-YUVASINI ARAYAN KALP.-
Her gidiş ardında kırık bir kalbi götürürdü,
Sen şimdi olduğun yerde, avuçların arasında kalbimi taşıyorsun.
Ben kaldığım yerde tutunuyorum kalbine.
Kavuşmayı bekliyoruz.
Ellerimden kayıp giden kalbime bak. O kalp senin avuçlarında yaşam sürüyordu. Ama şimdi o kalp yuvasını arıyordu. Peki ya görüyor musun senin kalbinin bende ki yerini? Onu göğsümün en güzel yerinde yaşatıyorum. Birbirimize emanet olan kalplerimiz atmayı bırakmadıkça ait oldukları yerleri terk etmeyeceklerdi. Şimdi senin göğsümde taşıdığım emanetinle sapasağlam ayaktaydım çünkü sana tutunuyordum.
Çağan yoktu.
Kalbimi emanet ettiğim yuva yoktu.
Kalbim duyuyor musun, yuvan ellerimden kayıp gitti. Kalbim hissediyor musun, onu kaybetmenin acısı yüreğimi nasıl yakıyor? Peki biliyor musun? Sakladığım hislerimin onun için yeniden yeşerdiğini. Sanki birisi kalbimi söküp almıştı ve ben sadece izlemiştim. Şimdi eksik olan kalbimin yuvası için ruhum çırpınıyordu. Seni yuvana kavuşturacağım sabret, azabımızı silip atacağım.
Olay yerinden ayrılıp emniyete döndüğümüz süreden beri Evran ve Aykan bir an olsun yanımdan ayrılmamıştı. Onlar adamlarını harekete geçirirken burada da ekip ile tüm sistemler üzerinden yerini tespit etmeye çalışıyorduk. El birliğiyle onu bulmak için harekete geçtik fakat yaptığımız her şey yetersiz geliyordu. Gidip tek tek her yere bakmalıydım, tüm bu olanlar zaman kaybı gibi geliyordu. Tüm mekânları teker teker gidip görmem gerekiyordu, içim ancak o zaman rahat ederdi.
Donuk gözlerimle oturduğum yerden bir daha kalkarken ruhsuz bir şekilde odama ilerledim. Burada böyle durmaya çalışmak içime sinmiyordu, gidip her yeri alt üst edip sevdiğim adamı bulmam gerekiyordu. Odama gelip kapıyı kilitlediğimde siyah tişörtümün üzerine çelik yeleği geçirdim. Ceketimi alıp onun üzerine geçirdiğimde hazırdım. Kapıyı bir kez daha açıp odadan çıkarken gözlerimi ekibe çevirip, "Ben çıkıyorum. Çağan'ı dışarıda arayacağım," dediğimde itiraz etmelerine müsaade etmedim. "Siz burada kalın. En ufak ipucunda bana haber vereceksiniz."
"Emredersiniz başkomiserim."
Evran ve Aykan peşimden gelirken birlikte otoparka inip arabaların olduğu yere ilerledik. Gerginliğim zirveye ulaşırken güçlü durma çabalarım yavaş yavaş son buluyordu. Ben ilk defa böyle yıkıldığımı hissediyordum ve beni tekrar eski hislerime kavuşturduğu için ondan nefret ediyordum. Arabaya binecekken Evran kolumdan tuttuğunda, "Her zaman güçlü durmak zorunda değilsin," dediğinde kollarımın iki yanından tutup destek olmak ister gibi sıvazladı. "Acını yaşa, ne hissediyorsun onu yaşa Neva."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
ActionBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...