Bölüm 39: "Yaralı Kuşun Ölüm Ninnisi."

4.1K 482 820
                                    

YARALI KUŞUN ÖLÜM NİNNİSİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

YARALI KUŞUN ÖLÜM NİNNİSİ

Kırılan pusulanın her bir parçası dağıldı, dağılan parçalara rağmen pusula yine bizi gösterdi.

Dağılmaya yüz tutan yolumuzun ibresi birbirimizden ayrılmazken, yolumuza konan engellere bir yenisi eklendi. Biz o engelleri kaldırdıkça kader bize engel koymaktan hiç vazgeçmedi. Engelleri aşmak için aşınan parmaklarımızın acısına inat devam ettik yolumuza.

Çünkü biliyorduk ki bize bizden başka bir yol yoktu.

Biliyorduk ki ne kadar kanasakta ayrılmayacak bir yolun temellerini atıyorduk. Kırılıp dökülüyorduk, yara bere içinde kalıp kanıyorduk ama vazgeçmiyorduk. Biliyorduk ki hangimiz vazgeçerse en sert o yere çakılacaktı. Diğeriyse araf olacaktı. Ve öyle bir son yazılacaktı ki bizim için paramparça olmuş o kalplerimiz bir daha zor toparlanacaktı.

İlk vazgeçen ilk ölen olacaktı.

Çağan ile öyle bir bataklığın içine battık ki attığımız her adımda daha dibe mi çekiliyoruz yoksa kurtuluşa mı çıkıyoruz bilmiyordum. Daha ilk zamanlar beni bir bataklığına çekme ihtimalinin olduğunu söylemiştim. Olacak sonu biliyordum yine de ona kapıldım, dibe battım. Şimdi o bataklıkta ikimiz birden can çekişiyorduk.

Ruhsuz bir şekilde odamızın içindeki koltuğa çöktüm ve sadece onu bekledim. İçimde patlamaya hazır bomba infilak etmek üzere çırpınırken asıl infilak edecek olan bombanın geri sayımının başladığını biliyordum. Boşlukta sallanmaya devam eden gözlerimi saate çevirdiğimde onu buraya çağırmamın üzerinden tam bir saat geçtiğini fark ettim. Daha hızlı olamaz mıydı? Saat bir hayli geç oldu ve bizim konuşacaklarımız vardı. Onu bekledikçe kafamın içindeki soru işaretleri ile kendimi dolduruyordum ve ister istemez öfkemin esiri oluyordum.

Emek verdiğim, yeri geldiğinde canımı bile riske attığım dosya ortalıkta yoktu. Birisi onu ortalıktan kaldırdı ve zamanlama öyle manidardı ki zihnimin içindeki oklar tek bir kişiyi işaret ediyordu. Ne olur yapmamış ol Çağan. Nefretimi sen kaldıramazsın, yapmamış ol. Ben senden nefret edemem ki yine sadece kendimden nefret ederdim. Ne gidebilirim ne de kalabilirim. Beni arafta bırakma, beni kendimden nefret ettirme. Ben yeterince bu yolda yoruldum, beni daha fazlasına mecbur bırakma.

Kapı açıldığında Çağan'ı görmemle birlikte ayaklanırken yüzümde gördüğü ifade ile gülümsemesi kayboldu. Ne olduğunu sorgular gibi gözlerimin içine bakıyordu. Ellerimi tutacakken geriye çekildiğimde, "Dosyan kayıp," dediğimde yüzünde bu defa şaşkınlık vardı. "Tam sona yaklaşırken dosyan bir anda ortalıktan kayboldu. Ne tesadüf değil mi?" Ersan dosyasını alırken Çağan bana bir söz verdi, onun ipini çektiğim zaman itirafçı olacaktı. Fakat şimdi tam sona yaklaştığımız bu noktada onun dosyası kaybolup gitti.

Vecheyn |Tamamlandı.|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin