KALPLERE TUTUNAN MUTLULUK
Hayallere ve umutlara inanan birisi değildim, yaşam sadece nefes almaktan ibaretti.
Sonra o geldi ve hayatım mucizelere gebe oldu.
Her günüm ayrı güzelliğe kapı açarken bir gün yüzüme kapanacak kapının varlığı ile yaşıyordum. Hayallerimizin birleştiği yerden yeni bir yol yazılıyordu bizim için ve biz o yolun içinde felaketi bilerek kırık parçalar üstünde dans ediyorduk. Sonra anlıyorduk o her kırık parça bizim kalbimize saplanacaktı.
Öyle de oldu.
Çağan'ın gerçekleri bir kez daha kalbime cam parçası sapladı, kan attı fakat ben sustum. Tüm acımın serzenişlerini içime attım, kan tuttum yine de konuşmadım. Konuşursam acıtırdım, konuşursam kanatırdım. Ve ben onu yaralamayı değil kendimi öldürmeyi seçtim. Her bir cam parçasını kalbime sapladım, kendi çığlığımda boğuldum.
Çünkü ben Çağan'ın hayallerini sırtlandım, onun kırık çocukluğunu kendi çocukluğum bildim. Onu sevdim, onu ruhuma işledim. Zihnim onun emareleri ile dolup taştı o emareler ruhumu ilmek ilmek süsledi. Biliyordum ki sert bir şekilde yere çakılacaktım ama biliyordum ki onun içime işlenmiş sevgisi her şeyi yeniden yeşertecekti. Ne zaman düştüysem daha güçlü kalktığım yerden bilirdim kendimi. Tek bir farkla, artık o düşen kadının içinde sevgi filizleri yeşeriyordu.
Bugünün güçlü kadınından geçmişinin kırık çocuğuna bir not;
Düştüğümüz yerden kalkışımız hep daha güçlü olacak.
Peki ya şimdi ne yapacaktım? Kalbime saplanmış en büyük hançer yaralarımı kanatırken hiçbir şey yokmuş gibi davranmak zor geliyordu. Deniyordum, Çağan için başarıyordum fakat o gözlerini benden ayırdığı an hüzün dolan gözlerimi serbest bırakıyordum. Sakınıyordum ondan hüzünlü gözlerimi biliyordum ki benim hüzünlenen gözlerim onun yüreğini acıtıyordu.
Gelen aramanın verdiği bomba zihnime düşerken beraberinde yandım. İçinde olduğum gerçekler yeniden ruhumu kanattı. Tüm gerçeği yine sakladım, içime attım. Beni yaralayan gerçeği onun bilmesine izin vermezken keyifle Aykan ile uğraşmasını izledim ve o günü yine onun keyifli halleriyle bitirmesine izin verdim. Nasıl kıyardım onun yüzünü soldurmaya? Onun keyfini nasıl katlederdim? Yapamadım.
Tüm gece o uyurken gözümü kırpmadan balkonda oturmuştum düşüncelere dalarak sabahı karşılamıştım. Ne yapacaktım bilmiyordum, ne yapmam gerektiğini hiç bilmiyordum. Aşk bir nevi şuursuzluk haliydi. Çağan'a aşık olduğum an mantığım, şuurum kaybolup gitti. Kararlarım belirsiz, fikirlerim bilinçsiz bir hal aldı. İkilemler yakamı bırakmazken ihtimaller silsilesi ard arda darbesini vurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
ActionBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...