Bölüm 29: "Yüreğe Sıkılan Kurşun."

5.5K 611 282
                                    

-YÜREĞE SIKILAN KURŞUN

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


-YÜREĞE SIKILAN KURŞUN.-

Buz tuttuğu düşünülen her kalp, bir gün sevgiyle yaşama dönermiş.

Kalbimi hissetmeye yeniden başladığımda yirmi beş yaşımın ortasında, sevmediğim şehrin kollarındaydım. Bir dosya için verdiğim mücadelede tam da o dosyanın sahibine âşık olmak bana kurulmuş en büyük kumpastı belki de ama bir kere biz o sevdaya yenik düşmüştük. Sırt çevirdiğim hayata döndüğüm gözlerim onun gözlerinde kaybolup gidiyordu. Kalbim artık yaşamak için atmaktan ibaret değildi, kalbim onun göğsünde yaşam buluyordu. Onun bende yaşam bulduğu bende onun kalbinde yaşam buluyordum.

Bir bağımlılık gibiydi onu sevmek, tutkusu, çekimi arttıkça daha fazlasına gözüm kapalı gitmek için can atıyordum. Kollarında uyumak, güne onun bir manzara izler gibi bakışlarıyla karşılaşmak alışkanlık haline gelmişti. Birinin değerlisi, kıymetlisi olmak korktuğum kadar kötü değilmiş, onunla öğrenmiştim. O beni merhametiyle, sevgisiyle iyileştirirken her hırçınlığımı sırtlanmayı başarmıştı. Olduğum gibi kabul gördüğüm tek yerdi onun kalbi, artık hiç kimse tarafından sevilmesem de olurdu. Bana sadece Çağan yeterdi, onun verdiği sevgi ve değer her şeye değerdi.

Ersan ve Açelya'yı nezarete almamızın üzerinden saatler geçmişti. Saatlerce elde ettiklerimiz üzerinde çalışırken bu çalışmalara gece nöbetini de katmıştım. Adeta geceyi gündüz etmiş, onların hakkında istihbarat sistemi üzerinden çeşitli araştırmalar yapmıştım. Elde ettiğim her bir bilgiyi raporlayıp dosya haline getirdiğimde artık gün iyice aydınlanmaya başlamıştı. Saatlerin ne çabuk geçtiğinin hiç farkında değildim.

Hazırladığımız dosyaları kilitli çekmeceye kaldırdıktan sonra üzerinde çalıştığım diğer ifade ve raporları da dolaptaki yerlerine yerleştirdim. Mesai saati başladığında Ersan ve Açelya'yı mecburen serbest bırakmam gerekecekti. Haklarında yakalama veya tutuklama kararı olmadığından daha fazla içeride bulunduramazdım. Onları kendi ellerimle serbest bırakacak olmak canımı sıksa da şuan için başka bir yol yoktu.

Odadan çıktığımda nezarethaneye inerken kapıyı açmamla birlikte Ersan ve Açelya oturdukları yerden kalktılar. Nezarethanenin kitli kapısını açıp çıkmaları için kenara çekildiğimde Ersan yanıma doğru ilerledi ve durdu. Sakin tavrının altında yatan tehditkâr hava yüzüme çarptığında gözlerim hırçınlığına geri büründü. Açelya ise sessiz bir şekilde babasının arkasından olacakları izliyordu. "Bu yaptığın yanına kalmayacak komiser," diye fısıldadığında kısa bir anlığına bana döndü bakışları. "Karşılığını misliyle alacaksın emin ol."

"Elinden geleni ardına koyma. Tehditlerin ile beni korkutamazsın," dediğimde onu süzdüm. "Bu işin sonunda herkes hak ettiğini alacak emin ol, bu işten tek zararlı sen ve yandaşların çıkacak."

"Kendi sonunu kendi ellerinle getirmeni herkese izleteceğim."

Sözünün bitmesi ile Açelya ile birlikte çekip gitti ve bir süre sonra gözden kayboldular. Kendi sonunu getirmemi sağlayacaktı öyle mi? Çok beklerdi. Kafayı yemiş bir piç kurusunun boş tehditleri ile keyfimi bozacak değildim. Onları umursayacak bir yapıya sahip değildim, kafamın içinde ki tilkiler buna izin vermezdi. Onlar kendi sonlarını hazırlarken düşünmem gereken tek şey bu süreci hızlandırmaktı. Her ne kadar bu süreç sevdiğim adamı elimden alacak olsa bile bunu yine onun için yapacaktım.

Vecheyn |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin