Bölüm 24: "Yakılan Hayaller."

7.1K 689 237
                                    

YAKILAN HAYALLER

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YAKILAN HAYALLER.

Karanlık ruhları terk etmeyin, onların ışığı olun. Onlar zaten en büyük kötülüğü yapmışlardı, ruhlarını karanlıkta bırakarak.

Karanlık bir ruha sahip olduğum için kimse beni suçlayamazdı. Zira ben insanların yaptığı kötülükler karşısında ruhumu karanlığa mahkûm etmiştim. Işıkları patlatmıştım birer birer ve aydınlığa ulaşan tüm yolları kesmiştim. Bilirdim ki tek bir ışık bile beni derinden sarsardı. Bir kez o ışıkları yakarsam günün sonunda yine ben karanlığa mahkum kalırdım. Tekrar tekrar o ışıkların ruhumda sönmesindense doğru olanı yaptım ve tüm ışıkları ben birer birer patlattım.

Şimdi ruhumun en derinliklerine bir adam ışık tutuyordu. O ışık tüm ruhumu aydınlatmaya yetecek güçteydi ve ben bu yüzden ondan kaçmak istiyordum. Yollarımın ona gittiğimi bilmeden kaçıyordum ama fark etmeden tüm yollarım yine ona çıkıyordu. Çağan Arsal tüm yollarımı kendisine çevirirken kendi yollarını da bana teslim etti. Çağan bana teslim oldu ve kendi ruhunun ışığıyla benim ruhuma dokunmak istedi. O beni karanlık ruhuma rağmen seviyordu, onu karanlığına rağmen sevdiğim gibi.

Birbirimizin ruhunu aydınlığa kavuşturuyorduk.

Emniyetin koridorlarında ellerimi arkamda birleştirip aynı cezaevi avlusunda gezinir gibi dolanmaya başladım. Gece bir bahane ile kaçıp emniyete gelmiş sabahı burada zor etmiştim. Çağan'ın henüz hiçbir şeyden haberi yoktu. Başımın dertte olduğunu bilmeden sadece işlerim olduğu için gittiğimi düşünüyordu. Haberi olsaydı benden fevri davranırdı ve bu şuan için son ihtiyacım olan şeydi. Yeterince bu işlerin içinde boğuluyordu, ona daha fazla yük yüklemek istemiyordum. Öyle ki onların yaptığı her hamle Çağan'ın hata yapma ibaresini zorlayacak türdendi, o yüzden dikkatli olmam gerekiyordu.

Ferhan elinde kahve ile geldiğinde bana uzatırken bu halimi alışık olduğu için sakin bir tavırla izliyordu. Yine bir şeyler karıştırdığımı iyi biliyordu bu yüzden çok fazla sorgulama ihtiyacı duymuyordu. Ferhan ile bu yüzden anlaşıyordum, beni yadırgamak yerine beni anladığı için işler kolay bir hale geliyordu. Sanırım birde deliliğim ile başa çıkamıyor olmak ona artık geri adım arttırıyordu. "Hakan Müdür birazdan gelir. İfadeyi veririz başkomiserim," dediğinde meraklı bir şekilde döndü. "Bundan bir şey çıkmaz ama merak ediyorum. Orayı neden bastınız başkomiserim?"

"Hakan Müdür geldiğinde anlatacağım. Tansiyon ilaçları hazır mı?"

"Başkomiserim," dediğinde sesi hayıflanarak çıkmıştı. "En iyisi ambulansı hazır tutalım."

Keyifli bir şekilde gülerken Hakan Müdür'ün görmemizle yüzümdeki ifade silindi ve ciddi bir tavra büründüm. Kısa bir bakışın ardından odaya ilerlerken peşinden gittik. Ferhan'a dönüp, "Bu defa bittim." diye mırıldandığımda hak ettin der gibi baktı. Ona vuracakken Hakan Müdür'ün sert bakışlarını üzerimizde hissederken suçlu çocuk gibi içeriye girip kapıyı kapattık. Sandalyeye oturduğumda Hakan Müdür'ün lafa girmesini bekledik. Ferhan benim ifademi almak için buradaydı ama Hakan Müdür olayı önce kendisi dinlemek istediği için ona anlatacaktım. "Anlat bakalım," dediğinde sesinde ki öfke ilk dikkatimi çeken şey olmuştu. "Gene ortalığı birbirine kattın, Ersan Arsal'a ait holdingi niye bastın? Hem de silahla basıyorsun kızım sen kafayı mı yedin?"

Vecheyn |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin