kadınların olduğu yere gittim. Her şekilde Sarı'yla başa çıkmada benden daha iyiler. Beni sorgulamaya geldiklerinde onların yanında olsam daha iyi olur.
...
İçeriye girdiğimde hepsi ayrı işlerle uğraşıyorlardı. Sanırım ileride yapacakları meslekler için ön hazırlık. Her neyse bu kadarı beni ilgilendirmez.
İçeriye girdiğimde kadınlardan birisi yanıma geldi.
''Gümüş nerelerdeydin dökül bakalım.''
Sanırım beni sorguluyor. Bu şeyler çok sahiplenince her neyse şu an için onlara ihtiyacım var.
''Ormanda gezmeye çıktım''
Bunu söylediğimde diğer kadınlarda bana doğru döndü.
''Bunu yapmayacağını söylememiş miydin?''
''Öyle bir şey söylemedim. Ava çıkmayacağımı söyledim. Çıkmadım da.''
Bunu dediğimde dışarıya bolca nefes verdi. Ama daha fazla soru sormadı.,
Bunun ardından içeriye oturup neler yaptıklarına baktım. Çoğu küçük demir mızraklar ve iplerle garip bir şey yapıyordu. Nedense garip bir ritmi var. Dinlerken İnsan bedenimin göz kapakları ağırlaşmaya başladı. Son olanlardan sonra beden yorulmuş sanırım.
Bende hala insan bedenine bağlıyken onunla birlikte uyudum. Sonucunda asıl bedenimde yaralı Yapacak fazla bir şey yok.
...
Bir süre sonra tartışma sesleriyle uyandım. Ne olduğuna baktığımda Sarı kapıdan girmiş kadınlarla tartışıyordu. Ne oldu acaba.
Ahh doğru şu maceracıların meselesi.
''Size söylüyorum o çocuk tehlikeli.''Sarı kızgın bir şekilde söyledi.
''Bunu birde onun ağzından duyalım.'' Şifacı kadın ciddi bir bakışla Sarı'ya bakarak söyledi.
Sonrasında herkes ban doğru döndü.
''Açıkla bakalım maceracılara ne yaptın?''
''Beni kovaladılar bende kaçtım. Ben sorayım o zaman sen maceracılara ne söyledin de beni kovaladılar.''
''Yalan söyleme maceracıların seni zindana kadar takip ettiğini biliyorum.''
''Evet ettiler dediğim gibi kaçıyordum çünkü beni kovaladılar. benden hızlıydılar bende tehlikeli olduğunu bildiğim için oraya kaçıp saklandım. Ben girişin yakınlarında saklanıyordum ama onlar benim derinlere gittiğimi sandılar sanırım. E yani burada bana bağırmandaki sebep ney?''
Bir süre sus pus kaldıktan sonra.
''Bunun böyle olmadığını ikimizde biliyoruz. İçeri girdiklerinde yılan orada onları bekliyordu değil mi?''
''Hala neler olduğunu nasıl sorabiliyorsun? Maceracılar senin adamların ve bana saldırdılar. Neler olduğunu anlatım ama hala beni suçlayacak bir şey arıyorsun. Diyelim ki yılan onları öldürdü. Yani beni koruması yasak mı?''
Daha fazla konuşmak istiyor gibi gözükse de bu konuşmanın bir sonu olmayacağı belliydi. Sonunda kadılarda benim tarafımda olaya dahil oldular.
Konuşmaya kadınlarında katıldığını fark eden Sarı daha fazla dayanamadı ve sonunda odayı terk etti.
Kadınlar Sarı gittikten sonra bana onun sorduğu soruyu sordular.
''Maceracıları gerçekten öldürdün mü?''
''Hayır ölmediler ama ölmeyi dileyeceklerine eminim. Sarı istediğini diyebilir bana saldırmış birisine merhamet edecek değilim.''
Bunu söylediğimde kadınlar farklı farklı ifadeler yaptılar. Sonunda birisi konuşmaya başladı.
''Peki seni neden takip ediyorlardı?''
Birisi bunu sorunca diğerleri de olaya farklı bir açıdan yaklaşmaları gerektiğini anlamış gibiydi. Bu sefer dikkatle bana bakıyorlardı.
''Benim Güçlü bir canavar türünün yavrusu olduğumu düşünüyorlardı? Sarı'ya karşı savaşırken kullandığım teknik yüzünden sanırım. Öyle olsam gerçekten yılanın beni bırakacağını düşünmeleri ise ayrı bir hikaye. Şöyle düşünün canavarlar arasında bir birlik yok. Eğer güçlü bir türün yavrusunu başka birisi ele geçirirse hemen yiyip daha güçlü olur neden saldın ki.''
Bunu söyledikten sonra daha normal bir şekilde bana bakmaya başladılar. Hatta bunu söylediğimde bazıları rahatlamış gibiydi. Belkide onlarda aynı şeyden şüphelenmeye başlamışlardı. Her neyse artık bana güveniyor olamaları iyi bir şey.
Bu günlük bu kadar aksiyon yeter. Kadınlar daha ikna olmuşlar sanırım uyumak için yattığımda üstüme bir örtü örttüler. Ondan sonra bir şey fark ettim. Her akşam uyuduktan sonra tir tir titrememin sebebini. Bu benden bir insan soğuğa dayanıksız...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yılan (Bilinmeyen mutasyon)
Fantasía''Senin için tohumlanmış bir galaksi, senin için seçilmiş bir gezegen... Git ufak yavru ve zamanı gelince ortaya çıkıp ne olduğunu göster. Diğer ırklar tarafından keşfedilip bir av mı olacaksın; yoksa diğer ırkların hepsini avlayan bir avcı mı?'' ...