-DELİLİĞİN GÜCÜ-
Mantığım ve hırsım birbirine savaş açmıştı. Buna sebep olan hayatıma giren yabancıydı.Öfkem patlamaya hazır bir bomba gibiydi. İçimde kopan fırtınalar öfkem ile el ele verdiğinde kontrol zor bir hale geliyordu. Pek kontrolü olan bir kadın değildim fakat son bir buçuk senedir elimde olan kontrolde kaybolup gitmişti.
Her şey doğuda görev esnasında teröristlerin eline düşmem ile kontrolünü yitirdi. Özel bir görev ile benim için önemi büyük olan sınır dışı bir göreve katıldığımda teröristlerin eline esir düştüm, işkence gördüm. Hayata olan öfkem ve hırsım kontrolünü kaybetmiş bir araç gibi uçuruma doğru sürüklendi. Yıllar boyunca zar zor toparladığım dengem sarsıldı ve etrafa saçıldı.
Biliyordum fazla öfke dolu bir yapım vardı, bu huyum beni küçük yaşlardan beri bırakmıyordu. Tam bu huyumu kontrol altına almışken doğuda elime geçen dosya önce travmalarıma dokundu, gördüğüm işkence o travmaları tetikledi ve içimde biriktirdiğim öfkeyi yeniden dışarıya kusmama sebep oldu. Öfkem dışarıya öyle sert yansıdı ki bunu kendime kalkan ettim.
Hayat acımasız yüzüyle insanı olduğundan zor bir hale getiriyordu.
Yeni bir güne Hakan Müdür'ün koridorda yankılanan sesiyle başladım. "Neva derhal odama geliyorsun." dediğinde arkasından kapıyı çarptı. Ekiptekilere baktığımda hepsi ne olduğunu bilmiyormuş gibi meraklı bakıyorlardı. Omuz silktiğimde kesilmeye giden kurbanlık gibi ayaklarımı sürüye sürüye odaya doğru ilerledim. Sanırım meselenin ne olduğunu tahmin ediyordum. Dün Çağan Arsal'ın çıkışından sonra merkezde durmayıp gitmiştim, nöbete de benim yerime Ferhan kalmıştı.
Çağan Arsal sinirlerimi alt üst ediyordu.
Kapıyı tıklattığımda içeriden gelen, "Gel." komutuyla kapıyı açıp içeriye girdim. Hakan Müdür camdan dışarıyı izlerken yansımadan onun öfkeli bakışlarını görebiliyordum. Belirli aralıklarla onunla atışmak artık rutin haline geldi. Özellikle İstanbul'a geldiğim günden beri bu atışmalar zirve yapmış durumdaydı. Merkezde kendi yöntemlerimle işleri çözmeye kalkmam onu deli ediyordu. Hakan Müdür belki de beni buraya getirttiği için pişmandı, benimle uğraşması zor oluyordu. Birde ilerleyen yaşının verdiği tahammülsüzlük ile ara ara onun tansiyonunu oynatıyordum.
Az kaldı yakında merkezin en deli komiseri olarak adımı yazdıracaktım.
Koltuklardan birine geçip oturduğumda, "Kalk ayağa sana otur demedim." dediğinde homurdandım ve ayağa kalktım. Bana olan öfkesinin, kimi zaman sert tavrının altında yatan nedeni iyi biliyordum. Endişe ediyordu, başına buyruk olmam onu hep tedirgin ediyordu. Bana bir şey olmasından korkuyordu, beni kaybetmekten korkuyordu, benim de korktuğum gibi. "Dün sana nöbete kalacaksın dememe rağmen emrimi dinlemeden kaçıp gittin," dediğinde sesi sert çıkıyordu. "Emirlerimi çiğnemeyeceksin küçük hanım. Burada kurallar senin bildiğin gibi işlemiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vecheyn |Tamamlandı.|
ActionBir hırçın dalga gibi yakıp yıkmıştı zihnimi, Yerine tüm benliğinin yıkıntılarını bırakmıştı. Bir şehrin küle çevirdiği kalbin sahibiydi onlar. Bir şehir acımasızca kül edip geçtiği kalpleri, kanlı parmaklarının arasında can çekişti. Ruhları bir mez...