-RUHA DOKUNAN BUSE-
Kaderin ağlarını ördüğü yerde onun ruhuna takılı kaldım.
Bir hiç olan ruhum bir anda onunla doldu.
Sevgi.
Sevgi neydi?
Sevgi, iyileştirirdi, kanattığı yerden iyileştirir yeniden var ederdi. Sevgi küllerinden doğmana yardım ederdi. Bitti sandığın yerden daha güçlü ayağa kalkman için hazır beklerdi. Sevgi merhametti, olmaz dediğin ne varsa yaptırırdı. Sevgi güç demekti, sevdiğin için daha güçlü olurdun. Sevgi karşılıksız olurdu, gözünden sakınırdın dokunmaya kıyamazdın. Ve sevginin gücü o kadar büyüktü ki onu anlatmaya kelimeler bile yetmezdi, önünde diz çökerdi. Şimdi boşlukta sarsılan ruhum bu yabancısı olduğu his ile yanıp kavruluyordu. Sarsılıyordum, sarsıldığım yerden güçleniyordum.
Biri tarafından şefkatle sevilmeyeni kaç takvim yaprağı düşmüştü?
Sonra bir ses yüzüme tokat gibi çarptı; Sen hiç sevilmedin ki...
Şimdi kolları geçmişinin isleri ile dolu adamın, sıcacık kolları arasında, şefkatli bir sevginin bağrında gözlerimi açmıştım. Çağan hala kollarımda tüm masumiyeti ile uyuyordu. İlk defa şefkati buram buram ruhumda hissediyordum. Hakan Amca'nın ve teyzemin şefkatini asla silip atamazdım ama bu başkaydı. Gözlerim yüzünde gezinirken gecenin aksine daha huzurlu bir ifadeye sahip olduğunu fark ettim, kalbim çocuksu bir heyecan ile doldu.
Çağan'a kapılıp gidiyordum, kendimi durduramıyordum.
Kollarının arasından ayrıldığım da dikkatli bir şekilde kalkarken odadan çıkıp aşağıya indim. Berin'in sesi mutfakta yankılanırken hemen yanına gittim. Beni görmesiyle mutlulukla boynuma atlarken sıkı sıkıya sarıldı. Abi kardeş temas bağımlısı olabilirlerdi, sürekli sarmaş dolaş olmaları bunu gösteriyordu. "Günaydın Neva Abla," dediğinde gülümsedim. "Burada kalmana çok sevindim."
"Abin fazla dağıtmıştı, birisinin ona sahip çıkması gerekiyordu."
"Bazı zamanlar öyle boğuluyor ki ona ulaşmama bile izin vermiyor," dediğinde iç çekti. "En azından sana izin verdiğine sevindim."
"Toparlayacak merak etme. Çağan içinde olduğu karanlıktan çıkacak."
Kahvaltı hazırlamasına yardım ederken gösterdiği dolaba yöneldiğimde tost makinesini çıkardım. Berin sandviç ekmekleri getirip malzemelerini çıkartırken birlikte tost hazırlamaya başladık. Mutfakla alakam sıfırdı, elime de pek yakıştığı söylenemezdi. Öğretecek kimsem yoktu, hoş vaktim de yoktu. Pek bu konuda istekli olduğumu söyleyemezdim. "Ben bunları masaya götüreyim," dediğinde mahmur gözlerle bakıyordu. "Tostları sen getirirsin olur mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
ActionBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...